Monday, May 12, 2025
HomeSiyasetTrump'a Medya Saldırısı: Hamas Destekçisi Kahraman mı? | Siyaset

Trump’a Medya Saldırısı: Hamas Destekçisi Kahraman mı? | Siyaset

Siyaset, Donald Trump, medya, haberler, tarafsızlık, önyargı, televizyon, CNN, MSNBC, Cumhuriyetçiler, Demokratlar, Miles Taylor, Mohsen Mahdawi, İsrail, Filistin, Hamas, göç, deportasyon, adalet sistemi, ifade özgürlüğü, Fox News, Tim Graham

Medyanın Trump Karşıtı Siyasi Gündemi: Bir Bakış

Son dönemde yayınlanan haberler ve yorumlar, büyük televizyon kanallarının siyasi haber sunumunda belirgin bir eğilimi ortaya koyuyor: Eski Başkan Donald Trump’a yönelik yoğun bir muhalefet. Bu kanalların günlük yayınlarını takip edenler, Trump’ın ekonomi politikalarını bir tarifeler çıkmazına sürüklediği, ülkenin uluslararası itibarını zedelediği ve göçmenlere karşı acımasız bir tutum sergilediği izlenimine kapılıyor.

Bu eleştirel yaklaşım, zaman zaman tartışmalı figürlerin ön plana çıkarılması ve bu figürlerin sempati uyandıracak şekilde sunulmasıyla daha da belirginleşiyor. Örneğin, daha önce bazı yayın organları tarafından mağdur olarak lanse edilen ve sınır dışı edilen Kilmar Abrego Garcia’nın insan kaçakçılığına karıştığı ve eşine şiddet uyguladığı iddiaları ortaya atılınca, bu kanalların yeni bir "mağdur" arayışına girdiği iddia ediliyor.

Bu bağlamda, Mohsen Mahdawi isimli bir kişi dikkat çekiyor. Batı Şeria’daki bir mülteci kampında doğup büyüyen ve ABD’de daimi oturma izni bulunan Mahdawi, Columbia Üniversitesi’nde öğrenciyken İsrail karşıtı protestolara liderlik etmiş ve "Nehirden denize, Filistin özgür olacak" sloganını atmıştı. Bu slogan, İsrail devletinin yok edilmesini savunan bir ifade olarak kabul ediliyor.

Nisan ayında Göçmen ve Gümrük Muhafaza (ICE) tarafından gözaltına alınan ve sınır dışı edilme sürecine sokulan Mahdawi, bir yargıcın kararıyla serbest bırakılmıştı. İç Güvenlik Bakan Yardımcısı Tricia McLaughlin, bu karara tepki göstererek, şiddeti savunan, teröristleri destekleyen ve Yahudileri taciz eden kişilerin bu ayrıcalıklarının iptal edilmesi gerektiğini ve bu kişilerin ülkede bulunmaması gerektiğini belirtmişti.

Ancak, CBS muhabiri Lilia Luciano, Mahdawi’yi "özgürlüğünün bir umut ışığı" olduğunu söyleyerek olumlu bir şekilde sunmuştu. Mahdawi ise serbest bırakıldığını öğrendiğinde "adaletin galip geleceğine olan inancının kalbinde yeniden yeşerdiğini" ifade etmiş ve Martin Luther King Jr.’dan alıntılar yapmıştı.

Luciano’nun, Mahdawi’nin 2023’te CBS’in "60 Dakika" programına verdiği ve Hamas’ı desteklediği röportajı yeniden gündeme getirmemesi eleştirilere neden olmuştu. Mahdawi, röportajda "Biri size zarar veriyorsa, bu kişiye yumruk atıldığını gördüğünüzde, acımı hissediyorsunuz" şeklinde bir ifade kullanmıştı. CBS muhabiri Bill Whitaker ise Hamas’ın saldırısının "bir yumruk olmadığını, korkunç bir terör saldırısı olduğunu" belirtmişti. Mahdawi, 1200 kişinin katledilmesini haklı çıkarmadığını iddia etse de, Hamas ile "empati kurabildiğini" söylemişti.

Son olarak, mahkeme belgelerinde Mahdawi’nin bir silah dükkanı sahibine dükkanında ücretsiz çalışabileceğini ve Filistin’deyken "Yahudileri öldürmek için modifiye edilmiş 9mm makineli tüfekler yaptığını" söylediği iddiaları ortaya atılmıştı. Ancak, Mahdawi’nin medyadaki sunumu genellikle "barışçıl bir protestocu" olarak yapılıyor.

NPR sunucusu Leila Fadel de Mahdawi’yi savunarak, "nehirden denize" sloganının İsrail’in yok edilmesini hedeflemesine rağmen, Mahdawi’nin "tehditkar söylemlerde" bulunduğuna dair bir kanıt olmadığını iddia etmişti. Fadel, Mahdawi’nin "huzuru meditasyonda bulduğunu" belirtmişti. Mahdawi’nin avukatı Luna Droubi ise Mahdawi’nin "antisemitizme karşı çok sesli bir şekilde karşı çıktığını" savunmuştu.

Medyanın Trump’ın eski çalışanlarına yaklaşımı da eleştiriliyor. NBC’nin "Meet the Press" programında sunucu Kristen Welker, Trump’a eski İç Güvenlik Bakanlığı yetkilisi Miles Taylor hakkında devam eden bir soruşturmayı sormuştu. Taylor, "Anonim" adıyla New York Times’da Trump karşıtı bir makale yayınlamış ve ardından bir kitap anlaşması imzalamıştı. Welker, Trump’ın Adalet Bakanı’na "siyasi rakipleri" olarak gördüğü iki kişiyi inceleme talimatı verdiğini iddia etmişti.

Ayrıca, NBC muhabiri Laura Jarrett’ın (Obama’nın özel kalem müdürü Valerie Jarrett’ın kızı) Taylor ile yaptığı röportajda, Taylor’ı "tehlikedeki bir muhbir" olarak sunması ve Taylor’ın "şimdi bir tehdit bombardımanına maruz kaldığını" belirtmesi eleştirilmişti. Jarrett, internette Trump hakkında söylenenleri ve bazı kişilerin onun suikastını desteklediğini görmezden gelmişti.

Bu durum, ABC, CBS ve NBC gibi büyük televizyon kanallarının "zorbalık kürsüsünü" kullanarak muhafazakarları ve Cumhuriyetçileri sindirmeye çalıştığı ve Demokratlar için zafer aradığı şeklinde yorumlanıyor. Trump’a karşı olan herkesin yüceltildiği, Trump’ın ise sürekli olarak şeytanlaştırıldığı iddia ediliyor. Sonuç olarak, medyanın siyasi gündemi, Trump karşıtı bir cephe oluşturma ve bu cepheye uygun figürleri ön plana çıkarma çabası olarak değerlendiriliyor.

RELATED ARTICLES

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Most Popular