Tuesday, May 6, 2025
HomeOtomotivRenault 4CV Tutkusu: Gregory'nin Nostaljik Aşkı & Klasik Otomobil

Renault 4CV Tutkusu: Gregory’nin Nostaljik Aşkı & Klasik Otomobil

Renault 4CV, klasik araba, antika araba, otomobil tutkusu, restorasyon, modifikasyon, koleksiyon, araba kulübü, Nogent-sur-Marne, Grégory, Fransız otomobil, tarihi otomobil, otomobil topluluğu, araç modifikasyonu, otomobil nostaljisi, eski otomobil, araba tamiri, otomobil mekaniği

Grégory, Nogent-sur-Marne’daki ortaokulunun yemekhanesinden her çıktığında, özgür öğleden sonralarının tadını çıkarır, özellikle de Renault 4CV’sini sürmek ve bakımını yapmak için. 1947 ile 1961 yılları arasında üretilen bu efsanevi Fransız otomobili, adeta sosyal hayatının merkezi haline gelmiştir. "Yağmur yağmadığı sürece her gün kullanıyorum çünkü su alıyor" diye itiraf ediyor. Bu, başka bir zamandan kalma bir araba. İçinde, hava soğukken soğuk, sıcakken sıcak oluyor. Yani, ne klima sistemi var ne de ısıtma: 50’lerden kalma olduğu çok belli. İşte bu da onun cazibesini oluşturuyor.

Bu aşk, otuz yıl önce, Jane Birkin ve Pierre Richard’ın oynadığı "La moutarde me monte au nez" adlı bir filmle başlamış. "Bir noktada bu arabayı görüyorsunuz" diye hatırlıyor. Ailenin etkisi de bu güzel mekaniklere olan sevgisinde yabancı değil: "Babam R5’te ralli pilotuydu, hatta Stephanie Fugain ile Paris-Dakar’a bile katıldı". Ancak paradoksal olarak, bu tutkulu baba, arabalarına dokunmasını "her zaman yasaklamış", bu da gelecekteki otomobil mücevherleri tutkusunu körüklemekten başka bir işe yaramamış bir hayal kırıklığı yaratmış.

1991’de Grégory 19 yaşındaydı. Ehliyetini yeni almıştı. Hiç düşünmeden bir 4CV satın aldı, ancak birkaç ay sonra kutusundan çalındı. Daha ucuz bir model olan R5 satın aldı ve 27 yıl boyunca 4CV’yi aklından çıkardı.

Şimdi 2018’deyiz. Ağızdan ağıza yayılan söylentilerle, şef aşçı özel bir şahıstan bir 4CV modeli buluyor. "Çok güzeldi ama mekanik ve elektrik sorunları vardı. 5 km gittim ve arıza yaptım. Büyük yağ ve benzin kaçakları olduğunu fark ettim. Satıcıyı uyardığımda hiçbir şey duymak istemedi" diyor. Mekanik konusunda pek bilgisi olmayan Grégory, karbüratörü değiştirmeye çalışır ancak işe yaramaz ve arabayı satarak 2000 euro zarar eder. Bir talihsizlik.

"Altı ay sonra, şu an sahip olduğum arabayı, evime 3 km uzaklıkta Leboncoin’de buldum, 9000 euro’ya. Çok iyi durumdaydı ve her şey çalışıyordu" diye hatırlıyor şef aşçı. Birkaç hafta sonra, bu tür modellerde uzmanlaşmış bir tamirciyle tanışır. "Kapağı açıyorum ve adam bana ‘onu dönüştürmek iyi olur’ diyor". Tamircinin fikri, aracı daha güçlü bir Dauphine Gordini motoruyla modifiye etmek. Sonuç: 4CV’si 4 vitesli bir şanzımana (3 yerine) sahip ve 120 km/saate kadar çıkabiliyor.

Mekaniğin ötesinde, Grégory temel gövdenin büyük bir bölümünü yeniden yaptı. 6 Volt’luk bir aküyü 12 Volt’luk bir aküyle değiştirdi, önüne ve arkasına motosiklet sinyalleri ekledi, daha kalın, ayarlanabilir sırtlıklı koltukları adapte etti. "Ayrıca bir benzin manometresi, ahşap bir direksiyon simidi ekledim, motoru maviye boyadım. Hatta arkaya bir Vespa scooter galerisi bile taktım" diye sıralıyor. Bu düzenlemeler, modeline büyük bir özgünlük kazandırıyor ve otomobil tutkunları arasındaki toplantılarda öne çıkmasını sağlıyor.

