Miss Maine USA Güzellik Yarışmasında Medya Baskısı ve Dayanışma: Isabelle St. Cyr ve Jordon Hudson’ın Hikayesi
Miss Maine USA güzellik yarışması, bu yıl sadece tacı kimin takacağına dair heyecanla değil, aynı zamanda yarışmacıların karşılaştığı medya baskısı ve bu baskıyla başa çıkma şekilleriyle de gündeme geldi. Yarışmada dikkat çeken isimlerden biri, transseksüel yarışmacı Isabelle St. Cyr oldu. St. Cyr, yarışma sırasında Jordon Hudson ile yaşadığı anlamlı bir etkileşimi kamuoyuyla paylaştı. Hudson ise, özellikle erkek arkadaşı Bill Belichick ile olan ilişkisi ve Belichick’in yeni kitabında "yaratıcı ilham perisi" olarak tanımlaması nedeniyle son haftalarda yoğun medya ilgisine maruz kalmıştı.
Fox News’in haberine göre, St. Cyr ve Hudson, kuliste bir araya gelerek medyadan gördükleri olumsuz eleştirileri konuştu. St. Cyr, People dergisine verdiği demeçte, "Kuliste konuştuk ve ‘Biliyor musun, medya bize pek nazik davranmadı’ dedik. Nasıl başa çıktığımızı, nasıl ilerleyeceğimizi, nasıl pozitif kalacağımızı ve ne zaman yorum yapıp ne zaman yapmamamız gerektiğini konuştuk," ifadelerini kullandı. St. Cyr, Hudson’ın medya baskısı konusundaki deneyimlerini paylaşma isteğini takdir ettiğini belirtti.
St. Cyr, medyanın beklentiler dahilinde olumsuz bir yaklaşım sergilediğini, çünkü bu tür haberlerin daha fazla tıklanma aldığını dile getirdi. Hudson ile yaptığı konuşma, bu konuda yalnız olmadıklarını anlamasına yardımcı oldu. St. Cyr, yarışmaya katılırken kendisinin de benzer bir tepkiyle karşılaştığını, birçok insanın orada olmaması gerektiğini düşündüğünü söyledi.
Yarışmanın kazananı, Bangor’dan Shelby Howell oldu. Monson’dan katılan St. Cyr, yarı finalistler arasına girmeyi başardı. Hancock’u temsil eden Hudson ise "stil" ödülüne layık görüldü.
Hudson’ın yarışma sırasında yaptığı konuşma, eleştirilere bir yanıt niteliğindeydi. Nasıl hissettiği sorulduğunda, "Şu anda muazzam bir gurur duyuyorum," şeklinde yanıt verdi. Mass Live’a göre Hudson, "Umarım bunu izleyen herkes, ne yaşıyorlarsa yaşasınlar, üstesinden gelmek için güç bulur ve nefretin asla kazanamayacağını gösterir," dedi.
Hayatta geri dönmek istediği an sorulduğunda ise Hudson, ailesinin balıkçı teknesinde olduğu zamana dönmek istediğini belirtti. "Bunu sık sık düşünüyorum çünkü Maine’in kırsal bölgelerinde balıkçılar arasında büyük bir göç yaşanıyor ve daha fazla balıkçının bu yeri terk etmesini istemiyorum," diyen Hudson, Miss Maine USA olarak hükümet nezdinde bu insanların haklarını savunacağını ve bu anıların geçmişte kalmaması için çaba göstereceğini vurguladı.
Bu yılki Miss Maine USA güzellik yarışması, sadece güzellik ve zarafeti değil, aynı zamanda medya baskısı, dayanışma ve toplumsal konulara duyarlılığı da ön plana çıkardı. Isabelle St. Cyr’nin transseksüel bir yarışmacı olarak katılması ve Jordon Hudson’ın popüler bir figür olarak yarışmada yer alması, yarışmanın çeşitliliğini ve kapsayıcılığını gösterdi. St. Cyr ve Hudson’ın paylaştığı deneyimler, medyanın bireyler üzerindeki etkisini ve zor zamanlarda birbirine destek olmanın önemini bir kez daha hatırlattı.
Hudson’ın eleştirilere karşı sergilediği duruş ve "nefret asla kazanamaz" mesajı, yarışmanın sadece güzellikle değil, aynı zamanda güçlü bir mesajla da akıllarda kalmasını sağladı. Hudson’ın balıkçı topluluğuna verdiği destek ve onların haklarını savunma sözü, toplumsal sorunlara duyarlılığını ve Miss Maine USA olarak neler yapabileceğine dair vizyonunu ortaya koydu.
Sonuç olarak, 2024 Miss Maine USA güzellik yarışması, güzelliğin ötesinde anlam taşıyan bir etkinlik olarak tarihe geçti. Yarışmacıların yaşadığı deneyimler, medyanın rolü, toplumsal sorunlara duyarlılık ve dayanışma gibi önemli konuları gündeme getirdi. Isabelle St. Cyr ve Jordon Hudson’ın hikayeleri, zorluklarla başa çıkma, pozitif kalma ve birbirine destek olma konusunda ilham verici örnekler sunuyor. Shelby Howell’ın tacı kazanmasıyla birlikte, Maine eyaletini temsil etme ve topluma olumlu katkılar sağlama sorumluluğu da kendisine verilmiş oldu.