Avrupa Liderlerinden Aynı Mesajlar: Ukrayna’ya Destek mi, Koordineli Propaganda mı?
Donald Trump ve Volodimir Zelenski arasındaki gergin görüşmenin ardından, bazı Avrupa liderlerinin sosyal medyada yayınladıkları birebir aynı destek mesajları dikkat çekti. Bu durum, sosyal medya kullanıcıları arasında şüphe ve eleştiri dalgasına yol açtı. "Korkunç," "ürpertici" gibi yorumlar yapılırken, "AB bunca zamandır bot muydu?" şeklinde ironik sorular soruldu.
Aynı Sözler, Farklı Hesaplar
Avrupa Parlamentosu Başkanı Roberta Metsola, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Avrupa Komisyonu Ticaret Komiseri Valdis Dombrovskis, Avrupa Parlamentosu Üyesi Manfred Weber ve Avrupa Konseyi Başkanı António Costa, cuma gününden bu yana aynı sosyal medya mesajını paylaştılar. Mesaj şu şekildeydi:
"Duruşunuz Ukrayna halkının cesaretine saygı duyuyor. Güçlü olun, cesur olun, korkusuz olun. Asla yalnız değilsiniz sevgili Başkan @ZelenskyyUa. Adil ve kalıcı bir barış için sizinle çalışmaya devam edeceğiz."
Bu durum, sosyal medya kullanıcılarının dikkatinden kaçmadı ve çeşitli platformlarda eleştirilere neden oldu. Birçok kullanıcı, bu mesajların koordineli bir şekilde yayınlandığını ve bunun samimiyetsiz bir imaj oluşturduğunu savundu.
Gabbard’dan Sert Eleştiriler: Avrupa, ABD Değerlerinden Uzaklaşıyor mu?
Eski ABD Ulusal İstihbarat Direktörü Tulsi Gabbard, Fox News’e yaptığı açıklamada, bazı Avrupa ülkelerinin ABD’den farklı bir yönde ilerlediğini ve özgürlük değerlerinden uzaklaştığını iddia etti. Gabbard, Trump-Zelenski görüşmesini eleştirenleri barışa bağlı olmamakla suçlayarak, Avrupa ülkelerinin birçoğunun özgürlük değerlerine inanmadığını ve anti-özgürlük politikaları uyguladığını söyledi.
Gabbard, "Trump’ın bu yöndeki çabalarını eleştirenlerin barışa bağlı olmadıklarını, Avrupa ülkelerinin birçoğunun ise özgürlük davasına ve değerlerine bağlı olmadıklarını gösteriyor. Başkan Yardımcısı Vance’in Münih’teki konuşmasında, bu Avrupalı ortakların ve uzun süreli müttefiklerin, birçok durumda, demokrasimizi baltalayan, halkın sesinin duyulmasına inanmadıklarını ve anti-özgürlük politikaları uyguladıklarını gösteren farklı örneklere tanık olduk. Bunu Birleşik Krallık’ta görüyoruz. Bunu Almanya’da görüyoruz. Romanya’daki seçimlerin iptal edilmesiyle gördük," şeklinde konuştu.
Trump-Zelenski Gerginliği ve Avrupa’nın Barış Girişimleri
Donald Trump, Oval Ofis’teki gergin bir görüşmenin ardından Volodimir Zelenski’den Beyaz Saray’dan ayrılmasını istemişti. Trump, Zelenski’nin "barışa hazır olduğunda" Beyaz Saray’a dönebileceğini söylemişti. Zelenski ise bu gelişmelerin ardından Avrupa’ya gitti.
Zelenski’nin İngiltere Başbakanı Keir Starmer ile yaptığı görüşmede Starmer, İngiltere’nin Ukrayna’ya "sarsılmaz" desteğini sunarken, "Ukrayna’nın ne kadar süreceği fark etmeksizin yanındayız" dedi.
Starmer, daha sonra Trump ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ile görüştüğünü ve İngiltere ile Fransa’nın barış için bir plan hazırlama görevini üstleneceğini, bu planın daha sonra ABD’ye sunulacağını açıkladı. Starmer, İngiltere’nin Rusya’ya karşı Ukrayna’yı desteklemek ve nihayetinde bir barış anlaşmasına varmak için "sahaya asker indirmeye ve havaya uçak kaldırmaya" hazır olduğunu söyledi.
"Bugün zorlu ve adil, Ukrayna’nın şekillendirmesine yardımcı olacağı, güce dayalı, Putin’in geri dönmesini engelleyecek bir barışa ulaşmak için bir planı tartıştık. Bu konuda diğer Avrupa liderleriyle yakın bir şekilde çalışıyorum ve İngiltere’nin müttefiklerimizle birlikte çalışarak bir anlaşmayı desteklemek için sahaya asker indirmeye ve havaya uçak kaldırmaya hazır olduğuna eminim, çünkü barışın kalıcı olmasının tek yolu budur," diye konuştu Starmer.
Avrupa’nın Rolü ve ABD ile Uyumsuzluk İddiaları
Bu gelişmeler, Avrupa’nın Ukrayna’ya desteği ve Rusya-Ukrayna savaşına yönelik yaklaşımları konusunda önemli soruları gündeme getiriyor. Avrupa liderlerinin koordineli mesajları, bazıları tarafından samimiyetsiz bir propaganda olarak görülürken, diğerleri tarafından Ukrayna’ya güçlü bir dayanışma mesajı olarak yorumlanıyor.
Ancak, Tulsi Gabbard’ın eleştirileri, Avrupa’nın ABD ile aynı değerleri paylaşıp paylaşmadığı konusundaki şüpheleri artırıyor. Gabbard, Avrupa ülkelerinin özgürlük değerlerinden uzaklaştığını ve kendi çıkarlarına yönelik politikalar izlediğini iddia ediyor.
Bu durum, ABD ile Avrupa arasındaki ilişkilerde potansiyel gerilimlere işaret ediyor. Özellikle Trump’ın Ukrayna’ya yönelik tutumu ve Avrupa’nın barış girişimlerindeki rolü, bu gerilimleri daha da derinleştirebilir.
Sonuç
Avrupa liderlerinin aynı mesajları yayınlaması, Trump-Zelenski görüşmesi sonrasında ortaya çıkan gergin atmosfer ve Avrupa’nın gelecekteki rolü hakkında önemli tartışmaları tetikledi. Bu gelişmeler, Avrupa’nın Ukrayna’ya desteği, ABD ile ilişkileri ve küresel siyasetteki konumu hakkında daha fazla soru işareti yaratıyor. Bu durum, önümüzdeki dönemde Avrupa’nın dış politikası ve uluslararası ilişkileri açısından kritik bir döneme girildiğini gösteriyor.