Yılda yaklaşık elli kez katıldığı toplantılar. "İşin içindeyim" diye coşkuyla anlatıyor. Sucy-en-Brie’den Ozoir-la-Ferrière’e, hatta 1 Mayıs’ta Chelles’de düzenlenen büyük yıllık buluşmaya (50’lerden kalma 1600 araba) kadar, takvimi dolu. Söylemeye gerek yok, Grégory birkaç otomobil kulübüne gidiyor ve hatta Facebook’ta kendi kulübünü kurmuş. "Sucy Classique Club ve Ozoir en Ancienne’nin bir parçasıyım ve Olds cars Saint-Maur 94 adını verdiğimiz bir arkadaş kulübünün başkanıyım". Bu, arkadaşlarıyla bir araya gelmesini sağlıyor, çünkü fırsatlar nadir ve sadece mekanik hakkında konuşmak için.

Şurası kesin ki, 4CV’sinin direksiyonunda, şef aşçı asla fark edilmeden geçmiyor. "İnsanlar beni durduruyor, özellikle de 70-80 yaşındakiler" diyor. Araba yaşlılarda nostalji uyandırırken, gençlerin de merakını uyandırması nadir değil. Her şey bir aktarım meselesi.

Grégory’nin otomobil tutkusu, sadece bir hobi değil, aynı zamanda bir yaşam tarzı. Renault 4CV’si, onun için sadece bir ulaşım aracı değil, aynı zamanda bir kimlik, bir ifade biçimi. Aracıyla katıldığı etkinlikler, kurduğu kulüpler, yaptığı modifikasyonlar, hepsi onun bu tutkusunun birer yansıması. Grégory, otomobil dünyasında kendine özgü bir yer edinmiş, adeta efsanevi 4CV’siyle bütünleşmiş bir figür.

Onun hikayesi, sadece bir araba tutkusunun ötesinde, geçmişe duyulan özlemi, geleneklere bağlılığı ve el işçiliğine saygıyı da temsil ediyor. Grégory, 4CV’sini sadece kullanmakla kalmıyor, aynı zamanda onu koruyor, geliştiriyor ve gelecek nesillere aktarmak için çabalıyor. Bu anlamda, onun tutkusu sadece kişisel bir zevk değil, aynı zamanda kültürel bir mirasın korunmasına yönelik bir katkı.

Grégory’nin 4CV’si, sadece bir otomobil değil, aynı zamanda bir zaman kapsülü, bir anı kutusu. Onunla yaptığı yolculuklar, geçmişe bir yolculuk, nostaljik bir deneyim. Arabanın kokusu, sesi, hissi, her şey onu geçmişe götürüyor, çocukluğuna, gençliğine, ilk aşklarına. 4CV, onun için sadece bir araba değil, aynı zamanda bir dost, bir sırdaş, bir yaşam arkadaşı.

Grégory’nin otomobil tutkusu, onun kişiliğinin bir yansıması. O, tutkulu, özgün, yaratıcı ve geleneklere bağlı bir insan. 4CV’si, onun bu özelliklerini yansıtıyor ve onu diğerlerinden farklı kılıyor. Onunla tanışanlar, sadece bir araba değil, aynı zamanda bir yaşam tarzıyla, bir felsefeyle tanışıyor.

Grégory’nin hikayesi, hepimize bir ilham kaynağı olabilir. Tutkularımızın peşinden gitmekten, hayallerimizi gerçekleştirmekten ve kendimize özgü bir yaşam tarzı yaratmaktan korkmamalıyız. Unutmayalım ki, hayat sadece bir yolculuk değil, aynı zamanda bir ifade biçimi. Ve en iyi ifade biçimi, tutkularımızın peşinden gitmek.

Grégory’nin Renault 4CV’si, onun bu tutkusunun bir sembolü. O, arabasıyla bütünleşmiş, adeta onun bir parçası haline gelmiş. Ve bu birliktelik, ona sadece bir ulaşım aracı değil, aynı zamanda bir kimlik, bir anlam, bir amaç veriyor. Grégory’nin hikayesi, hepimize tutkularımızın peşinden gitmekten korkmamamız gerektiğini ve hayatın sadece bir araba yolculuğu değil, aynı zamanda bir yaşam yolculuğu olduğunu hatırlatıyor.

Grégory, bir şef aşçı olarak mutfakta yaratıcılığını konuştururken, 4CV’siyle yollarda da özgünlüğünü sergiliyor. Onun hikayesi, farklı alanlarda tutkularımızı bir araya getirebileceğimizi ve hayatı dolu dolu yaşayabileceğimizi gösteriyor. Grégory, sadece bir otomobil tutkunu değil, aynı zamanda bir yaşam sanatçısı. Ve onun hikayesi, hepimize ilham vermeye devam ediyor.

RELATED ARTICLES

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Most Popular