Nantes Uluslararası Okulu Skandalı: Çalışanlar Haklı Bulundu, Okulun Karanlık Yüzü Ortaya Serildi
Nantes bölgesinde, kağıt üzerinde parlayan bir proje olarak lanse edilen Uluslararası Nantes Okulu (International School of Nantes – ISN), gerçekte derin bir rahatsızlık ve skandallar yumağına dönüşmüş durumda. Saint-Herblain ve Nantes’ta 2017 ve 2019 yıllarında açılan, sözleşmesiz (hors contrats) statüsündeki bu iki okul, 2023 yılında yaşanan olaylar zinciri sonrası kapatılmak zorunda kaldı. Okulda yaşanan usulsüzlükler, çalışanların ihbarları ve velilerin şikayetleri, okulun parlak imajının ardındaki karanlık gerçeği ortaya çıkardı.
Olaylar, 2023 Mayıs ayında, çalışanların toplu olarak yetkililere başvurmasıyla patlak verdi. Çalışanlar, sözleşmelerin olmaması, maaş ödemelerinde yaşanan gecikmeler ve çocukların güvenliğini tehlikeye atan güvensiz çalışma koşulları gibi ciddi iddiaları gündeme getirdiler. Bu ihbarlar, çalışanların okul yönetimi tarafından "iç meseleler hakkında sessiz kalmaları" yönünde uyarıldığı bir e-posta ile sonuçlandı. Ancak, çalışanlar geri adım atmadı ve haklarını aramaya devam etti.
Çalışanların mücadelesi, yaklaşık 21 ay sonra, Nantes İş Mahkemesi tarafından 13 Şubat 2025 tarihinde verilen kararla zaferle sonuçlandı. Le Figaro gazetesi tarafından da incelenen bu kararda, ISN’nin tasfiye memuru, dört çalışana toplamda 45.000 ila 100.000 Euro arasında tazminat ödemeye mahkum edildi. Çalışanların kıdemleri bir ila dört yıl arasında değişiyordu. Son çalışanın davasında ise, İş Mahkemesi, "ağır kusur" gerekçesiyle yapılan işten çıkarmanın geçersizliğine hükmederek, daha yüksek bir tazminat miktarına karar verdi.
Çalışanların avukatı Audrey Pouligny, Le Figaro’ya yaptığı açıklamada, "Çalışanlar, işverenin çeşitli ihmallerini tespit ettirmek için mahkemeye başvurmuştu. Şirketler Temmuz 2023’te iflas başvurusunda bulunduğundan, alacaklar pasife kaydedildi ve AGS (yeniden yapılandırma durumlarında maaşları garanti eden kuruluş) tarafından garanti altına alındı" dedi ve bu kararın "olağanüstü" olduğunu vurguladı.
Tazminat ödemesinin temelinde, İş Mahkemesi tarafından tespit edilen dört temel ihlal bulunuyor. Avukat Pouligny, "Mahkeme, yönetimin ve kurumun organizasyonunun neden olduğu, çalışanların çalışma koşullarını ve sağlığını ciddi şekilde bozan tekrarlayan psikolojik taciz vakalarını tespit etti" şeklinde konuştu. Tükenmişlik sendromu nedeniyle alınan izinler, anksiyolitik ilaç kullanımları, anksiyete-depresif sendrom gelişimi ve maaşların gecikmeli ödenmesinin yarattığı stres gibi faktörler, çalışanları derinden etkilemişti.
Bu travmatik deneyimden etkilenen bir çalışan, kariyerini değiştirme yoluna girerken, diğerleri kendi işlerini kurdu ancak eski yöneticilerinden gelebilecek olası misillemelerden endişe duymaya devam ediyor.
Çalışanların çalışma müfettişliğine, PMI’ya (anne ve çocuk sağlığı hizmetleri) ve akademiye başvurduğu dönemde, yöneticinin çeşitli tehditlerde bulunduğu belirtiliyor. Yönetici, suçu sürekli olarak çalışanların üzerine atmaya çalışmıştı. Ancak, İş Mahkemesi kararında, bu baskıları "ifade özgürlüğünün ihlali ve ihbarcının koruyucu çerçevesinin ihlali" olarak değerlendirirken, aynı zamanda ISN’nin "güvenlik yükümlülüğünü ihlal ettiği" sonucuna vardı. Avukat Pouligny, "Kurum, çok sayıda uyarı sinyaline rağmen, mesleki riskleri önlemek için hiçbir önlem almadı" dedi.
Çalışanlar, sınıf sıcaklığının 10 dereceye düştüğü durumlarda ısıtma sisteminin çalışmadığı, bahçede kırık cam ve çivi bulunduğu ve yetersiz miktarda yemek verildiği gibi durumları da dile getirdi. Bu iddialar, Haziran 2023’te ISN’nin idari olarak kapatılmasıyla birlikte konuşmaya başlayan veliler tarafından da doğrulandı.
Son olarak, İş Mahkemesi, "iş sözleşmesinin iyi niyetle yerine getirilmesinde birçok eksiklik tespit etti."
Avukat Pouligny, "Mahkeme, kendisine sunulan gerçeklerin, ceza gerektiren bir nitelik taşıyabileceğine hükmetti" dedi. "Çalışanlar, ceza davası açmaya istekli. Şirketlerin eski yöneticisinin başka bir şehirde tekrar aynı işi yapamaması gerektiğini düşünüyorlar" diyen Pouligny, daha sonra başvuran ve kararlarının birkaç ay içinde verilmesi beklenen diğer iki çalışanı da temsil ediyor. Bu hukuki süreçleri başlatmak, travma yaşayan personel için kolay olmadı.
Anonim kalmak isteyen bir çalışan, "Evet, ceza davası açmalıyız. Bu, sadece yöneticiye karşı değil, toplumun yararı için" diyerek, mahkemenin profesyonelliğini tanımasından ve haksız yere aldığı uyarının yanı sıra ağır kusur nedeniyle işten çıkarılmasının iptal edilmesinden memnuniyet duyduğunu belirtti. Çalışan, "Okulu yeniden açmaya, bizim gibi personel işe almaya, öğrencileri tehlikeye atmaya çalışacak bu kişi hakkında ne yapacağız? Bir şeyler yapabilir miyiz?" sorusunu yöneltti. Tasfiye sonrasında, personel ve veliler, Hello ISN adı altında bir okulun yeniden kurulması olasılığından endişe duymuştu. Ancak, rektörlük ofisi Le Figaro’ya yaptığı açıklamada, "Nantes akademisinde bu yapıda başka bir okul bulunmamaktadır" ifadesini kullandı.
Bu skandal, Fransa’da eğitim sistemindeki denetim eksikliklerini ve çalışan haklarının korunması konusundaki yetersizlikleri bir kez daha gündeme getiriyor. Uluslararası Nantes Okulu vakası, çalışan haklarının ihlal edildiği ve öğrencilerin güvenliğinin tehlikeye atıldığı durumlarda, ihbar mekanizmalarının ne kadar önemli olduğunu ve adaletin sağlanması için kararlı bir mücadelenin gerekliliğini açıkça ortaya koyuyor.
