Saturday, May 10, 2025
HomeSiyasetTufts Öğrencisi ICE Gözaltısından Serbest! İfade Özgürlüğü Keywords: Tufts, ICE, gözaltı, serbest,...

Tufts Öğrencisi ICE Gözaltısından Serbest! İfade Özgürlüğü Keywords: Tufts, ICE, gözaltı, serbest, ifade özgürlüğü, Hamas, öğrenci vizesi

Tufts University student, ICE detention, Rumeysa Ozturk, bail granted, First Amendment, free speech, due process, Judge William K. Sessions III, ACLU, Noor Zafar, Columbia University, Mohsen Mahdawi, Hamas, Israel-Hamas war, student visa, immigration, deportation, political speech, student activism, divestment, Vermont, Massachusetts

ABD’de Federal Hakim, ICE Tarafından Gözaltına Alınan Tufts Üniversitesi Öğrencisinin Kefalet Talebini Kabul Etti

Vermont’ta görev yapan bir federal hakim, ABD Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza (ICE) tarafından gözaltına alınan Tufts Üniversitesi öğrencisi Rumeysa Öztürk’ün kefalet talebini kabul etti. Eski Başkan Barack Obama tarafından atanan Federal Hakim William K. Sessions III, Cuma günü Öztürk’ün kefalet talebini onayladı ve tutuklanmasının önemli usul ve Birinci Anayasa değişikliği endişeleri yarattığını belirtti. Öztürk, ABD vatandaşı değil ve ülkede öğrenci vizesiyle bulunuyor.

Hakim Sessions, Öztürk’ün derhal serbest bırakılmasını emretti ve toplum için bir tehlike veya kaçma riski oluşturmadığına karar verdi. Ayrıca, serbest bırakıldığında kendisine bilgi verilmesini istediğini ve ICE’nin talep etmesi halinde Öztürk’e makul kısıtlamalar getireceğini söyledi.

Öztürk’ü mahkemede temsil eden Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği (ACLU), Fox News Digital’e yaptığı açıklamada karardan memnun olduklarını dile getirdi. ACLU’dan kıdemli avukat Noor Zafar, "Rumeysa şimdi çok sevdiği Tufts topluluğuna dönebilir, eğitimine devam edebilir ve tekrar ders vermeye başlayabilir. Bundan daha memnun olamazdık" dedi. Zafar, "Bugünkü karar, hayati bir Birinci Anayasa değişikliği ilkesinin altını çiziyor: Hiç kimse inançlarını ifade ettiği için hükümet tarafından hapsedilmemelidir" ifadelerini kullandı.

Duruşma sırasında Hakim Sessions, Öztürk’ün astımı olduğunu ve gözaltının sağlığı üzerinde bir etkisi olabileceğini de belirtti. Öztürk, uzaktan katıldığı duruşma sırasında bir astım krizi geçirdi.

Hakim Sessions III ayrıca, hükümetin Öztürk’ü gözaltına alarak ülkedeki milyonlarca vatandaşı olmayan kişinin "konuşmasını baskıladığını" söyledi.

Tufts Üniversitesi, ICE tarafından gözaltına alınan öğrencisine destek verdiğini açıklamış ve derhal serbest bırakılmasını talep etmişti.

Federal hakim, Öztürk’ün Massachusetts’teki evine dönmekte serbest olduğunu ve seyahatlerine herhangi bir kısıtlama getirmediğini belirtti.

Öztürk’ün kefalet talebinin kabul edildiği aynı gün, bir federal temyiz mahkemesi, Columbia Üniversitesi öğrencisi Mohsen Mahdawi’nin gözaltına alınmasına karşı yasal bir itiraz mahkeme sürecinde devam ederken federal gözetim dışında kalabileceğine karar verdi. Bu karar, Trump yönetiminin Mahdawi’yi yeniden federal gözetim altına alma girişiminin ardından geldi.

Öztürk, 26 Mart’ta ICE ajanları tarafından gözaltına alındı. Federal yetkililer daha önce Öztürk’ü Hamas’ı desteklemekle suçlamıştı. Öztürk, Tufts öğrenci gazetesinde üniversiteyi İsrail’den yatırımlarını çekmeye çağıran ve İsrail-Hamas savaşına verdiği tepkiyi eleştiren bir makale yazmıştı.

Bu dava, ABD’de ifade özgürlüğü, göçmen hakları ve hükümetin yetkisi konularında önemli soruları gündeme getiriyor. ACLU’nun vurguladığı gibi, bu karar, Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşayan herkesin, vatandaş olsun ya da olmasın, Birinci Anayasa değişikliği ile güvence altına alınan ifade özgürlüğü hakkına sahip olduğunu teyit ediyor.

