Saturday, September 20, 2025
HomeTeknolojiMeta'nın Çin Sansürü: Zuckerberg'in İkiyüzlülüğü Mü?

Meta’nın Çin Sansürü: Zuckerberg’in İkiyüzlülüğü Mü?

Meta, Mark Zuckerberg, Facebook, Çin, sansür, Donald Trump, ifade özgürlüğü, Sarah Wynn-Williams, Washington Post, Çin Komünist Partisi, veri gizliliği, Guo Wengui, TikTok, Joe Rogan, içerik denetimi, sosyal medya

Meta’nın Çin’e Yönelik Sansür Girişimleri ve Özgür İfade İkilemi

Meta ve CEO’su Mark Zuckerberg, Donald Trump’ın yeniden seçilmesinden bu yana "ifade özgürlüğü" söylemini benimsemiş durumda. Ancak yeni bir ihbarcı raporu, şirketin sansür rejimlerine boyun eğmeyeceği yönündeki iddialara gölge düşürüyor. Washington Post’un haberine göre, bir ihbarcı şikayeti, Facebook’un Çin’de faaliyet gösterme çabası içinde Çin Komünist Partisi’nin isteklerine uygun bir içerik sansür sistemi inşa ettiğini iddia ediyor.

78 sayfalık şikayet, Çin politikasıyla ilgilenen bir ekipte çalışan ve 2017’de şirketten ayrılan eski küresel politika direktörü Sarah Wynn-Williams tarafından ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu’na (SEC) sunuldu. WaPo’nun elde ettiği Wynn-Williams’ın ifadesine göre, Facebook 2014’ten beri Çin pazarına girmeye çalışıyordu ve potansiyel olarak devasa kullanıcı tabanına erişim elde etmek için ülkenin iktidar partisine önemli tavizler vermeye istekliydi.

Facebook ve Zuckerberg, Çin ile kur yapma sürecinde, standart çalışma prosedürlerini baltalayan bir dizi şekilde anlaşmaya vardı. Wynn-Williams’a göre bu, Hong Kong’daki kullanıcılar da dahil olmak üzere Çinli kullanıcı verilerini Çin’deki sunucularda barındırmayı kabul etmeyi içeriyordu. Daha önce daha güçlü korumalar alan Hong Kong’lu kullanıcılar için bu durum, Çin hükümetinin vatandaşlarının kişisel bilgilerine erişmesini kolaylaştıracaktı.

Wynn-Williams, Facebook’un Çin’de faaliyet gösterme görüşmelerinin 2015’te hızlanmaya başladığını ve bu tarihte Facebook’un, yasaklı terimler içeren içeriği otomatik olarak algılayıp kaldıracak bir sansür sistemi inşa ettiğini iddia ediyor. İhbarcı raporu ayrıca, Facebook’un sosyal platformun Çince versiyonunda görünebilecek içeriği denetleyecek bir "baş editör" atamaya istekli olduğunu belirtiyor. Bu editör, uygun gördüğü içeriği kaldırabilecekti ve iddiaya göre ülke "sosyal huzursuzluk" yaşadığında siteyi tamamen kapatma yetkisine sahip olacaktı.

Facebook’un Çin ile kur yapması, Çin hükümetini eleştiren Çinli işadamı Guo Wengui’nin hesabını kısıtladığı 2017 yılı boyunca devam etti. O dönemde New York’ta yaşayan ve Çin’den sürgün edilen Wengui, Facebook’ta Çin hükümeti içindeki iddia edilen yolsuzluklar hakkında düzenli olarak paylaşımlar yapıyordu. O zamanlar Facebook, hesabını "başkalarının kişisel bilgilerini izinleri olmadan paylaştığı" için kaldırdığını iddia etti. Ancak ihbarcı raporuna göre, kaldırma işlemi, şirketin "karşılıklı çıkarlara değinmeye" istekli olduğunu kanıtlamanın bir yolu olarak Çin’in internet düzenleyicilerinden biri tarafından teşvik edildi.

