Jenny Hval’ın dokuzuncu albümü olan "Iris Silver Mist"in üçüncü şarkısında "Başlangıca dönmek istiyorum" diyor. Hemen ardından synthesizer’lar güneş gibi yükseliyor ve Hval, bir zamanlar burger olduğuna emin olduğunu konuşarak söylüyor. Yerel bir burger restoranının önünde duruyor, kas ve tendonlara özlem duyuyor, en başa, sulu, sıcak, damlayan, yağlı olduğu zamanlara dönmek istiyor. Hayvansı! Şimdi Hval, etten kemikten olmadığını, yaşamadığını, internet ve sosyal medyanın ikiliğiyle şekillenen günümüzün ateşli rüyasında hayatta kaldığını hissediyor. Müzik yapmak, sanat yapmak – bunlar hayaletimsi fikirler değil mi? Bir İris Silver Mist, yani iriste nemli bir gümüş parıltısı, bir kalıntı, son bir parıltı, aslında geçmişte kalmış bir şeyin kokusu mu?
Jenny Hval, Norveçli bir şarkıcı, söz yazarı, müzisyen, yapımcı, romancı ve akademisyen olarak çok yönlü bir sanatçı. Sanat pratiği, müzik, edebiyat ve performans sanatlarını bir araya getirerek sınırları zorluyor ve dinleyicilerini alışılmadık sanatsal manzaralara götürüyor. Şarkılarında sıklıkla kimlik, cinsellik, feminizm ve tüketim kültürü gibi karmaşık temaları ele alıyor. Hval, deneysel ve avangart yaklaşımıyla tanınıyor ve müziği, alışılagelmiş popüler müzik kalıplarının dışında, daha çok performans sanatı ve kavramsal sanatla ilişkilendiriliyor.
"Iris Silver Mist" albümü de Hval’ın bu deneysel ve düşünceli yaklaşımının bir örneği. Albüm, günümüz toplumunun karmaşıklığı, dijital dünyanın etkisi ve insan olmanın anlamı gibi derin konuları ele alıyor. Şarkı sözleri genellikle soyut ve metaforik, dinleyiciye kendi yorumlarını yapma ve albümün temalarıyla kişisel bir bağ kurma olanağı tanıyor.
Albümün üçüncü şarkısında Hval’ın "Başlangıca dönmek istiyorum" demesi, albümün genel temasını yansıtan önemli bir ifade. Bu ifade, sadece fiziksel bir dönüşü değil, aynı zamanda kimlik, anlam ve varoluşsal amaç arayışını da ima ediyor. Hval, geçmişe, daha "sulu, sıcak, damlayan, yağlı" olduğu bir zamana özlem duyuyor. Bu imgeler, daha saf, daha doğal ve daha az karmaşık bir varoluş haline duyulan özlemi temsil ediyor.
Hval’ın bir zamanlar burger olduğuna emin olduğunu söylemesi, albümün en çarpıcı ve akılda kalıcı anlarından biri. Bu ifade, tüketim kültürüne ve modern toplumun bizi nasıl şekillendirdiğine dair bir eleştiri olarak yorumlanabilir. Burger, hızlı tüketimin, endüstriyel üretimin ve anonimleşmenin bir sembolü haline geliyor. Hval, burger olduğunu hayal ederek, bireyselliğini yitirme ve kitle kültürünün bir parçası olma korkusunu ifade ediyor.
Şarkının devamında Hval, artık etten kemikten olmadığını, yaşamadığını, sadece günümüzün ateşli rüyasında hayatta kaldığını hissediyor. Bu ifade, dijital dünyanın ve sosyal medyanın insanlar üzerindeki etkisini vurguluyor. İnternet ve sosyal medya, bağlantı kurma ve bilgiye erişme olanağı sunarken, aynı zamanda yabancılaşmaya, izolasyona ve gerçeklikten kopmaya da yol açabiliyor. Hval, dijital dünyada var olmanın, gerçek hayattaki deneyimlerden uzaklaşmaya ve hayaletimsi bir varoluşa dönüşmeye neden olduğunu hissediyor.
Müzik yapmak ve sanat yapmak, Hval için bu hayaletimsi varoluşun ortasında bir anlam arayışı haline geliyor. Ancak, sanatın kendisi de bu dijital çağın etkisi altında kalıyor ve Hval, sanatın artık "gerçek" olup olmadığını sorguluyor. Sanat yapmak, bu sanal dünyada anlamlı bir şey yaratma çabası mı, yoksa sadece bir hayaletin fısıltısı mı?
"Iris Silver Mist" adı, albümün temalarını mükemmel bir şekilde yansıtıyor. İris, gözün renkli kısmı ve aynı zamanda bir çiçeğin adı. Göz, dış dünyayı algılamamızı sağlayan bir organ ve iris, bu algının renkli ve kişisel bir yorumunu temsil ediyor. Gümüş parıltısı, geçmişe ait bir anının veya duygunun soluk bir izi gibi. Nem, geçiciliği ve akıcılığı temsil ediyor. Bu nedenle, "Iris Silver Mist", geçmişin soluk bir anısı, kişisel bir algı ve geçici bir güzellik olarak yorumlanabilir. Albüm, geçmişin izlerini takip ederek günümüzün karmaşıklığını anlamaya ve hayaletimsi varoluşumuza anlam katmaya çalışan bir sanatçının iç dünyasına bir bakış sunuyor.
Jenny Hval, "Iris Silver Mist" albümüyle dinleyicilerini derin bir düşünce yolculuğuna çıkarıyor. Albüm, modern toplumun, dijital dünyanın ve insan olmanın anlamının karmaşıklığını ele alırken, aynı zamanda bireysellik, kimlik ve anlam arayışı gibi evrensel temaları da işliyor. Hval’ın deneysel yaklaşımı, soyut şarkı sözleri ve atmosferik müziği, dinleyicilere unutulmaz bir deneyim sunuyor ve onları kendi varoluşsal sorgulamalarına davet ediyor. Bu albüm, sadece bir müzik eseri değil, aynı zamanda bir sanat manifestosu ve günümüz toplumuna dair derin bir yorum olarak da değerlendirilebilir.
