Signalgate Skandalı: Beyaz Saray’da Sinyal Alarmı
Eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz’ın karıştığı "Signalgate" skandalı, Beyaz Saray’ı sarsmaya devam ediyor. Başkan Donald Trump’ın Kabine toplantısında ticari mesajlaşma uygulaması Signal’i kullanırken çekilen yeni fotoğrafları ortaya çıkan Waltz’ın akıbeti merak konusu.
Florida’dan eski Cumhuriyetçi Kongre üyesi olan Waltz’ın Beyaz Saray’daki görevinden ayrılması bekleniyor. USA TODAY’den Joey Garrison’ın 1 Mayıs’ta teyit ettiği bilgilere göre, bu karar, Waltz ve diğer önde gelen hükümet yetkililerinin Yemen’de planlanan bir ABD askeri saldırısı hakkında son derece hassas bilgileri paylaşmak için Signal’i kullanmasıyla patlak veren skandalın ardından geldi.
Trump, 1 Mayıs’ta Truth Social’daki bir gönderide, Waltz’ın yönetiminde ABD’nin BM Büyükelçisi olarak devam etmesini istediğini belirtti. Ancak, son fotoğraflar, sadece üç aydan biraz fazla bir süredir görevde bulunan Waltz’ın, 30 Nisan’daki Kabine toplantısı sırasında telefonuna bakarken Signal’i kullandığını gösteriyor. Ekranında Başkan Yardımcısı JD Vance, Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Ulusal İstihbarat Direktörü Tulsi Gabbard ve diğerleriyle yaptığı konuşmalar görülüyor.
Waltz’ın fotoğraflarına yanıt olarak, Beyaz Saray iletişim direktörü Steven Cheung, X’te şunları yazdı: "Signal, hükümet telefonlarımıza yüklenen onaylı bir uygulamadır. Bu konuya gösterdiğiniz ilgi için teşekkür ederiz."
Fotoğraf, Trump’ın 24 Nisan’da The Atlantic ile yaptığı bir röportajda, yönetiminin Signal uygulamasını kullanmasından duyduğu memnuniyetsizliği dile getirmesinin ardından geldi. Kendisinin kullanmadığını açıklayan Trump, "Bence şunu öğrendik: Belki Signal’i kullanmayın, tamam mı? Gerçeği öğrenmek istiyorsanız," dedi. "Açıkçası bu insanlara Signal’i kullanmamalarını söylerdim, ancak birçok kişi tarafından kullanılıyor. Ama ne olursa olsun, kimde varsa, kimin malıysa, ben kullanmak istemem." şeklinde konuştu.
Waltz ve diğer yetkililer arasındaki Signal grup sohbeti, muhabir Jeffrey Goldberg’in yanlışlıkla devam eden konuşmalarına eklenmesiyle kamuoyuna yansıdı. Goldberg, 24 Mart’ta The Atlantic için yazdığı makalede, kendisini sohbete ekleyenin Waltz olduğunu belirtti.
Goldberg’in erişebildiği sohbetteki konuşmalar, 15 Mart’ta İran destekli Husi hedeflerine yönelik planlanan ABD hava saldırılarıyla ilgili bilgileri içeriyordu. Mesajlar, hava saldırılarından saatler önce paylaşılmıştı. Bir mesaj alışverişinde, Waltz’ın bir hava saldırısı haberine Amerikan bayrağı, ateş ve yumruk emojileriyle yanıt verdiği görülüyor.
Goldberg’in, kullanılan silah türlerinin ve saldırıların zamanlamasının ayrıntılarını nasıl görebildiğini detaylandıran haberi, Demokratların güvenlik ihlalleri hakkında görüşmeler yapılması ve Waltz ile Savunma Bakanı Pete Hegseth’in istifası çağrılarına yol açtı.
The Atlantic makalesi Signal sohbetini ortaya çıkardığında, Waltz "utanç verici" gafın tüm sorumluluğunu üstlendiğini ve "grubu kendisinin kurduğunu" ekledi. Trump, Signal sohbeti ve gizli bilgileri içeren tartışmaların kamuoyuna açıklanmasının ardından Waltz’ı kamuoyu önünde savundu. Sohbetin diğer üyeleri ise herhangi bir gizli askeri planı paylaştıklarını kesin bir dille reddetti.
Bir noktada Trump, "Greg Kelly Reports" adlı programda, Goldberg’i sohbete eklemenin sorumlusunun Waltz değil, "daha alt düzeyde" bir çalışan olduğuna inandığını söyledi. Başkan, NBC News ile yaptığı bir röportajda, "Michael Waltz dersini aldı ve iyi bir adam," diyerek durumu "iki ayda yaşanan tek aksaklık ve ciddi bir aksaklık olmadığı ortaya çıktı" olarak nitelendirdi.
Waltz, Kongre’ye katılmadan önce Bush yönetiminde Savunma Bakanları Donald Rumsfeld ve Robert Gates döneminde Pentagon’da savunma politikası direktörü olarak görev yaptı. Ayrıca eski Başkan Yardımcısı Dick Cheney’nin terörle mücadele danışmanıydı.
Signalgate skandalı, Beyaz Saray’da hassas bilgilerin korunması konusundaki güvenlik protokolleri hakkında ciddi soruları gündeme getiriyor. Hem Trump’ın Signal’e yönelik açık eleştirisi hem de Waltz’ın uygulamanın kullanımında ısrar etmesi, yönetim içinde bu konuda bir fikir ayrılığı olduğunu gösteriyor.
Demokratlar, olayın tam olarak soruşturulmasını ve sorumluların hesap vermesini talep ediyor. Cumhuriyetçiler ise olayı büyütmemeye ve Waltz’ı savunmaya çalışıyor. Ancak, skandalın siyasi etkileri uzun sürebilir ve yönetimdeki güvenilirliği zedeleyebilir.
Waltz’ın BM Büyükelçisi olarak atanması olasılığı da tartışmalı bir konu. Skandalın gölgesinde böyle bir göreve gelmesi, ABD’nin uluslararası arenadaki itibarını olumsuz etkileyebilir.
Sonuç olarak, Signalgate skandalı, Beyaz Saray’da gizli bilgilerin korunması, iletişim güvenliği ve etik davranış konularında ciddi sorunlar olduğunu ortaya koyuyor. Olayın soruşturulması, gerekli önlemlerin alınması ve sorumluların cezalandırılması, yönetimin güvenilirliğini yeniden tesis etmek için kritik öneme sahip.