Murderbot: Sevilen Kitap Serisi Apple TV+’ta Hayat Buluyor
Martha Wells’in çok sevilen "Murderbot Diaries" kitap serisi, Chris ve Paul Weitz kardeşlerin vizyonuyla Apple TV+’ta hayata geçiyor. İki kardeş, yalnızca dizinin yaratıcısı ve yazarı değil, aynı zamanda yönetmeni ve baş yapımcısı olarak da projede yer alıyor. Bilim kurgu tutkunları için tasarlanan bu yapım, başrolünde Alexander Skarsgård’ın yer aldığı özgün karakteriyle dikkat çekiyor: kendi sistemini hackleyen, özgür irade kazanan ve "çöp" TV dünyasını keşfeden bir Güvenlik Birimi (SecUnit).
Murderbot’un en sevdiği program ise "The Rise and Fall of Sanctuary Moon" (Sanctuary Moon’un Yükselişi ve Düşüşü) adlı, diğer karakterlerin çoğunun küçümsediği fakat Murderbot’un "birinci sınıf eğlence" olarak gördüğü pembe dizi tarzında bir uzay operası. Dizideki diğer karakterler tarafından beğenilmese de Murderbot, Sanctuary Moon’dan büyük keyif alıyor. Bunun nedeni ise Murderbot ile tanıştığımızda, binlerce saatlik eğlence programı tüketmiş olması.
Sanctuary Moon, Murderbot için sadece bir zevk kaynağı olmakla kalmıyor, aynı zamanda en çok ihtiyaç duyduğu anlarda ona ilham veriyor. Chris ve Paul Weitz kardeşler, dizinin yaratım sürecinde titizlikle çalışmış ve karakterin özünü korumaya özen göstermişler.
Paul Weitz, io9’a verdiği röportajda, "Kitapları çok sevdik. Bu karaktere gerçekten var gibi davranmak istedik," diyor. Murderbot’un Sanctuary Moon’a olan düşkünlüğünü vurgulayan Weitz, bu tutkunun diziye yansıtılmasının önemli olduğunu belirtiyor: "Murderbot’un bu programı bu kadar çok sevmesi nedeniyle, Sanctuary Moon ve diğer medyalar, dizide gerçeğe yakın bir şekilde sunabileceğimiz şeylerdi. Her adımda Martha Wells ile iletişimdeydik, ona görseller gönderdik, senaryoları paylaştık. Onun da bu durumdan keyif alacağını biliyorduk. Ama Murderbot’un nelerden hoşlandığını görmek istedik."
Weitz, Murderbot’un Sanctuary Moon’a olan bağlılığının, karakterin özgünlüğünü koruma çabasının bir parçası olduğunu vurguluyor: "Ayrıca, diğer insanların Murderbot’un zevklerine saygı duymamasına rağmen, karakterin sonuna kadar kendi zevklerine bağlı kalması fikrini çok sevdik. Murderbot büyük bir macera yaşıyor, bir aksiyon bilim kurgu dizisinin içinde olmak zorunda kalıyor ama aslında sadece Sanctuary Moon izlemek istiyor. Bu nedenle onun zevklerini dikkate almanın çok önemli olduğunu düşündük."
"The Rise and Fall of Sanctuary Moon" dizisini, Murderbot’un içinde geçtiği dünyanın zıttı olarak yaratmaya karar veren ekip, abartılı performanslar ve parlak renklerle dolu, son derece gösterişli bir yapım ortaya çıkarmayı hedeflemiş.
Chris Weitz, Sanctuary Moon’un görsel dünyasının, Murderbot’un gerçekçi atmosferinden tamamen farklı olduğunu belirtiyor: "Dizinin dokusu açısından, Murderbot için uygun olmayan her türlü maksimalist içgüdümüzü Sanctuary Moon’a aktardık. Renkler çok daha canlı. Murderbot’un gezegen sahnelerinde geçerli olan gerçek mekanlarda çekim yapmak yerine, sanal bir sahnede çekiliyor. Ayrıca, büyük franchise’larda deneyimi olan arkadaşlarımızı da dahil ettik, çünkü hayranlığın da bir tür oyununu oynuyorduk."
Oyuncu seçimlerinin de bu meta yaklaşımın bir parçası olduğunu ifade eden Weitz, "John [Cho]’nun Star Trek’te, Clark Gregg’in MCU’da ve DeWanda [Wise]’ın Jurassic World franchise’ında yer almış olması, Jack McBrayer ve [Alexander Skarsgård] arasındaki garip türden meta dostluğun yanı sıra, her şey bu meta yapının bir parçası. Gerçek bir dostluk var. Bu sadece garip bir tür meta yönü var. Yani tüm bu tuhaf kavramlar için eğlenceli bir havuzdu," diyor.
Murderbot’un ilk iki bölümü 16 Mayıs’ta Apple TV+’ta yayınlanacak. Dizi, izleyicilere bilim kurgu, aksiyon ve mizahı harmanlayan, düşündürücü bir deneyim sunmayı amaçlıyor. Özellikle Murderbot’un karakter gelişimi ve Sanctuary Moon’a olan tutkusu, dizinin dikkat çekici unsurları arasında yer alıyor.
Martha Wells’in kitaplarının hayranları ve bilim kurgu tutkunları, bu uyarlamayı merakla bekliyor. Chris ve Paul Weitz kardeşlerin titiz yaklaşımı ve oyuncu kadrosunun yetenekleri, Murderbot’un Apple TV+’ta başarılı bir şekilde hayata geçirileceğine işaret ediyor. Dizi, sadece kitap serisine sadık kalmakla kalmayıp, aynı zamanda kendi özgün yorumunu da katmayı hedefliyor. Murderbot’un maceraları, izleyicileri hem eğlendirecek hem de düşündürecek gibi görünüyor.