Trump’ın Savaş Zamanı Yasasını Göçmenleri Sınır Dışı Etmek İçin Kullanma Hazırlığı: Tehlikeli Bir Tarihi Tekrar mı?
Donald Trump’ın başkanlık kampanyasında verdiği bir sözü daha yerine getirmeye hazırlandığına dair haberler, Amerikan siyasetinde ve insan hakları çevrelerinde endişe yaratıyor. USA TODAY’in bildirdiğine göre, Trump, yüzyıllardır var olan bir yasayı, Alien Enemies Act of 1798’i, göçmenlerin sınır dışı edilmesini hızlandırmak için kullanmayı planlıyor. Eğer bu gerçekleşirse, yasa 80 yıldan uzun bir süre sonra ilk kez yürürlüğe konulmuş olacak.
Bu yasanın en son kullanıldığı dönem, Amerika Birleşik Devletleri tarihinin tartışmalı ve travmatik bir bölümünü oluşturuyor: II. Dünya Savaşı sırasında Japon ve Alman kökenli Amerikalıların toplama kamplarına gönderilmesi. Bu olay, günümüzde geniş çapta insan hakları ihlali ve ayrımcılık örneği olarak kabul ediliyor. Trump’ın bu yasaya başvurma ihtimali, geçmişteki hataların tekrarlanabileceği endişesini beraberinde getiriyor.
Kampanya sürecinde Trump, sık sık bu yasayı kullanma tehdidinde bulunmuş ve özellikle Venezuela’lı çetelerin Aurora, Colorado’yu ele geçirdiğini iddia etmişti. Ancak yerel yetkililer, bu iddiaları "büyük ölçüde abartılmış" olarak nitelendirdi. Scooter hırsızlıkları ve MJ dövmeleri gibi olayların, ABD’nin tamamını tehdit eden bir "Venezuelalı çete istilası" olarak sunulması, siyasi manipülasyon olarak değerlendiriliyor.
Trump, göreve geldiği ilk aylarda da kitlesel sınır dışı etme vaadini sürdürmüş ve hatta göreve başlama konuşmasında Alien Enemies Act’i kullanma olasılığına değinmişti. Peki, bu yasanın kökenleri nelerdir?
Alien Enemies Act of 1798, Başkan John Adams döneminde, ABD’nin Fransa ile savaş olasılığına karşı önlem olarak çıkarılan Alien and Sedition Acts (Yabancılar ve Ayaklanma Yasaları) paketinin bir parçasıydı. Yasa, başkana, ABD ile savaş halinde olan bir ülkeden gelen 14 yaşından büyük herhangi bir erkeğin yerini değiştirme, tutuklama veya sınır dışı etme yetkisi veriyordu.
Alien and Sedition Acts’in diğer üç maddesi 19. yüzyılın başlarında yürürlükten kalkarken, Alien Enemies Act yürürlükte kaldı ve ABD yasalarının bir parçası haline geldi. Yasa, esasen, başkanın "Amerika Birleşik Devletleri’nin barış ve güvenliği için tehlikeli" olarak değerlendirdiği herhangi bir vatandaşı olmayan kişiyi sınır dışı etmesine olanak tanıyan Alien Friends Act (Yabancı Dostlar Yasası)’nı tamamlamak amacıyla çıkarılmıştı.
Yasa ilk kez Başkan James Madison tarafından 1812 Savaşı sırasında İngiliz vatandaşlarına karşı kullanıldı. Bu kişilerden, yaşları, ABD’de geçirdikleri süre, aile tanımları, meslekleri ve yaşadıkları yer gibi bilgileri bildirmeleri istendi.
Ulusal Arşivlere göre, I. Dünya Savaşı sırasında, Başkan Woodrow Wilson yasayı yürürlüğe koyduktan sonra 6.000 Alman ve diğer yabancı uyruklu kişi toplama kamplarına yerleştirildi.
Yasa ayrıca II. Dünya Savaşı sırasında Başkan Franklin Roosevelt tarafından Japon, Alman ve İtalyan uyruklulara karşı da kullanıldı. Bu durum, Japon kökenli Amerikalıların toplama kamplarına gönderilmesine ve bu üç ülkenin yabancı uyruklu vatandaşlarının hükümete kayıt yaptırmasına yol açtı.
Göç ve güney sınırı, 2024 başkanlık kampanyasında seçmenler için önemli endişe kaynaklarıydı ve Trump uzun zamandır Amerikan tarihindeki en büyük sınır dışı etme programını gerçekleştirme vaadinde bulundu. Trump’ın Adalet Bakanlığı’na hitaben bir konuşma yapması bekleniyor ve özellikle Venezuela’lı çete Tren de Aragua’yı ABD için "olağanüstü ve sıra dışı bir tehdit" olarak nitelendirdi.
Ancak uzmanlar, Alien Enemies Act’in tipik olarak savaş ilan eden veya ABD’yi işgal eden bir ülkenin vatandaşlarını hedef almak için kullanıldığını belirtiyor.
Bazı Demokrat senatörler, Trump’ı savaş zamanı yetkilerini çağırmak için savaş dili kullanmaması konusunda uyardı ve göçmenlik politikasını yazma yetkisinin Kongre’de olduğunu hatırlattı.
Trump yönetimi, yaygın sınır dışı etme ve göçmen baskınları hakkında övünürken, Trump yönetiminin ilk ayındaki sınır dışı etme sayıları, Biden yönetiminin aylık ortalamasının altında kaldı.
Trump’ın bu yasayı kullanma planı, bir dizi hukuki ve etik soruyu gündeme getiriyor. Öncelikle, ABD’nin herhangi bir ülke ile resmen savaş halinde olmaması, yasanın uygulanabilirliğini tartışmalı hale getiriyor. Trump’ın, "savaş" terimini genişleterek, uyuşturucu kartelleri veya organize suç örgütleri gibi devlet dışı aktörleri "düşman" olarak tanımlama çabası, yasanın sınırlarını zorlamak anlamına geliyor.
İkincisi, yasanın geçmişte kötüye kullanılmış olması, günümüzde de aynı hataların tekrarlanabileceği endişesini artırıyor. Japon kökenli Amerikalıların II. Dünya Savaşı sırasında toplama kamplarına gönderilmesi, ABD tarihinde derin bir yara olarak kabul ediliyor. Bu tür bir uygulamanın yeniden hayata geçirilmesi, ciddi insan hakları ihlallerine ve ayrımcılığa yol açabilir.
Üçüncüsü, Trump’ın bu yasayı kullanarak, belirli bir etnik veya ulusal kökene sahip kişileri hedef alma olasılığı, Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırılık teşkil edebilir. Yasanın ayrımcı bir şekilde uygulanması, toplumda kutuplaşmayı artırabilir ve nefret suçlarının yayılmasına zemin hazırlayabilir.
Sonuç olarak, Donald Trump’ın Alien Enemies Act’i kullanma planı, hem hukuki hem de etik açıdan ciddi endişeler yaratıyor. Bu yasanın geçmişte kötüye kullanılmış olması ve günümüzdeki potansiyel ayrımcı etkileri göz önüne alındığında, bu adımın atılması, ABD demokrasisi ve insan hakları açısından tehlikeli bir emsal teşkil edebilir. Bu nedenle, Kongre ve sivil toplum örgütleri, Trump yönetiminin bu planını yakından takip etmeli ve yasanın kötüye kullanılmasını önlemek için gerekli önlemleri almalıdır.