Trump Yönetimi İran’a Nükleer Programı Tamamen Bırakması Çağrısında Bulundu
Trump yönetimi, İran’ın tüm nükleer programından vazgeçmesini veya sonuçlarına katlanmasını talep ediyor. Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz Pazar günü yaptığı açıklamada, İran’ın nükleer silah arayışından tamamen vazgeçmesinin zamanının geldiğini ve CBS’nin "Face the Nation" programında yaptığı konuşmada programın tamamen sökülmesini istediğini vurguladı.
Waltz, "Bu, Obama yönetimi veya Biden döneminde olduğu gibi bir tür ‘sen bana vur, ben sana vurayım’ durumu değil," dedi. "Bu, programın tamamı. Vazgeçin ya da sonuçları olur." Waltz, İran’ın ne tür sonuçlarla karşılaşabileceğini belirtmedi, ancak Başkan Donald Trump’ın diplomasi dahil olmak üzere "tüm seçenekleri masada tuttuğunu" söyledi.
İRAN LİDERİ, TRUMP’IN HUTHİLERE YÖNELİK TEHDİTLERİNİN ARDINDAN ABD’NİN ‘ŞİDDETLİ TOKATLAR’ ALABİLECEĞİ UYARISINDA BULUNDU
Waltz, Trump yönetiminin İran’ın nükleer programından "tüm dünyanın görebileceği şekilde" vazgeçmesini istediğini söyledi. "Eğer [İran’ın] nükleer silahları olsaydı, tüm Orta Doğu bir silahlanma yarışında patlardı," dedi. "Bu, ulusal güvenliğimiz için tamamen kabul edilemez. Arka planda neler konuşulduğuna girmeyeceğim, ancak İran, 1979’dan bu yana kendi ulusal güvenliği açısından en kötü durumda."
Tahran ve Washington arasındaki gerilimler, İran’ın vekilleri Hamas ve Hizbullah’ın son yıllarda İsrail’e yönelik saldırılar başlatmasından bu yana yüksek seyrediyor. İran, geçen yıl iki kez doğrudan İsrail ile ateş alışverişinde bulundu.
Trump, İran’ın nükleer programı konusunda yeni bir anlaşma müzakere etmemesi halinde ABD askeri müdahalesiyle tehdit etti.
TRUMP, PATLAYICI RAPOR İRAN’IN HUTHİ ‘SİYASİ VE ASKERİ İŞLERİNİ’ DENETLEDİĞİNİ DOĞRULADIĞI İÇİN AKLANDI
İran Dini Lideri Ayetullah Ali Hamaney, "zorba bir hükümetle" görüşmelere ilgi duymadığını söyledi, ancak Dışişleri Bakanı Abbas Arakçı da dahil olmak üzere İranlı diplomatlar daha önce görüşmelerin mümkün olabileceğini öne sürmüşlerdi. Arakçı daha sonra Hamaney’in önderliğinde duruşunu sertleştirdi.
Eski Başkan Barack Obama döneminde müzakere edilen 2015 nükleer anlaşması, İran’ın uranyumu yalnızca %3,67 saflıkta zenginleştirmesine ve 661 kiloluk bir uranyum stoğunu muhafaza etmesine izin veriyordu. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın İran’ın programıyla ilgili son raporu, stokunun bir kısmını %60 saflıkta zenginleştirirken, stokunu 18.286 kiloya çıkardığını ortaya koydu.
FOX HABER UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN
ABD istihbarat teşkilatları, İran’ın henüz bir silah programına başlamadığını, ancak "seçmesi halinde nükleer bir cihaz üretmesini daha iyi sağlayacak faaliyetlerde bulunduğunu" değerlendiriyor.
Analiz ve Yorumlar
Trump yönetiminin İran’a yönelik bu sert açıklamaları, ABD’nin İran politikasında keskin bir dönüşü temsil ediyor. Obama yönetimi dönemindeki nükleer anlaşma, İran’ın nükleer programını kısıtlamayı amaçlıyordu ve bu anlaşma uluslararası toplumun büyük bir kısmı tarafından destekleniyordu. Ancak Trump yönetimi, bu anlaşmayı "berbat" olarak nitelendirdi ve 2018’de anlaşmadan çekildi.
Trump yönetiminin İran’dan nükleer programının tamamen sökülmesini talep etmesi, İran için kabul edilmesi zor bir şart olarak görülüyor. İran, nükleer programının barışçıl amaçlarla olduğunu ve nükleer silah geliştirmek gibi bir niyetinin olmadığını savunuyor. Ancak ABD ve müttefikleri, İran’ın nükleer programının askeri amaçlara hizmet edebileceği ve bölgedeki istikrarı tehdit edebileceği konusunda endişelerini dile getiriyorlar.
Waltz’ın "sonuçları" belirtmemesi, Trump yönetiminin İran’a karşı ne tür bir eylem planladığı konusunda belirsizlik yaratıyor. Diplomasi hala bir seçenek olarak masada olsa da, askeri müdahale de dışlanmıyor. Trump’ın daha önceki açıklamaları ve İran’la yaşanan gerilimler, askeri bir çatışma olasılığını artırıyor.
İran’ın nükleer programı, Orta Doğu’daki istikrar ve güvenlik için önemli bir sorun olmaya devam ediyor. Trump yönetiminin sert politikası, İran’la gerilimi tırmandırabilir ve bölgede daha büyük bir çatışmaya yol açabilir. Ancak, diplomasinin hala bir seçenek olduğu ve müzakereler yoluyla bir çözüm bulunabileceği umudu da devam ediyor.
Bu durumun gelecekte nasıl gelişeceğini tahmin etmek zor. Ancak, hem ABD’nin hem de İran’ın, bölgedeki istikrarı ve güvenliği göz önünde bulundurarak dikkatli ve sorumlu bir şekilde hareket etmesi gerekiyor. Aksi takdirde, bölge daha da kaotik bir duruma sürüklenebilir.
Sonuç
Trump yönetiminin İran’a yönelik sert tutumu, iki ülke arasındaki gerilimi daha da tırmandırıyor. İran’ın nükleer programı konusundaki anlaşmazlık, Orta Doğu’da yeni bir çatışmaya yol açma potansiyeli taşıyor. Diplomasinin hala bir seçenek olduğu ve müzakereler yoluyla bir çözüm bulunabileceği umudu devam etse de, durumun gelecekte nasıl gelişeceğini tahmin etmek zor. Uluslararası toplumun, bu gerilimi azaltmak ve barışçıl bir çözüm bulmak için çaba göstermesi gerekiyor.
