Yeni Kaledonya: Çıkmaz Sokak ve Gelecek Arayışları
Alain Destexhe’nin kaleminden çıkan bu analiz, Yeni Kaledonya’nın karmaşık siyasi ve sosyal yapısına ışık tutarak, adanın geleceğine dair çeşitli senaryoları değerlendiriyor. Destexhe, doktor kimliğinin yanı sıra Belçika Senatosu’nda görev yapmış, Gatestone Institute gibi muhafazakar bir düşünce kuruluşunda araştırmalar yürütmüş ve son olarak "Mayotte, Göç Nasıl Bir Toplumu Yok Ediyor" adlı eseriyle dikkat çekmiş bir isim.
Makale, Manuel Valls’in Bourail’deki son müzakere girişimini mercek altına alarak, Yeni Kaledonya’daki bağımsızlık yanlıları ve Fransa’ya bağlılık yanlıları arasındaki derin ayrılıklara odaklanıyor. 13 Mayıs 2024’teki olaylardan bu yana, bağımsızlık yanlılarının şiddet, yıpratma taktikleri ve Fransa’nın adayı giderek terk etmesiyle güçlendiği vurgulanıyor.
Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un seçim listelerinin "dondurulması" kararını askıya alması eleştiriliyor. Yazar, bu kararın, adada 25 yıldan fazla süredir yaşayan, vergi ödeyen Fransız vatandaşlarının topraklarının geleceği ve yerel seçimler konusunda oy kullanma hakkından mahrum bırakılmasına yol açtığını savunarak, bunun Cumhuriyet ilkelerine aykırı bir durum yarattığını belirtiyor. Nouméa Anlaşmaları’ndan kaynaklanan bu kısıtlama, adada yaşayan Fransızlar arasında bir terk edilmişlik hissi yarattığı ifade ediliyor.
Şiddet olayları, kamu hizmetlerinin işlemesi için hayati öneme sahip binlerce metropol Fransızının adayı terk etmesine neden oldu. Topraklarına bağlı olan Caldoches (Avrupalı kökenli Yeni Kaledonyalılar) direnmeye devam ediyor, ancak birçoğu çocukları için başka bir yerde bir gelecek planlıyor. Bağımsızlık yanlılarının şiddeti kınamadığı, hatta bazen meşrulaştırdığı bu güvensizlik ortamında, kimin yatırım yapmaya cesaret edeceği sorusu soruluyor.
Yeni Kaledonya’nın "özel statüsü" artık yetersiz kalıyor. Ne bir departman (il) ne de bir denizaşırı toprak olan bu yarı özerk bölge, hukuksal normların karmaşık bir yığınına dayanıyor: genel hukuk, Kaledonya hukuku ve gelenek hukuku bir arada var oluyor ve bu durum medeni hukuk, iş hukuku veya sözleşmeler gibi önemli alanlarda hukuksal belirsizlik yaratıyor. 1998’de yirmi yıl süreyle imzalanan Nouméa Anlaşmaları artık geçerliliğini yitirdi. Umutların aksine, temel alanlardaki (sosyal güvenlik, vergilendirme vb.) özerklik, bölgeyi metropole olan bağımlılıktan kurtaramadı. Bağımsızlık yanlıları artık egemenlik yetkileri ve uluslararası ilişkilerde rol talep ediyor. Yazar, kısmen bile olsa bu taleplere boyun eğmenin Fransa’nın egemenliğinin sonunu getireceğini savunuyor. Ucu açık bir uzlaşma, Avrupa kökenlilerin ve yatırımcıların ayrılmasını teşvik ederek istikrarsızlığı daha da uzatacaktır. Sonunda, Kanak nüfusunun çoğunluğu ortaya çıkabilir ve bu durum bağımsızlığı zorlamak için şiddetin yeniden tırmanmasına yol açabilir.
Müzakerelerin başarısız olması durumunda iki olası senaryo ortaya çıkıyor: kararlı bir duruş veya kademeli bir geri çekilme. Birçok sakin tarafından desteklenen departmanlaşma (il statüsü kazanma) bir çözüm olabilir. Yazar, Mayotte’un zorluklarına (yoksulluk, göç baskısı) rağmen 2011’de bir departman haline geldiğini hatırlatarak, neden daha zengin, daha az nüfuslu, modern altyapıya ve güçlü bir Avrupa kökenli nüfusa sahip olan Yeni Kaledonya’nın bu yolu izleyemeyeceğini soruyor. Neden kronik siyasi istikrarsızlığa, sürekli şiddete ve kaçınılmaz olanı erteleyen tavizlere mahkum edilsin? Departmanlaşma, üç eyaletten ikisini kontrol eden ve temelsiz bir mağduriyet söylemi sürdüren bağımsızlık yanlılarının koruyucu kollama sistemine son verecektir. Yazar, 2018, 2020 ve 2021’deki üç referandumda (sınırlı bir seçmen kitlesine rağmen) görüldüğü gibi azınlıkta olduklarını ve toprakların geleceğine tek başlarına karar veremeyeceklerini savunuyor.
Geriye kritik bir soru kalıyor: Fransa’nın bu departmanlaşmayı üstlenmeye, hatta Kaledonya’yı Fransız yörüngesinde tutmaya siyasi, mali ve ahlaki gücü var mı? Siyasi kriz, borç yükü ve kamuoyunun ilgisizliği ortamında, devlet otoritesini kullanmakta tereddüt ediyor. Zaman bağımsızlık yanlılarının lehine işliyor. Yeni Kaledonya, korunması gereken bir Fransız mücevheridir. Departmanlaşma, hukuksal, ekonomik ve politik istikrar sağlayacaktır. Tüm sakinler için eşit hakları garanti edecek ve bağımsızlık yanlılarının baskılarına karşı Fransız egemenliğini koruyacaktır. Bundan daha cumhuriyetçi ne olabilir?
Sonuç olarak, makale Yeni Kaledonya’nın kritik bir kavşakta olduğunu ve Fransa’nın adanın geleceğine dair cesur ve kararlı adımlar atması gerektiğini savunuyor. Departmanlaşma, adada yaşayan tüm topluluklar için daha istikrarlı ve adil bir gelecek yaratmanın yanı sıra, Fransa’nın bölgedeki egemenliğini sürdürmesinin bir yolu olarak sunuluyor. Ancak, bu çözümün başarıya ulaşması için, Fransa’nın siyasi irade göstermesi, adadaki farklı grupları bir araya getirmesi ve ekonomik kalkınmayı desteklemesi gerekiyor. Aksi takdirde, Yeni Kaledonya, istikrarsızlık, şiddet ve belirsizlikle dolu bir geleceğe doğru sürüklenebilir.