Federal hakim Sessions’ın kararı, hükümetin eylemlerinin potansiyel olarak bu temel hakları ihlal edebileceğine dikkat çekiyor. Özellikle, hükümetin bir kişinin siyasi görüşleri nedeniyle gözaltına alması, sadece o kişinin değil, aynı zamanda benzer görüşleri paylaşan diğerlerinin de ifade özgürlüğünü kısıtlayıcı bir etki yaratabilir.

Öztürk’ün davası, ABD’deki yükseköğretim kurumlarında okuyan uluslararası öğrencilerin karşılaştığı zorluklara da ışık tutuyor. Öğrenci vizeleriyle ülkede bulunan bu öğrenciler, ABD yasalarına ve düzenlemelerine tabidir ve vize statülerini korumak zorundadırlar. Ancak, bu öğrencilerin ifade özgürlüğü hakları da Anayasa tarafından güvence altına alınmıştır ve bu hakların korunması, adil ve kapsayıcı bir toplumun sürdürülmesi için hayati önem taşır.

Öztürk’ün serbest bırakılmasına ilişkin karar, ACLU ve diğer sivil haklar örgütleri tarafından olumlu karşılanırken, bazı çevreler bu kararı eleştiriyor ve hükümetin ulusal güvenliği koruma hakkını savunuyor. Bu eleştiriler, hükümetin terörizmi desteklediği iddia edilen kişileri gözaltına alma ve sınır dışı etme yetkisine vurgu yapıyor.

Ancak, ACLU gibi örgütler, hükümetin bu yetkisinin keyfi ve ayrımcı bir şekilde kullanılmaması gerektiğine dikkat çekiyor. Özellikle, siyasi görüşlerin veya eleştirel ifadelerin terörizmi destekleme ile karıştırılmaması gerektiği savunuluyor.

Öztürk’ün davası, ABD’deki göçmenlik politikaları ve uygulamaları hakkında geniş bir tartışmaya yol açmış durumda. Bazı kişiler, ICE’nin yetkilerinin sınırlandırılması ve göçmenlerin haklarının daha iyi korunması gerektiğini savunurken, diğerleri mevcut politikaların korunması ve hatta sıkılaştırılması gerektiğini düşünüyor.

Bu tartışmaların ortasında, Öztürk’ün davası, ABD’de yaşayan tüm bireylerin haklarının korunmasının ve ifade özgürlüğünün güvence altına alınmasının önemini hatırlatıyor. Federal hakim Sessions’ın kararı, bu temel ilkelerin korunması yönünde atılmış önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.

Sonuç olarak, Rumeysa Öztürk’ün serbest bırakılması, ABD’de ifade özgürlüğü ve göçmen hakları konularında önemli bir emsal teşkil ediyor. Bu dava, hükümetin yetkilerini kullanırken bireysel haklara saygı göstermesinin ve siyasi görüşlerin cezalandırılmaması gerektiğinin altını çiziyor. Öztürk’ün davasının gelecekteki göçmenlik davaları ve ifade özgürlüğü tartışmaları üzerinde önemli bir etkisi olması bekleniyor.

Bu olay, hem Türkiye hem de ABD kamuoyunda geniş yankı uyandırdı. Türk yetkililer ve sivil toplum kuruluşları, Öztürk’e destek mesajları göndererek, ABD’deki Türk öğrencilerin haklarının korunması çağrısında bulundular. ABD’deki Türk diasporası da Öztürk’ün serbest bırakılması için aktif bir şekilde çalıştı ve ACLU gibi sivil haklar örgütleriyle işbirliği yaptı.

Öztürk’ün serbest bırakılması, Türkiye-ABD ilişkilerinde de olumlu bir etki yaratması bekleniyor. İki ülke arasındaki ilişkiler, son yıllarda çeşitli konularda yaşanan anlaşmazlıklar nedeniyle gerginleşmişti. Ancak, Öztürk’ün davasının çözüme kavuşturulması, ilişkilerin yeniden iyileştirilmesi için bir fırsat olarak değerlendiriliyor.

Öztürk’ün davası, sadece hukuki bir mesele olmanın ötesinde, insan hakları, ifade özgürlüğü ve uluslararası ilişkiler gibi geniş kapsamlı konuları da gündeme getiriyor. Bu davanın sonuçları, ABD’deki göçmenlik politikaları, ifade özgürlüğü standartları ve uluslararası ilişkiler üzerinde uzun vadeli etkiler yaratabilir.

RELATED ARTICLES

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Most Popular