Umman, ABD ve Yemen’deki Husi hareketi arasında bir ateşkes anlaşmasına aracılık ettiğini duyurdu. Umman Dışişleri Bakanlığı sözcüsü tarafından yapılan açıklamaya göre, taraflar gelecekte birbirlerine yönelik herhangi bir saldırı gerçekleştirmeme konusunda anlaştılar. Bu anlaşma, Kızıldeniz’deki Amerikan gemilerine yönelik saldırıları da kapsıyor. Amaç, deniz seyrüsefer özgürlüğünü ve uluslararası ticaretin kesintisiz akışını yeniden sağlamak.
Açıklamada, bu anlaşmanın ABD ve Husi yetkilileri arasında gerilimi azaltma amacıyla yapılan son görüşmeler ve temasların bir sonucu olduğu belirtildi.
Eski ABD Başkanı Donald Trump, beklenmedik bir şekilde Husi milislerinin ABD’ye teslim olduğunu iddia etmişti. Ancak, Husiler henüz bu iddialara resmi bir yanıt vermediler.
ABD ordusu, Kızıldeniz’deki uluslararası deniz seyrüseferini koruma amacıyla aylardır Yemen’deki Husi milislerine ait hedeflere saldırılar düzenliyor. Husiler ise, bu bölgede ticari ve askeri gemilere sıklıkla saldırılar gerçekleştiriyorlar. Aslında, bu saldırıları, İsrail ile yine İran tarafından desteklenen Hamas arasındaki Gazze Savaşı sona erene kadar durdurmayı planlıyorlardı.
Husi milisleri, ülkenin kuzeyindeki geniş bölgeleri, başkent Sana’a ve liman kenti Hudaida dahil olmak üzere kontrol altında tutuyor.
Ateşkesin Potansiyel Etkileri ve Zorlukları
Umman’ın aracılık ettiği bu ateşkes anlaşması, Yemen’deki karmaşık ve uzun süredir devam eden çatışmalara bir çözüm bulma yolunda atılmış önemli bir adım olabilir. Ancak, anlaşmanın sürdürülebilirliği ve bölgedeki istikrar üzerindeki nihai etkisi, çeşitli faktörlere bağlı olacak.
Öncelikle, her iki tarafın da ateşkes şartlarına tam olarak uyması gerekiyor. Geçmişte benzer anlaşmaların başarısız olduğu düşünüldüğünde, bu durum önemli bir zorluk teşkil ediyor. Husilerin, Gazze Savaşı sona ermeden saldırıları durdurma konusunda isteksiz oldukları biliniyor. Bu nedenle, İsrail-Hamas çatışmasının seyrinin ateşkesin geleceği üzerinde belirleyici bir etkisi olabilir.
İkinci olarak, İran’ın Husiler üzerindeki etkisi de dikkate alınmalı. İran’ın Husilere verdiği destek, bölgedeki güç dengesini etkileyen önemli bir faktör. İran’ın ateşkesi destekleyip desteklemediği, Husilerin anlaşmaya uyma konusundaki kararlılığını etkileyebilir.
Üçüncü olarak, Yemen’deki iç siyasi dinamikler de ateşkesin başarısını etkileyebilir. Husiler, Yemen’in kuzeyindeki geniş bölgeleri kontrol altında tutuyor olsalar da, ülkede birçok farklı siyasi ve aşiret grubu bulunuyor. Bu gruplar arasındaki rekabet ve çekişmeler, ateşkesin uygulanmasını zorlaştırabilir.
Son olarak, uluslararası toplumun rolü de önemli. Ateşkesin sürdürülebilirliğini sağlamak için, uluslararası toplumun Yemen’e yönelik insani yardımlarını artırması ve ülkedeki siyasi sürece aktif olarak katılması gerekiyor.
Umman’ın Arabuluculuk Rolü ve Bölgesel Etkileri
Umman, bölgedeki tarafsız ve güvenilir bir arabulucu olarak uzun süredir tanınıyor. Ülkenin, İran ile iyi ilişkilere sahip olması ve aynı zamanda ABD ile de işbirliği yapabilmesi, onu bu tür karmaşık çatışmalarda arabuluculuk yapabilen nadir ülkelerden biri haline getiriyor.
Umman’ın bu son girişimi, ülkenin bölgesel barış ve istikrara katkıda bulunma konusundaki kararlılığını gösteriyor. Ateşkesin başarılı olması durumunda, bu durum Umman’ın bölgesel rolünü daha da güçlendirebilir ve diğer ülkeler için de bir örnek teşkil edebilir.
Sonuç
Umman’ın aracılık ettiği ateşkes anlaşması, Yemen’deki çatışmalara bir çözüm bulma yolunda umut verici bir adım olsa da, birçok zorluk ve belirsizlik içeriyor. Anlaşmanın sürdürülebilirliği, tarafların taahhütlerine, bölgesel güçlerin rolüne ve uluslararası toplumun desteğine bağlı olacak. Yemen’deki barış sürecinin karmaşıklığı göz önüne alındığında, bu ateşkesin kalıcı bir çözüme dönüşmesi için uzun ve zorlu bir yolun kat edilmesi gerekecek. Ancak, bu ilk adım, bölgedeki istikrar ve barış için önemli bir fırsat sunuyor. Bu fırsatın değerlendirilmesi, tüm ilgili tarafların ortak sorumluluğunda.