Görünüşe göre çabalar büyük ölçüde sonuçsuz kaldı. Facebook bir noktada Çin’de gizlice sosyal uygulamalar başlattı, ancak büyük oyuncuları sıçrama yapamadı. Aslında WhatsApp, Facebook tarafından satın alındıktan sadece birkaç yıl sonra, şirketin Çin’in isteklerine uyma çabalarına rağmen 2017’de ülkede yasaklandı.

Çin’in Facebook için artık bir seçenek olmadığı anlaşıldıktan sonra, Mark Zuckerberg ifade özgürlüğünün kendisi için gerçekten önemli olduğuna karar verdi. 2019’da Georgetown’da konuşma yaptı ve şirketinin ifade özgürlüğünü savunduğunu iddia etti ve özellikle Çin’in kapalı internet yaklaşımına yönelik eleştirilerde bulundu. Şirketinin o duvarların arkasında iş yapmasına izin verilseydi yapmaya istekli olduğu tüm teslimiyetlerden bahsetmedi.

Zuckerberg, son yarım on yılda defalarca "ifade özgürlüğü" çizgisini kullandı. Trump’ın ikinci kez Başkanlığa yükselmesinin ardından üçüncü taraf fact-checker’ları bırakmaya ve içerik denetimini geri almaya karar verdiğinde yine aynı çizgiye başvurdu. Joe Rogan’da katıldığı bir programda, Biden yönetiminin şirketine karşı ne kadar korkunç davrandığını ve zaman zaman yanlış bilgilendirme gibi görünen ifade özgürlüğü tutkusunu anlatarak konuyu iyice abarttı.

Manidar bir şekilde, Zuckerberg şimdi Çin ile bağlantıları olan bir uygulama olan TikTok’un Amerika’da faaliyet göstermesini yasaklamak için Trump yönetimini zorluyor. Hiçbir ilken olmamasından kar edemiyorsan, sanırım bir sonraki en iyi seçeneğin onları taklit ederek kar etmeye çalışmaktır. Zahmet edip gerçekte hiçbirine sahip olma, bu kâr hanene yardımcı olmayacak.

Değerlendirme ve Yorumlar

Bu makale, Meta’nın ve Mark Zuckerberg’in ifade özgürlüğüne ilişkin duruşunu sorgulayan bir bakış açısı sunmaktadır. İddialara göre, şirket, Çin pazarında faaliyet gösterme umuduyla Çin Komünist Partisi’nin sansür taleplerine boyun eğmeye istekli olmuştur. Bu durum, şirketin daha sonraki "ifade özgürlüğü" vurgusuyla çelişmektedir ve eleştirilere yol açmaktadır.

Makale, ihbarcı raporuna dayanarak, Facebook’un Çin’deki kullanıcı verilerini Çin sunucularında barındırmayı, sansür sistemi kurmayı ve bir "baş editör" atamayı kabul ettiğini belirtmektedir. Ayrıca, Çin hükümetini eleştiren bir işadamının hesabının, Çin’in isteği üzerine kısıtlandığı iddia edilmektedir.

Makale, bu eylemlerin Facebook’un Çin’de faaliyet gösterme çabalarının başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından, Zuckerberg’in ifade özgürlüğü konusunda daha vokal hale geldiğini vurgulamaktadır. Zuckerberg’in bu konudaki söyleminin, geçmişteki eylemleriyle çeliştiği ve bu durumun şirketin itibarını zedelediği savunulmaktadır.

Son olarak, makale, Zuckerberg’in şu anda TikTok’u yasaklama çabalarını, şirketin çıkarlarını koruma amacıyla ilkelerinden ödün verme eğiliminin bir örneği olarak sunmaktadır.

Bu makale, Meta’nın ifade özgürlüğü konusundaki duruşuna ilişkin önemli sorular sormaktadır. Şirketin bu konudaki samimiyeti ve tutarlılığı, kamuoyunda tartışma konusu olmaya devam edecektir.

RELATED ARTICLES

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Most Popular