Thursday, May 8, 2025
HomeSiyasetİtalyan Papa Geri Mi Dönüyor? Vatikan'da Yeni Dönem mi?

İtalyan Papa Geri Mi Dönüyor? Vatikan’da Yeni Dönem mi?

Papa, Katolik Kilisesi, İtalyan Papa, Pietro Parolin, Papa Francis, Vatikan, Papalık Seçimi, Kardinal, Diplomasi, İtalya, Dini Liderlik, John Paul I, Papalık Tarihi, Papalık Makamı, Kilise Liderleri, Din, İnanç, Roma, Roma Katolik Kilisesi, dini haberler

Vatikan’da İtalyan Papa Dönemi Yeniden mi Başlıyor?

Katolik dünyası, Papa Francis’in 21 Nisan’da 88 yaşında vefat etmesiyle yeni bir lider arayışına girdi. Gözler, 1978’de John Paul I’in ani ölümüyle sona eren uzun İtalyan papalar geleneğinin yeniden canlanıp canlanmayacağına çevrilmiş durumda. Bu olasılığı gündeme getiren en önemli isim ise Kardinal Pietro Parolin.

Parolin, uzun yıllardır Vatikan diplomasisinin önemli bir figürü ve Papa Francis’in halefi olabilecek en güçlü adaylardan biri olarak gösteriliyor. Eğer seçilirse, John Paul I’den sonraki ilk İtalyan papa olacak ve kilise uzun yıllara dayanan bir geleneğe geri dönecek. John Paul I’in 33 günlük kısa papalık dönemi, yerine Polonyalı John Paul II’nin seçilmesiyle sonuçlanmış ve bu seçim, 455 yıl sonra gelen ilk İtalyan olmayan papa olmuştu.

70 yaşındaki Parolin, birçok kişi tarafından ılımlı bir figür olarak değerlendiriliyor. Francis’e kıyasla daha az ilerici, Benedict XVI’ya kıyasla ise daha az muhafazakar olarak tanımlanıyor. 2013’ten beri Papa Francis’in devlet sekreteri olarak görev yapan Parolin, bu göreviyle adeta "papa yardımcısı" konumunda bulunuyordu.

Parolin’in uluslararası ilişkilerdeki geniş tecrübesi dikkat çekiyor. Vatikan’ın Venezuela büyükelçiliği görevinde bulunmasının yanı sıra, Vatikan’ın Çin ve Vietnam ile yakınlaşmasında da önemli bir rol oynadı. Donanım mağazası yöneticisi bir baba ve öğretmen bir annenin oğlu olan Parolin, 25 yaşında rahip olarak atanmasının ardından kısa bir süre sonra diplomasi eğitimine başladı. İlk görevleri onu Nijerya ve Meksika’ya götürdü, daha sonra Roma’ya geri çağrıldı. Anadili İtalyanca’nın yanı sıra Fransızca ve İspanyolca’yı akıcı bir şekilde konuşuyor ve İngilizce konusunda da yetkin.

12 yıldır Vatikan Devlet Sekreteri olarak görev yapan Parolin, papa’nın en üst düzey diplomatı ve aslında pontifin ikinci komutanı konumunda. Bu rolü, papalığı seçecek olan kardinallerin tümü tarafından iyi tanınmasını sağlıyor. Sakin ve pragmatik bir figür olarak kabul ediliyor ve Francis’in zaman zaman yaptığı ani açıklamaları dengelemek zorunda kaldığı da biliniyor.

1980’de rahip olarak atanan Parolin’in kariyerinin neredeyse tamamı Vatikan diplomasisinde, Roma’da ve diğer ülkelerde geçti. Ancak, hiçbir zaman bir piskoposluğa liderlik etmedi. Bu durum, pastoral deneyim eksikliği olarak değerlendirilebilir, ancak destekçileri, papa’nın dünya çapındaki temsilcisi olarak inananlarla yaptığı çalışmalarla bu eksikliği giderdiğini savunuyor.

ABD ve Asya’daki bazı muhafazakarlar, 2018’de Vatikan’ın Çin ile yaptığı anlaşmayı eleştirdi. Bu anlaşma, Çinli yetkililere ülkede Katolik piskoposların kim olacağına dair söz hakkı veriyordu. Parolin, bu anlaşmanın mimarıydı, ancak hem Francis hem de muhafazakar Benedict’in desteğini almıştı.

Parolin ayrıca, Vatikan’ın diplomatik kolunu yönetirken, Londra’daki bir mülke yapılan başarısız bir yatırımla yaklaşık 140 milyon dolar kaybetmişti. Bu durum, bir yolsuzluk davasına yol açmış ve Parolin’in yardımcılarından biri zimmet ve dolandırıcılıktan hüküm giymişti.

Parolin’in Adaylığı ve İtalyan Papalar Geleneği

Parolin’in papa adaylığı, Katolik dünyasında büyük bir ilgiyle takip ediliyor. Seçilmesi durumunda, kilisede İtalyan papalar geleneğinin yeniden canlanması anlamına gelecek. Bu durum, özellikle İtalya’daki Katolikler tarafından olumlu karşılanabilir. Ancak, bazı kesimler, Vatikan’ın uluslararası bir kurum olması ve farklı kültürlerden liderlere ihtiyaç duyulması nedeniyle İtalyan olmayan bir papanın seçilmesini destekliyor.

Parolin’in Zorlukları ve Avantajları

Parolin’in papa seçilmesi durumunda karşılaşabileceği bazı zorluklar bulunuyor. Özellikle, Çin ile yapılan anlaşma konusundaki eleştiriler ve Londra’daki mülk yatırımındaki kayıplar, imajını zedeleyebilir. Ayrıca, hiçbir zaman bir piskoposluğa liderlik etmemiş olması da pastoral deneyim eksikliği olarak değerlendirilebilir.

Ancak, Parolin’in birçok avantajı da bulunuyor. Uzun yıllardır Vatikan diplomasisinde görev yapması, uluslararası ilişkilerdeki deneyimi ve farklı kültürleri anlaması, onu iyi bir lider yapabilir. Ayrıca, Francis’in devlet sekreteri olarak görev yapması, Vatikan bürokrasisini iyi tanımasını ve kilisedeki mevcut sorunlara çözüm bulmasını kolaylaştırabilir. Ilımlı bir figür olarak kabul edilmesi, farklı görüşlere sahip kardinallerin desteğini almasını sağlayabilir.

Sonuç

Papa Francis’in vefatıyla Katolik dünyası, yeni bir lider arayışına girdi. Kardinal Pietro Parolin, İtalyan papalar geleneğini yeniden canlandırma potansiyeliyle öne çıkan önemli bir aday. Seçilmesi durumunda, kilise için yeni bir dönem başlayabilir. Ancak, Parolin’in önünde birçok zorluk bulunuyor ve papalığı kazanıp kazanamayacağı, papalığı seçecek olan kardinallerin kararına bağlı olacak. Bu karar, sadece Vatikan’ın değil, tüm dünyanın gözü önünde şekillenecek. Katolik Kilisesi’nin geleceği, bu seçimle önemli ölçüde etkilenecek.

RELATED ARTICLES

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Most Popular