Wednesday, May 7, 2025
HomeSiyasetOkul Tatilleri Tartışması: Macron'un Eğitim Reformu Çıkmazı

Okul Tatilleri Tartışması: Macron’un Eğitim Reformu Çıkmazı

Lisa Hirsig, La grande garderie, Emmanuel Macron, rythmes scolaires, temps de l'enfant, CESE, vacances scolaires, formation des enseignants, inégalités sociales, résultats scolaires, violence scolaire, semaine de quatre jours, durée annuelle de cours, écoles de la République, Inspé, écriture inclusive, développement durable, colonies de vacances, centres aérés

Lisa Hirsig, öğretmen ve denemeci olarak tanınıyor. Yakın zamanda "La grande garderie" (Büyük Kreş) adlı eseriyle okuyucularla buluştu. Yazar, bu yazısında Fransa’daki eğitim sistemine dair eleştirel bir bakış açısı sunuyor. Hirsig, Emmanuel Macron’un eğitimde köklü sorunlara çözüm bulmak yerine, dikkat dağıtıcı ve yüzeysel konularla uğraştığını savunuyor.

Macron’un "çocuğun zamanları" olarak yeniden adlandırdığı okul ritimleri konusunu gündeme getirmesi, Hirsig’e göre, öğretmen eğitimi, okullarda artan sosyal eşitsizlikler, öğrencilerin başarısızlıkları ve okullardaki şiddet gibi temel sorunları çözmekten kaçınma çabası. Yazar, Macron’un bu konuyu ele almak için bir "vatandaşlar sözleşmesi" oluşturma planını da eleştiriyor. Ekonomik, Sosyal ve Çevresel Konsey (CESE) tarafından yürütülecek olan bu sözleşmenin, üyelerinin çoğunluğunun sendikalardan ve özel çıkarları temsil eden konfederasyonlardan oluştuğu için demokratik olmadığını iddia ediyor. Ayrıca, bu kurumun herhangi bir yetkisi olmadığı için, bir bakanın yine tek taraflı olarak yaz tatillerini kısaltma kararı alacağına kesin gözüyle bakıyor.

Hirsig, okul ritimleriyle ilgili geçmişteki değişikliklere de değiniyor. 2013’te dört gün olan okul haftasının 4,5 güne çıkarıldığını, ancak 2017’de tekrar dört güne döndürüldüğünü hatırlatıyor. Bu tür sürekli değişikliklerin, ilgili kurumların ve memurların gereksiz yere meşgul olmasına ve kaynakların israf edilmesine neden olduğunu belirtiyor. Hirsig, bu memurların iyi niyetle hareket ettiğinden ve eşitsizlikle mücadele ettiğinden şüphe duymadığını, ancak bu tür merkezi planlamanın etkili olmadığını vurguluyor.

Yazar, Fransa’daki her okulun ve her bölgenin kendine özgü ihtiyaçları olduğunu ve bu ihtiyaçların merkezi bir otorite tarafından tam olarak anlaşılamayacağını savunuyor. Ona göre, bir okul bir köyün, bir şehrin veya bir mahallenin kalbinde yer alır ve öğrenciler, öğretmenler, yönetim ve diğer personelden oluşan bir topluluğu bir araya getirir. Hirsig, okullara belirli ihtiyaçları olan veya özel projeleri olan çocuklara odaklanma özgürlüğü verilmesi gerektiğini belirtiyor. Örneğin, atlarla etkileşim halinde öğrenilen okullar, ormanda yaşayan okullar, müzik veya spor ağırlıklı programlar sunan okullar ve disleksik öğrencilere yönelik özel pedagojiler uygulayan okullar olduğunu hatırlatıyor.

Hirsig, bu toplulukların kendileri için en iyi organizasyonu seçebilecek kapasitede olduğuna inanıyor. Bu nedenle, devletin sadece yıllık minimum ders süresini ve dönem sonu hedeflerini belirlemesi gerektiğini, her okula ailelere en uygun okul takvimini önerme özgürlüğü vermesi gerektiğini savunuyor. Ayrıca, okul müdürlerine toplantıların saatini belirleme özgürlüğü de verilmesi gerektiğini ekliyor. Şu anda, öğretmenlerin öğrencilerin önünde geçirdikleri zamana ek olarak, gündemleri yapay olarak belirlenmiş ve idareyi memnun etmeye yönelik 108 saatlik toplantılara ve konseylere katılması gerekiyor.

Yazar, birçok okulun geleneksel olarak uzun yaz tatillerini ve ara dinlenme dönemlerini koruyacağını, ancak farklı ihtiyaçlara ve isteklere cevap veren alternatiflerin de ortaya çıkacağını öngörüyor. Fransa’daki yıllık ders saatinin Avrupa ortalamasının (800 saat) üzerinde (864 saat) olmasına rağmen, sonuçların çok da parlak olmadığını belirtiyor. Bu ek ders saatinde ne yapıldığını sorgulayan Hirsig, saatlere odaklanmak yerine içeriğe odaklanmanın daha iyi olup olmayacağını merak ediyor.

Hirsig’e göre asıl sorun, gençlerin bir kısmının amaçsızlığı. Devletin ailelerin gelirlerinin önemli bir bölümünü vergi olarak aldığını ve karşılığında kaliteli hizmetler sunmayı vaat ettiğini, ancak "Cumhuriyet okullarında" neler sunduğunu sorguluyor. Öğretmenlerin nasıl işe alındığını ve eğitildiğini eleştiren yazar, Öğretmen Yetiştirme Enstitülerinin (Inspé) web sitelerine bakmanın yeterli olduğunu söylüyor. Bu sitelerin çoğunlukla kapsayıcı bir dilde yazıldığını ve sürdürülebilir kalkınmaya, sosyal determinizme karşı mücadeleye odaklandığını, hatta "menstruasyona şiirsel dalışlar" önerdiğini belirtiyor.

Son olarak Hirsig, ebeveynlerin tatillerde bakamadığı çocuklara ne sunulduğunu soruyor. Tatil kampları ve gündüz bakım merkezlerinde kayıtsız animatörlerin "bir arada yaşamayı" savunduğunu, oysa çocuklarda içselleşmeyi ve dikkat yeteneğini geliştirmenin gerektiğini vurguluyor. Bu hizmetlerin ücretsiz olarak sunulduğu iddia edilse de, aslında vergi mükellefine çok pahalıya mal olduğunu ve çocukların korunmasını veya eğitilmesini artık garanti etmediğini belirtiyor.

RELATED ARTICLES

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Most Popular