Kuryeler, sapanla ödenen, maaşlarını opak ve anlaşılmaz kılan algoritmaların kölesi. Yemek dağıtımı, birçok Fransızın alışkanlığı haline geldi ve arkasında faaliyetlerinden onurlu bir şekilde geçinemeyen bir serbest meslek ordusu bıraktı. Yüzlerce kişi, geçtiğimiz Mart ayında 25 şehirde, pazara hakim olan platformlardan zam istemek için harekete geçti: Uber Eats, Deliveroo, Stuart… O zamandan beri, teslimatçı temsilcileri, yıllardır eleştirilen çalışma koşullarını ve maaşları iyileştirmek için somut önlemlerin alınması için çalışıyorlar. Bu aşamada, herhangi bir anlaşmaya varılmadı. Onları platformlardan ayıran bir dünya var, platformlar her zaman teslimatı artık yolunu bulamayan bağımsızlara yaptırdılar. Fabian Tosolini, "2023’ün sonunda, bazı teslimatların ücreti %25 düştü çünkü Uber Eats algoritmasını değiştirdi" diye hatırlatıyor…
Yemek dağıtım sektörünün yükselişi, modern çağın en önemli sosyo-ekonomik gelişmelerinden biri oldu. Akıllı telefonların yaygınlaşması ve hızlı internet erişimi sayesinde, tüketiciler artık evlerinin rahatlığında binlerce restorandan yemek siparişi verebiliyorlar. Bu kolaylık, özellikle yoğun şehirlerde yaşayan ve zamandan tasarruf etmek isteyenler için büyük bir cazibe merkezi oluşturuyor. Ancak bu parlak tablonun arkasında, gözlerden uzak, zorlu koşullarda çalışan kuryelerin gerçekliği yatıyor.
Fransa’daki yemek dağıtım kuryelerinin durumu, bu sektördeki küresel sorunların bir yansıması niteliğinde. Makalede belirtildiği gibi, bu kuryelerin çoğu serbest meslek sahibi olarak çalışıyor ve bu da onları platformların insafına bırakıyor. Maaşları, karmaşık algoritmalar tarafından belirleniyor ve bu algoritmaların nasıl çalıştığı genellikle şeffaf değil. Kuryeler, teslim ettikleri sipariş başına düşük ücretler alıyorlar ve bu da onları daha fazla sipariş teslim etmeye zorluyor. Bu durum, uzun çalışma saatlerine, yorgunluğa ve hatta kazalara yol açabiliyor.
Ayrıca, serbest meslek sahibi olmanın getirdiği sosyal güvencesizlik de kuryelerin karşılaştığı önemli bir sorun. Hastalık, kaza veya işsizlik durumunda, herhangi bir devlet desteği veya işveren güvencesi olmadan, kendi başlarına ayakta kalmak zorundalar. Bu durum, onları ekonomik olarak savunmasız ve geleceğe dair endişeli hale getiriyor.
Kuryelerin sorunlarına dikkat çekmek ve çalışma koşullarını iyileştirmek için son yıllarda birçok eylem ve protesto düzenlendi. Kurye temsilcileri, platformlarla müzakereler yürütmeye çalışıyorlar, ancak bu müzakereler genellikle çıkmaza giriyor. Platformlar, kuryeleri bağımsız yükleniciler olarak gördükleri ve bu nedenle onlara karşı herhangi bir işveren sorumluluğu taşımadıkları konusunda ısrar ediyorlar.
Makalede bahsedilen Uber Eats örneği, algoritmaların kuryelerin maaşları üzerindeki etkisini açıkça gösteriyor. Şirketin algoritmayı değiştirmesiyle birlikte, bazı teslimatların ücreti %25 düştü. Bu, kuryelerin gelirlerinin aniden azalmasına ve geçimlerini sağlamakta zorlanmalarına neden oldu.
Bu durum, algoritmik yönetimin etik sonuçlarını gündeme getiriyor. Algoritmalar, insan faktörünü ortadan kaldırarak verimliliği artırabilir, ancak aynı zamanda adaletsizliğe ve sömürüye de yol açabilirler. Algoritmaların nasıl çalıştığı ve kuryelerin maaşlarını nasıl etkilediği konusunda daha fazla şeffaflık sağlanması gerekiyor.
Fransa’daki yemek dağıtım kuryelerinin durumu, bu sektördeki sorunlara çözüm bulmak için acil bir eylem çağrısıdır. Hükümet, platformlar ve kurye temsilcileri arasında bir diyalog başlatılmalı ve kuryelerin haklarını koruyacak ve çalışma koşullarını iyileştirecek somut önlemler alınmalıdır.
Bu önlemler arasında, kuryelerin maaşlarını belirleyen algoritmaların şeffaflığının artırılması, asgari ücret garantisi getirilmesi, sosyal güvenlik haklarının sağlanması ve sendikalaşma özgürlüğünün tanınması yer alabilir. Ayrıca, platformların kuryeleri bağımsız yükleniciler olarak sınıflandırma uygulamasının yeniden değerlendirilmesi ve kuryelerin işçi olarak kabul edilmesi de tartışılması gereken bir seçenektir.
Yemek dağıtım sektörünün geleceği, kuryelerin haklarının korunmasına ve çalışma koşullarının iyileştirilmesine bağlıdır. Kuryeler, bu sektörün temel direkleridir ve onların refahı, sektörün sürdürülebilirliği için hayati öneme sahiptir. Aksi takdirde, kolaylık ve hızın bedeli, sömürülen ve mağdur edilen kuryelerin sırtına yüklenecektir. Bu durum, hem etik hem de ekonomik açıdan kabul edilemezdir.
Sonuç olarak, yemek dağıtım sektörünün büyümesi ve gelişmesi, kuryelerin haklarını koruyan ve çalışma koşullarını iyileştiren adil ve sürdürülebilir bir model üzerine inşa edilmelidir. Aksi takdirde, bu sektörün başarısı, insan maliyetinin yüksek olduğu bir başarı olacaktır. Bu nedenle, tüm paydaşların işbirliği yaparak kuryelerin refahını sağlamak ve bu sektörün geleceğini güvence altına almak için harekete geçmesi gerekmektedir.