Friedrich Merz’in Şansölye Seçiminde Beklenmedik İlk Tur Fiyaskosu
Almanya’da muhafazakar siyasetçi Friedrich Merz, Salı günü şansölye seçimi için yapılan ilk turda, genel beklentilerin aksine, hedefine ulaşamadı. Kağıt üzerinde, hem kendi partisinden hem de koalisyon ortağı olması beklenen sosyal demokratlardan yeterli çoğunluğa sahip olmasına rağmen, bu sonuç sürpriz olarak değerlendirildi.
Bundestag Başkanı’nın açıklamasına göre, Friedrich Merz, toplam 630 milletvekilinin bulunduğu mecliste, kullanılan 621 oydan yalnızca 310’unu alabildi. Şansölye seçilebilmesi için 316 oy alması gerekiyordu. Almanya Federal Cumhuriyeti’nin savaş sonrası tarihinde, bir şansölye adayının ilk turda bu şekilde başarısız olması daha önce hiç görülmemişti. Bu durum, Alman siyasetinde nadir rastlanan bir anomali olarak kayıtlara geçti.
Friedrich Merz, şimdi ikinci bir oylama turuna katılacak. Bu turda da mutlak çoğunluğu sağlayamazsa, milletvekillerinin göreceli çoğunluğunun desteğiyle şansölye seçilebilme imkanı bulunuyor. Alman anayasası, bu gibi durumlarda göreceli çoğunluğun yeterli olmasını öngörüyor.
Bu beklenmedik sonuç, Şubat ayındaki genel seçimlerin galibi için adeta kötü bir başlangıç oldu. Avrupa’da umutla beklenen ve "Almanya’nın yeniden rayına oturduğunu" iddia eden Merz için bu durum, siyasi konumunun baştan itibaren ne kadar kırılgan olduğunu gösteren bir işaret olarak yorumlanıyor.
Merz’in popülaritesi kamuoyu nezdinde düşük seviyede seyrediyor. Ayrıca, kendi muhafazakar partisinin bir bölümü tarafından da eleştiriliyor. Bu eleştirilerin temelinde, ulusal silahlanma programını ve ülkenin modernizasyonunu finanse edebilmek için, yakın zamanda bütçe açığı konusunda oldukça katı olan ulusal kuralları gevşetmiş olması yatıyor. Bu karar, parti içinde ve dışında farklı görüşlere neden olmuş durumda.
Popüler Alman gazetesi Bild, bu sonucu anında "Kabul edilmedi" şeklinde değerlendirerek, Merz’i bir sınavdan geçen öğrenciye benzetti. Bu benzetme, Merz’in performansının yetersiz bulunduğu yönünde bir algı yaratmayı amaçlıyor.
Yeni Bundestag’da muhafazakarlar ve sosyal demokratlar toplamda 328 sandalyeye sahip. Ancak Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) lideri Friedrich Merz, Pazartesi günü hükümet koalisyonu anlaşmasını imzalamış olmalarına rağmen, bu iki partinin tamamından destek alamadı. Bu durum, koalisyon içinde de bazı anlaşmazlıkların veya çekincelerin olabileceğine işaret ediyor.
Eğer Friedrich Merz, ikinci turda göreceli çoğunluğu elde ederse, bu durumun ardından Almanya’nın 10. modern şansölyesi olarak Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier tarafından onaylanacak. Steinmeier, Merz’i Bellevue Sarayı’nda kabul ederek resmi olarak göreve atayacak.
Bu olay, Alman siyasetinde sıklıkla rastlanmayan bir senaryoyu ortaya koyuyor. Bir şansölye adayının, kağıt üzerinde yeterli çoğunluğa sahip olmasına rağmen ilk turda başarısız olması, siyasi dengelerin ne kadar değişken olabileceğini ve koalisyon görüşmelerinin ne kadar karmaşık süreçler içerebileceğini gözler önüne seriyor. Ayrıca, liderlerin kamuoyu nezdindeki popülaritesinin ve parti içindeki desteğinin, seçim sonuçlarını doğrudan etkileyebileceğini de gösteriyor.
Merz’in bu beklenmedik fiyaskosu, Almanya’nın gelecekteki siyasi yönü hakkında da soru işaretleri yaratıyor. Koalisyon hükümetinin kurulup kurulamayacağı, Merz’in ikinci turda başarılı olup olamayacağı ve Almanya’nın Avrupa’daki rolünün nasıl şekilleneceği gibi konular, önümüzdeki günlerde daha da netlik kazanacak. Alman siyasetini yakından takip edenler, bu gelişmelerin Almanya ve Avrupa için ne gibi sonuçlar doğuracağını merakla bekliyor.
Bu olay ayrıca, Alman siyasi sisteminin karmaşıklığını ve seçmenlerin beklentilerini anlamanın önemini vurguluyor. Liderlerin, kamuoyu ve parti tabanının desteğini kazanmak için sürekli çaba göstermesi gerektiği de bir kez daha ortaya çıkıyor. Alman siyaset sahnesinde yaşanan bu beklenmedik gelişme, sadece Almanya için değil, tüm Avrupa için önemli sonuçlar doğurabilecek bir dönüm noktası olabilir.
Sonuç olarak, Friedrich Merz’in şansölye seçimindeki ilk tur başarısızlığı, Alman siyaseti için bir dönüm noktası olarak değerlendirilebilir. Bu durum, hem Merz’in siyasi geleceği hem de Almanya’nın iç ve dış politikaları açısından önemli sonuçlar doğurabilecek bir süreci başlatmış durumda. Önümüzdeki günlerde yaşanacak gelişmeler, bu sürecin seyrini belirleyecek ve Almanya’nın geleceğine yön verecek.
