Trump’ın Dönüşü Avrupa’da Güvenlik Endişelerini Artırıyor
Donald Trump’ın yeniden ABD Başkanı seçilmesi, Avrupa’da bir süredir devam eden güvenlik kaygılarını daha da derinleştirdi. Avrupa liderleri, Trump’ın Beyaz Saray’a dönüşüyle birlikte ABD ile ilişkilerin daha da gerginleşmesi ihtimali karşısında nasıl bir strateji izleyeceklerini kara kara düşünüyor. Savunma alanındaki hazırlık eksiklikleri de bu endişeleri körüklüyor.
Avrupa Dış İlişkiler Konseyi’nde görevli eski NATO yetkilisi Camille Grand, Washington Post’a verdiği demeçte, Avrupa’nın savunma hazırlığı konusunda ciddi bir sorunu olduğunu ve bu sorunu çözmeye çalıştıklarını, ancak bunun zaman alacağını vurguladı. Grand, Trump’ın "Ticaret dengesizliğinden rahatsız olduğum için ABD askerlerini Almanya’dan çekiyorum" demesi durumunda, bunun yönetilmesinin, belirli bir zaman dilimi içinde bir plan dahilinde asker çekmekten çok daha karmaşık olacağını belirtti.
Bu açıklamalar, Avrupa liderlerinin Trump’ın ikinci döneminde kıtanın güvenliğinin geleceği konusunda giderek daha fazla endişe duymaya başladığı bir döneme denk geliyor. Washington Post’un haberine göre, liderler, Trump’ın Moskova ile çok yakın ilişkiler kurmasından ve eski Başkan Joe Biden’ın Rusya’nın Ukrayna’yı tam ölçekli işgalinin ardından kıtaya gönderdiği yaklaşık 20.000 ABD askerini geri çekmesinden endişe ediyor.
İsmini vermek istemeyen bir NATO diplomatı, Washington Post’a yaptığı açıklamada, bu askerlerin acil bir durumda Avrupa’ya gönderildiğini ve geri çekilmelerinin "bir nevi normale dönüş" olacağını belirterek, "Bir noktada bu birliklerin Amerika’daki üslerine geri dönmesine şaşırmam" dedi.
Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi (CSIS) verilerine göre, 2022’den bu yana Avrupa’daki ABD askeri sayısı 75.000 ile 105.000 arasında dalgalanma gösterdi. Biden’ın emriyle bölgeye gönderilen ek kuvvetler, bu sayının üst sınırına ulaşılmasında etkili oldu.
Ancak, Trump yönetiminden yetkililerin büyük bir kuvvet indirimi için yakın bir plan olmadığı yönündeki güvencelerine rağmen, bu sayıların Trump döneminde beklenenden daha hızlı düşebileceği yönündeki endişeler devam ediyor.
Bu endişeler, son zamanlarda yaşanan bazı olaylarla da destekleniyor. Başkan Yardımcısı JD Vance’in Münih’teki bir güvenlik konferansında yaptığı ve Avrupalı liderleri ifade özgürlüğü gibi ortak değerlerden uzaklaşmakla suçladığı konuşma ve Trump’ın Ukrayna Devlet Başkanı Volodymyr Zelenskyy ile arasındaki anlaşmazlık, bu endişeleri daha da artırdı.
Ancak, hem Demokrat hem de Cumhuriyetçi partilerden ABD başkanları, ABD’nin odağını Hint-Pasifik bölgesindeki Çin tehdidine kaydırması ve Avrupa’nın kendi güvenliğinden daha fazla sorumlu olması gerektiği yönünde Avrupalı liderleri on yıldan uzun süredir uyarıyor.
CSIS verileri, ABD’nin Avrupa’daki askeri varlığının Soğuk Savaş’ın sona ermesinden bu yana önemli ölçüde azaldığını gösteriyor. ABD ile Sovyetler Birliği arasındaki düşmanlığın en yoğun olduğu 1950’li ve 1960’lı yıllarda, ABD’nin kıtada konuşlu yaklaşık 500.000 askeri bulunuyordu. 1990’ların başında ve Soğuk Savaş’ın sonunda Avrupa’da hala yaklaşık 350.000 ABD askeri bulunuyordu ve bu sayı yüzyılın başında 100.000’in üzerine düştü.
Tutarlı uyarılara rağmen, Avrupalı liderler şimdi Trump döneminde asker çekme sürecinin daha da hızlanabileceğinden ve Avrupa’nın henüz dolduramadığı güvenlik boşlukları yaratabileceğinden korkuyor.
Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü’nde kıdemli araştırmacı olan eski İngiliz diplomat Nigel Gould-Davies, Washington Post’a verdiği demeçte, "Açıkçası Başkan Trump’ın değişken yapısı göz önüne alındığında, Avrupa’nın Amerikan korumasına ve savunmasına ne kadar güvenebileceği konusunda endişeliyim" dedi.
Avrupa’daki güvenlik mimarisinin geleceği, Trump’ın politikaları ve Avrupa ülkelerinin bu yeni duruma ne kadar hızlı adapte olabileceği ile yakından ilgili. ABD’nin Avrupa’daki askeri varlığının azaltılması, Avrupa ülkelerinin savunma harcamalarını artırması ve kendi güvenliklerini sağlama konusunda daha fazla sorumluluk alması gerektiği anlamına geliyor. Bu durum, Avrupa Birliği’nin savunma işbirliğini güçlendirmesi ve NATO içindeki rolünü yeniden tanımlaması için bir fırsat yaratabilir.
Ancak, bu süreçte karşılaşılabilecek zorluklar da göz ardı edilemez. Avrupa ülkeleri arasındaki farklı güvenlik öncelikleri, savunma harcamalarını artırma konusundaki siyasi isteksizlik ve ABD’nin desteğinin azalması gibi faktörler, Avrupa’nın kendi güvenliğini sağlama çabalarını zorlaştırabilir.
Sonuç olarak, Trump’ın yeniden başkan seçilmesi, Avrupa için bir dönüm noktası olabilir. Avrupa liderleri, ABD ile ilişkilerini yeniden değerlendirmek, kendi savunma kapasitelerini güçlendirmek ve yeni güvenlik ortaklıkları kurmak zorunda kalacaklar. Avrupa’nın bu yeni duruma nasıl adapte olacağı, kıtanın gelecekteki güvenliğini ve istikrarını önemli ölçüde etkileyecektir.