Putin’den Netanyahu ile Tarih Eleştirisi Görüşmesi
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 6 Mayıs 2025 tarihinde İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde, İkinci Dünya Savaşı tarihini "revize etme" girişimlerini kınadı. Putin, bu tür girişimlerin arkasında Batılı ülkelerin olduğunu iddia etti. Kremlin’den yapılan açıklamaya göre, görüşmede her iki lider, İkinci Dünya Savaşı’nın gerçekleri konusunda kararlılıklarını vurgulayarak, savaşın sonuçlarını revize etme ve tarihi tahrif etme çabalarına karşı koyacaklarını ifade etti.
Açıklamada ayrıca, telefon görüşmesi sırasında "Kızıl Ordu’nun ve tüm Sovyet halkının Nazizm’in yenilgisindeki belirleyici katkısı"nın altı çizildiği belirtildi. İki lider, aynı kaynaklara göre, "Orta Doğu’daki durumun çeşitli yönleri" ve Rus-İsrail ilişkilerini de ele aldı.
Bu görüşme, Putin’in Batılı ülkeleri, Sovyetler Birliği’nin Nazi Almanyası’na karşı kazanılan zaferdeki kritik rolünü küçümsemeye veya çarpıtmaya çalışmakla suçladığı bir dönemde gerçekleşti. 1945 zaferi, Rus vatanseverlik anlatısının temel bir unsuru olarak kabul ediliyor. Sovyetler Birliği’nde 20 milyondan fazla insanın ölümüne yol açan ve halkından olağanüstü fedakarlıklar gerektiren bu savaşın anısı, toplumda hala hissedilen bir travmayı temsil ediyor.
Bu anlatı, büyük ölçüde yetkililer tarafından istismar edilen bir vatanseverliği besliyor. Yetkililer, 2022’den beri devam eden Rusya’nın Ukrayna’daki saldırısını, İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazilere karşı verilen mücadeleye benzetiyor. Rusya, 9 Mayıs’ta Nazi Almanyası’na karşı kazanılan zaferin 80. yıl dönümünü Moskova’daki Kızıl Meydan’da Vladimir Putin’in ve yaklaşık otuz ülke liderinin katılımıyla büyük bir askeri geçit töreniyle anmaya hazırlanıyor.
Putin’in bu tür açıklamaları ve eylemleri, Rusya’nın İkinci Dünya Savaşı’na ilişkin kendine özgü tarih yorumunu koruma ve yayma çabalarının bir parçası olarak değerlendirilebilir. Rus lider, bu yorumu sadece ulusal gururu ve vatanseverliği güçlendirmek için değil, aynı zamanda güncel jeopolitik hedeflerini meşrulaştırmak için de kullanıyor. Ukrayna’daki askeri operasyonun Nazizm’e karşı bir mücadele olarak sunulması, bu stratejinin bir örneği olarak görülebilir.
Ancak, Putin’in tarih yorumu ve Batılı ülkeleri tarih revizyonizmi ile suçlaması, tartışmalara yol açıyor. Birçok tarihçi ve siyasi analist, Rusya’nın İkinci Dünya Savaşı’na ilişkin anlatısının, tarihi gerçekleri çarpıttığını ve Sovyetler Birliği’nin savaş sırasındaki eylemlerinin bazı yönlerini gizlediğini savunuyor. Özellikle, Molotov-Ribbentrop Paktı gibi konular, Rusya’nın tarih anlatısında genellikle göz ardı ediliyor veya farklı bir şekilde yorumlanıyor.
İsrail Başbakanı Netanyahu ile yapılan telefon görüşmesi, Rusya’nın İkinci Dünya Savaşı’na ilişkin tarih yorumunu uluslararası alanda yayma ve destek bulma çabalarının bir göstergesi olarak da değerlendirilebilir. İsrail’in, Yahudi Soykırımı’nın anısını koruma ve Holokost’u inkar edenlere karşı mücadele etme konusundaki hassasiyeti göz önüne alındığında, Putin’in Netanyahu ile bu konuyu ele alması, Rusya’nın İsrail’in desteğini kazanma veya en azından tarafsızlığını sağlama amacını taşıyor olabilir.
Ancak, Rusya’nın Ukrayna’daki askeri operasyonu ve Batılı ülkelerle yaşadığı gerginlikler, İsrail’in Rusya ile ilişkilerini dengeleme çabalarını zorlaştırıyor. İsrail, bir yandan Rusya’nın Suriye’deki askeri varlığı nedeniyle Rusya ile iyi ilişkiler sürdürmek zorunda kalırken, diğer yandan da Batılı müttefikleriyle olan bağlarını korumak ve Ukrayna’ya insani yardım sağlamak gibi adımlar atıyor.
Sonuç olarak, Putin’in Netanyahu ile yaptığı telefon görüşmesi, Rusya’nın İkinci Dünya Savaşı’na ilişkin tarih yorumunu koruma ve yayma çabalarının, güncel jeopolitik hedeflerle nasıl bağlantılı olduğunu gösteriyor. Bu görüşme, aynı zamanda, Rusya’nın uluslararası ilişkilerinde tarih konusunun ne kadar önemli bir rol oynadığını ve bu konunun nasıl bir gerilim kaynağı olabileceğini de ortaya koyuyor.
Görüşmenin zamanlaması da dikkate değerdir. 9 Mayıs Zafer Günü kutlamalarının yaklaşması ve Rusya’nın Ukrayna’daki operasyonunun devam etmesi, bu görüşmeye ayrı bir önem katıyor. Putin’in bu görüşmeyle, hem iç kamuoyuna hem de uluslararası topluma, Rusya’nın tarih yorumuna bağlılığını ve Batılı ülkelerin "tarih revizyonizmi"ne karşı mücadelesini vurgulamayı amaçladığı söylenebilir.
Bu durum, uluslararası arenada tarihsel anlatıların siyasi amaçlarla nasıl kullanıldığına dair bir örnek teşkil ediyor. Farklı ülkeler ve liderler, tarihi olayları kendi çıkarlarına göre yorumlayarak, ulusal kimliği güçlendirme, meşruiyet sağlama veya dış politikayı yönlendirme gibi hedeflere ulaşmaya çalışabiliyor. Bu durum, tarih yazımının ve tarih eğitiminin önemini bir kez daha vurguluyor. Tarihi olayların çok yönlü bir şekilde ele alınması ve farklı perspektiflerin değerlendirilmesi, toplumların daha bilinçli ve eleştirel düşünmelerine katkıda bulunabilir.