Saturday, May 10, 2025
HomeSiyasetPapa Leo XIV ve Çin: Vatikan Anlaşması Tehlikede mi? CCP, Katolikler

Papa Leo XIV ve Çin: Vatikan Anlaşması Tehlikede mi? CCP, Katolikler

Papa Leo XIV, Çin, Vatikan, Çin Komünist Partisi, CCP, Katolik Kilisesi, Pietro Parolin, dini özgürlük, piskopos atamaları, yeraltı Katolik ağı, ateizm, Çin-Vatikan ilişkileri, dini baskı

Papa Leo XIV ve Çin: Vatikan-Çin Anlaşmazlığı Yeniden Gözden mi Geçirilecek?

Katolik dünyası, yeni Papa Leo XIV’ün seçilmesiyle birlikte yeni bir döneme girerken, 2018’de Kardinal Pietro Parolin tarafından sağlanan Vatikan ile Çin Komünist Partisi (ÇKP) arasındaki anlaşma, yeniden mercek altına alındı. Özellikle, yeni Papa’nın ÇKP ile nasıl bir ilişki kuracağı ve bu tartışmalı anlaşmanın geleceği hakkında soru işaretleri bulunuyor.

Parolin’in aracılık ettiği bu anlaşma, Katolik Kilisesi liderleri ile Çin’deki Katoliklere uzun süredir baskı uygulayan ÇKP arasında yapılmış, başından beri tartışmalara yol açmış bir uzlaşma olarak biliniyor. Anlaşma, merhum Papa Francis ve onun Dışişleri Bakanı Parolin tarafından, Çin’de Katolikliği normalleştirme yönünde bir adım olarak savunulsa da, uzmanlar bunun inananlar için tehlikeli sonuçlar doğurduğunu iddia ediyor.

Hudson Enstitüsü’ndeki Dini Özgürlük Merkezi’nin kıdemli üyesi ve direktörü Nina Shea, Fox News Digital’e verdiği demeçte, anlaşmanın papalığın Çin’deki Katolik Kilisesi’nin liderleri olan piskoposları atama yetkisini zayıflattığını belirtti. Shea, "Bir piskoposun temel sorumluluğu, rahipleri eğitmek ve atamaktır. Bu nedenle, ÇKP’ye hiyerarşik kilisede yetki zincirini belirleme kontrolü verilmiştir," dedi.

Bu anlaşma uyarınca, tüm Katolik din adamlarının, 1957’de kurulan ve Katolik Kilisesi tarafından uzun süredir gayrimeşru olarak reddedilen ÇKP’nin Vatanseverlik Derneği’ne kaydolması gerekiyor. Çünkü bu dernek, tüm din adamlarının Papa da dahil olmak üzere yabancı etkisini reddetmesini şart koşuyor.

Parolin, 2019’da yaptığı açıklamada, bu anlaşmanın amacının "Katolik topluluğu için normalleşme bulma anlamında dini özgürlüğü ilerletmek" olduğunu söylemişti. Ancak Shea, anlaşmanın ayrıntılarının belirsizliğini koruduğunu, çünkü gizli tutulduğunu açıkladı. Anlaşmanın, Vatikan ile ÇKP arasındaki onlarca yıllık olumsuz ilişkileri sona erdirmeyi amaçladığı ve Çin’e piskopos atamalarında daha fazla nüfuz sağlamayı hedeflediği bildirilse de, uzmanlar yıllardır bunun baskıcı hükümete çok fazla yetki verdiğini savunuyor.

Ancak Vatikan’ın ÇKP’ye boyun eğmiş gibi görünmesiyle ilgili daha büyük bir sorun var. Anlaşmanın ardından Vatikan, onlarca yıldır Çin’de var olan ve ülkedeki milyonlarca Katolike destek veren yeraltı Katolik ağzına verdiği desteği de geri çekti.

Shea’ya göre, ÇKP, Vatikan’ı esasen "kandırdı". Çünkü aynı anda, Parolin’in bilmediği bir hamle olduğuna inandığı bir şekilde, çocukların Katolik Kilisesi’ne girmesini yasakladı. Bu yasak, vaftizler, kutsal komünyon ve onaylamalar gibi kilisenin önemli sakramentlerini de içeriyordu.

Bu yasak, Çin’deki Katolik Kilisesi’nin devamlılığını fiilen engelliyor. Shea, "Yeraltı, Mao dönemindeki en zorlu dönemde bile bu eğitimi ve evangelizasyonu gerçekleştirdi. Kendini devam ettiremeden, Çin’deki Katolik Kilisesi birkaç nesil içinde yok olabilir. Bu, ateist bir toplum yaratma kampanyasıdır," diye ekledi.

Fox News Digital’in Papa Leo’nun ÇKP ile olan anlaşmaya uyup uymayacağı veya yeni bir anlaşma arayışına girip girmeyeceğine ilişkin sorularına Vatikan hemen yanıt vermedi.

Ancak Papa Leo, Katolik Kilisesi’nin lideri olarak atanmasından bu yana Cuma günü yaptığı ilk vaazda, kilisenin yükselen ateizme karşı mücadelesini vurguladı. "İsa’nın bir insan olarak takdir edilmesine rağmen, karizmatik bir lider veya süper insan türüne indirgendiği birçok ortam var. Bu sadece inanmayanlar arasında değil, aynı zamanda pratik ateizm durumunda yaşayan birçok vaftiz edilmiş Hıristiyan arasında da geçerli," dedi. Papa, "İnançlıların alay edildiği, karşı çıktığı, küçümsendiği veya en iyi ihtimalle hoş görüldüğü ve acındığı bu bağlamlarda, İncil’i vaaz etmek ve onun gerçeğine tanıklık etmek kolay değil," diye ekledi ve bu nedenle "misyonerlik çalışmalarına umutsuzca ihtiyaç duyulduğunu" söyledi.

Papa Leo, "inanç eksikliğinin" sadece "birçok insan için hayatta anlam kaybına" değil, aynı zamanda "merhamet ihmaline, insan onurunun korkunç ihlallerine, ailenin krizine ve toplumumuzu etkileyen daha pek çok yaraya" yol açtığı uyarısında bulundu.

Katolik ve Katolik olmayan ülkelerin liderleri tarafından tebrik mesajları yayınlanırken, Çin Papa’nın Perşembe günü atanması üzerine benzer bir mesaj yayınlamadı.

Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Lin Jian, Cuma günü düzenlenen basın toplantısında, Kilise’nin yeni lideri hakkında sorulan bir soruya, "Vatikan’ın yeni Papa’nın liderliğinde, Çin ile yapıcı bir ruhla diyaloğa devam edeceğini, karşılıklı ilgi alanlarına giren uluslararası konularda derinlemesine iletişim kuracağını, Çin-Vatikan ilişkilerinin sürekli iyileştirilmesini ortaklaşa ilerleteceğini ve dünya barışına, istikrara, kalkınmaya ve refaha katkıda bulunacağını umuyoruz," yanıtını verdi.

Bu gelişmeler ışığında, Papa Leo XIV’ün Vatikan’ın Çin politikasına nasıl bir yön vereceği ve 2018 anlaşmasının geleceği merakla bekleniyor. Özellikle Papa’nın, Çin’deki Katoliklerin dini özgürlüklerini koruma ve kilisenin bağımsızlığını sağlama konusunda nasıl bir strateji izleyeceği, önümüzdeki dönemde yakından takip edilecek.

RELATED ARTICLES

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Most Popular