Finans Sektörü Danışma Komitesi (CCSF), kara para aklamayla mücadele ve terörizmin finansmanıyla mücadele (LCB/FT) önlemlerinin finans kuruluşları tarafından kabulünü kolaylaştırmak amacıyla Salı günü bazı önerilerde bulundu. Bu önlemler, 2027’de daha da güçlendirilecek. CCSF, finans kuruluşları, müşteriler, parlamenterler ve sendikaların eşit sayıda temsil edildiği bir kamu kuruluşudur.
CCSF Başkanı Salı günü Ekonomi Bakanı’na, "LCB/FT alanındaki düzenleyici yükümlülüklerin anlaşılmasını ve kabulünü iyileştirmeyi" amaçlayan 16 önlemi detaylandıran bir rapor sundu. Rapora göre, bu yükümlülükler 2027’de güçlendirilecek. Finans sektöründeki aktörler, müşterileri hakkında bilgi toplamalarını gerektiren gözetim önlemleri uygulamak zorundadır. Bu gözetim, şüpheli işlemleri tespit etmeye, analiz etmeye ve gerekirse yasa dışı finansal şebekelerle mücadele için istihbarat işleme ve harekete geçme hizmetine bildirmeye olanak tanır.
LCB/FT alanındaki gereksinimler, ana metinlerinin 2027’de yürürlüğe girmesi beklenen yeni "Avrupa kara para aklamayla mücadele paketi"nin kabulüyle birlikte güçlendirilecek olsa da, CCSF "bunun müşteriler üzerindeki etkilerini" öngörmenin önemli olduğuna inanıyor. Raporda, en belirgin memnuniyetsizliklerin veya zorlukların "profesyonel müşteriler, dernekler – özellikle uluslararası dayanışma faaliyetleri yürütenler – ve siyasi nüfuz sahibi kişiler (PPE’ler) ile yurt dışındaki Fransızlar da dahil olmak üzere bazı bireysel müşteri grupları üzerinde yoğunlaştığı" belirtiliyor.
Rapor, bu yükümlülüklerin uygulanmasından kaynaklanan memnuniyetsizliklerin veya zorlukların "sorunların boyutunu ölçebilmek için" takip edilmesini, "müşteri tanıma verilerinin toplanmasının ve güncellenmesinin basitleştirilmesini" ve "eğitim ve iletişimin" geliştirilmesini tavsiye ediyor. Finansal kuruluşlara bu bilgileri sağlama konusunda beklentileri açıklığa kavuşturmak için rapor, "yeni düzenlemeden etkilenen" kamu şirketlerinin (DG Trésor, İçişleri Bakanlığı) bir listesini ve "bir iş ilişkisi sırasında gerekli olan temel belgelerin" bir listesini oluşturmayı öneriyor. Rapor ayrıca "dijital kimliğin gelişiminin etkilerini öngörmeyi" de tavsiye ediyor.
Raporun vurguladığı önemli noktalar şunlardır:
- Güçlendirilecek LCB/FT önlemleri: Avrupa Birliği’nin kara para aklamayla mücadele konusundaki yeni düzenlemeleri, finans kuruluşları için daha sıkı gereksinimler getirecek ve 2027’de yürürlüğe girecek.
- Müşteri memnuniyetsizliği: Özellikle profesyonel müşteriler, uluslararası dayanışma dernekleri, siyasi nüfuz sahibi kişiler ve yurt dışındaki Fransızlar gibi belirli müşteri grupları, mevcut LCB/FT önlemlerinin uygulanmasından kaynaklanan zorluklar yaşamaktadır.
- Önerilen önlemler: Rapor, müşteri tanıma süreçlerinin basitleştirilmesi, eğitim ve iletişimin iyileştirilmesi, etkilenen kamu şirketlerinin ve gerekli belgelerin listelerinin oluşturulması ve dijital kimliğin gelişiminin etkilerinin öngörülmesi gibi bir dizi önlem önermektedir.
- Amaç: Amaç, LCB/FT önlemlerinin finans kuruluşları tarafından kabulünü kolaylaştırmak ve bu önlemlerin müşteriler üzerindeki olumsuz etkilerini en aza indirmektir.
