Trump’ın Film Endüstrisine Yönelik Tarifeleri Hollywood’da Büyük Endişe Yaratıyor
Bu hafta başlarında, Başkan Donald Trump’ın uluslararası film yapımlarına yönelik tarifelerini açıklamasıyla Amerikan film endüstrisi adeta sarsıldı. Bu haber, Hollywood ve film hayranları tarafından olumsuz ve endişeyle karşılanırken, başkan kendisi bunun yerel endüstriye büyük fayda sağlayacağını savundu. Ancak, Trump’ın bunu nasıl uygulayacağı veya yürürlüğe koyacağına dair gerçek bir fikir olmaması nedeniyle, Hollywood işleri kendi eline almaya hazırlanıyor.
Variety’nin yakın tarihli bir haberine göre, Universal Pictures, Disney ve Warner Bros. Discovery gibi büyük stüdyoların yöneticileri, Motion Picture Association başkanı Charles Rivkin ile bir Zoom toplantısında bir araya gelerek, Beyaz Saray’a film işinin nasıl yürüdüğünü ve bir filme tarife uygulamanın zorluğunu anlatmanın "hassas bir yolunu" bulmaya çalıştı. Birçok kişinin size söyleyeceği gibi, filmler bir grup çabasıdır. Çoğu gişe rekorları kıran film, genellikle vergi kredileri veya diğer finansal avantajlar için Amerika Birleşik Devletleri dışında çekilir, finanse edilir veya yapılır. Stüdyo yöneticileri, Trump’ın sonunda kendileriyle konuştuğunda, ABD film endüstrisinin "net pozitif" olduğunu ve yapımların ülkeyi terk etmesiyle ilgili endişelerinin esas olarak Kaliforniya eyaletini etkilediğini açıklığa kavuşturabileceklerini umuyorlar.
Kaliforniya’dan bahsetmişken, eyalet Başsavcısı Rob Bonta, Hollywood Reporter’a bu tarifelerin "birinci değişiklik temelinde harekete geçmek için bir neden" olabileceğini söyledi. Başsavcı, başkanın kasıtlı olarak "kendisini desteklemiyor gibi görünen mavi bir eyaleti" hedef aldığını savundu. Tarifeleri açıkladıktan kısa bir süre sonra Trump, eyalet valisi Gavin Newsom’u "son derece beceriksiz bir adam" olarak nitelendirdi ve "[Endüstri] diğer ülkeler tarafından yok edildi… o sadece elinden alınmasına izin verdi." Vali ve Stay in LA örgütü, ayrı ayrı halka yapımların eyalette (ve daha geniş anlamda Amerika’da) nasıl tutulacağına dair fikirler sundular, ancak başkan potansiyel bir çözüm hakkında henüz ikisiyle de görüşmedi.
İkinci Trump yönetiminin, Harvard’ın taleplerine uymayı reddetmesiyle yaşanan mevcut anlaşmazlık gibi, beğenmedikleri veya emirlerine karşı çıkan grupların üzerine gitme geçmişi var. Bonta, ofisinin birinci değişiklik ihlali temelinde yasal işlem başlatmayı araştırdığını ve "Hollywood dahil eyaletimizi ve halkımızı savunmayı" umduğunu söyledi. Tarifelere karşı böyle bir argümanın mahkemede geçerli olup olmayacağı belirsiz, ancak şu anda Bonta ve ofisinin elindeki tek oyun bu.
Stüdyo yöneticilerinin çoğu, herhangi bir mali cezadan kaçınmak için sessiz kalmayı tercih ediyor. Ayrıca, neyin tarife kapsamına girdiğini de hala bilmiyorlar: bu sadece Hollywood yapımlarına mı uygulanacak, yoksa TV şovları ve yayın filmleri de bu kapsama dahil mi? Yönetimin kararını uygulaması halinde uluslararası ülkelerin tepkisi ne olacak, bu da belirsizliğini koruyor.
Tarifelerin potansiyel sonuçları, sadece Hollywood ile sınırlı değil. Dünya çapında film ve televizyon yapımını destekleyen sayısız yan endüstriyi de etkileyebilir. Ekipman kiralama şirketleri, catering hizmetleri, kostüm tasarımcıları ve diğer birçok sektör, uluslararası yapımlara olan bağımlılıkları nedeniyle önemli ölçüde etkilenebilir.
Bu durum, ABD’nin küresel eğlence endüstrisindeki lider konumunu da sorgulanabilir hale getiriyor. Hollywood, uzun zamandır yenilikçilik, yaratıcılık ve teknik uzmanlık merkezi olarak kabul ediliyordu. Ancak, tarifeler gibi korumacı politikalar, ABD’nin film yapımı için çekiciliğini azaltabilir ve diğer ülkelerin sektörde daha da öne çıkmasına yol açabilir.
Avrupa ve Asya’daki bazı ülkeler, zaten cazip vergi teşvikleri ve destek programları sunarak film yapımcılarını cezbetmeye çalışıyorlar. Trump’ın tarifeleri, bu ülkelerin rekabet avantajını daha da artırabilir ve ABD’nin endüstri üzerindeki hakimiyetini zayıflatabilir.
Tartışmanın ortasında, Hollywood’un Trump yönetimiyle nasıl bir uzlaşma sağlayabileceği sorusu önemli bir rol oynuyor. Stüdyo yöneticilerinin, başkanın endişelerini giderecek ve aynı zamanda endüstrinin küresel doğasını koruyacak bir çözüm bulmaları gerekiyor. Bu, vergi teşvikleri, iş yaratma ve ekonomik büyüme gibi konuları ele alan yaratıcı bir strateji gerektirebilir.
Ancak, Trump’ın uzlaşmaya ne kadar istekli olacağı da belirsizliğini koruyor. Daha önceki politika kararlarında da görüldüğü gibi, başkan bazen uzlaşmaz bir tavır sergileyebiliyor ve kendi görüşlerini dayatmaya çalışabiliyor. Bu durum, Hollywood’un müzakere sürecinde dikkatli ve stratejik olması gerektiğini gösteriyor.
Sonuç olarak, Trump’ın film endüstrisine yönelik tarifeleri, Hollywood’da büyük bir belirsizlik ve endişe yaratmış durumda. Tarifelerin potansiyel sonuçları, sadece stüdyoları ve film yapımcılarını değil, aynı zamanda dünya çapındaki eğlence endüstrisini de etkileyebilir. Önümüzdeki aylarda, Hollywood’un Trump yönetimiyle nasıl bir diyalog kuracağı ve bu karmaşık soruna nasıl bir çözüm bulunacağı merakla bekleniyor.