CCSF’nin önerileri, finans kuruluşları ve müşteriler arasındaki etkileşimleri daha verimli hale getirmeyi ve aynı zamanda kara para aklamayla mücadele ve terörizmin finansmanıyla mücadele konusundaki yasal gerekliliklere uyumu sağlamayı amaçlamaktadır. Özellikle, müşteri tanıma (KYC) süreçlerinin basitleştirilmesi, veri toplama ve doğrulama süreçlerinde daha az bürokrasi ve daha fazla verimlilik anlamına gelecektir. Bu, hem finans kuruluşlarının maliyetlerini azaltacak hem de müşterilerin deneyimini iyileştirecektir.
Eğitim ve iletişimin iyileştirilmesi de önemli bir husustur. Finans kuruluşlarının çalışanları ve müşterileri, LCB/FT yükümlülükleri ve bu yükümlülüklerin neden gerekli olduğu konusunda daha iyi bilgilendirilmelidir. Bu, hem uyumu artıracak hem de müşterilerin finans kuruluşlarına olan güvenini güçlendirecektir.
Etkilenen kamu şirketlerinin ve gerekli belgelerin listelerinin oluşturulması, finans kuruluşlarına hangi kuruluşlardan ve hangi belgelerden bilgi toplamaları gerektiği konusunda net bir rehberlik sağlayacaktır. Bu, bilgi toplama süreçlerini daha verimli hale getirecek ve hataları azaltacaktır.
Dijital kimliğin gelişiminin etkilerinin öngörülmesi, finans kuruluşlarının dijitalleşen dünyada LCB/FT yükümlülüklerine uyum sağlamalarına yardımcı olacaktır. Dijital kimlik, müşteri tanıma süreçlerini daha güvenli ve verimli hale getirme potansiyeline sahiptir.
CCSF’nin önerileri, finans sektöründe LCB/FT uyumunu iyileştirmek için kapsamlı bir yaklaşımdır. Bu önerilerin uygulanması, hem finans kuruluşları hem de müşteriler için faydalı olacaktır. Ancak, bu önerilerin başarılı bir şekilde uygulanması için finans kuruluşları, düzenleyiciler ve diğer paydaşlar arasında yakın işbirliği gerekmektedir.
Raporun öne sürdüğü "müşteri tanıma verilerinin toplanmasının ve güncellenmesinin basitleştirilmesi" ilkesi, dijitalleşme çağında özellikle önemlidir. Artık, bankalar ve diğer finans kuruluşları, müşterilerinin kimliklerini doğrulamak ve profillerini güncellemek için karmaşık ve zaman alıcı süreçler kullanmak zorunda kalmaktadır. Bu süreçler, hem müşteriler için sıkıntı yaratmakta hem de finans kuruluşlarının operasyonel maliyetlerini artırmaktadır.
Dijital kimlik çözümleri, bu sorunu çözmek için potansiyel sunmaktadır. Müşteriler, tek bir güvenilir dijital kimlik kullanarak birden fazla finans kuruluşunda kimliklerini doğrulayabilirler. Bu, hem müşterilerin hayatını kolaylaştıracak hem de finans kuruluşlarının maliyetlerini azaltacaktır. Ancak, dijital kimlik çözümlerinin yaygın olarak kullanılabilmesi için güvenli ve gizliliği koruyan bir altyapının oluşturulması gerekmektedir.
CCSF’nin önerileri, Türkiye’deki finans sektörü için de önemli dersler içermektedir. Türkiye’deki finans kuruluşları, Avrupa Birliği’nin kara para aklamayla mücadele konusundaki yeni düzenlemelerine uyum sağlamak için hazırlık yapmalıdır. Bu hazırlıklar, müşteri tanıma süreçlerinin iyileştirilmesi, eğitim ve iletişimin geliştirilmesi ve dijital kimlik çözümlerinin değerlendirilmesini içermelidir.
Türkiye’deki düzenleyici kurumlar da CCSF’nin önerilerini dikkate alarak, finans kuruluşlarının LCB/FT uyumunu kolaylaştıracak düzenlemeler yapmalıdır. Bu düzenlemeler, finans kuruluşlarına net rehberlik sağlamalı ve uyumu teşvik etmelidir.
Sonuç olarak, CCSF’nin kara para aklamayla mücadele konusundaki önerileri, finans sektöründe uyumu iyileştirmek ve müşterilerin deneyimini iyileştirmek için önemli bir fırsat sunmaktadır. Bu önerilerin başarılı bir şekilde uygulanması, finans sektörünün daha güvenli, verimli ve müşteri odaklı hale gelmesine yardımcı olacaktır.