Hindistan, Pakistan topraklarında hassas askeri operasyonlar gerçekleştirdiğini duyurdu. Hindistan ordusu tarafından yapılan açıklamada, "Sindoor Operasyonu" adı verilen bu harekatın, Pakistan kontrolündeki Keşmir bölgesindeki iki şehir ve Hindistan sınırına yakın Pencap bölgesindeki bir bölgeyi hedef aldığı belirtildi. Hint hükümeti, bu operasyonun, Hindistan’a yönelik terör saldırılarının planlandığı ve yönetildiği Pakistan topraklarındaki "terörist altyapılarına" yönelik olduğunu vurguladı.
Pakistan kontrolündeki Keşmir ve Pencap bölgelerindeki AFP muhabirleri, çeşitli güçlü patlamalar duyduklarını bildirdi. Pakistan haber kanalı ARY News’e konuşan bir askeri yetkili, Hindistan’ın Kotli, Bahawalpur ve Muzaffarabad bölgelerine füze saldırıları düzenlediğini doğruladı. Reuters’a bilgi veren başka bir askeri yetkili ise, ilk belirlemelere göre saldırılarda üç kişinin hayatını kaybettiğini ve on iki kişinin yaralandığını ifade etti.
Hindistan ordusu, "Sindoor Operasyonu" kapsamında dokuz "noktayı" hedef aldığını açıkladı. Ancak, hiçbir "Pakistan askeri tesisinin hedef alınmadığını" özellikle vurguladı. Hindistan ordusu ayrıca, "Hindistan’ın hedef seçiminde ve uygulama yönteminde önemli bir itidal gösterdiğini" de belirtti. Bu ifade, Hindistan’ın operasyonun kapsamını sınırlı tuttuğunu ve tırmanmayı önlemeye çalıştığını ima ediyor.
Pakistan ordusu ise, "Uygun gördüğümüz zamanda misilleme yapacağız" şeklinde bir açıklama yaparak sert bir tepki gösterdi. Pakistan haber kanalı ARY News’e göre, Pakistan ordusundan bir general, "Alçak düşman Hindistan, Bahawalpur’un Ahmed East bölgesindeki Subhanullah Camii’ne, Kotli ve Muzaffarabad’a, üç farklı noktaya havadan saldırılar düzenledi" dedi. General, "Tüm savaş uçaklarımız şu anda havada. Bu alçakça ve utanç verici saldırı, Hindistan hava sahasından gerçekleştirildi. Pakistan hava sahasına girmelerine asla izin verilmedi" şeklinde konuştu. Pakistanlı yetkilinin açıklamaları, Hindistan’ın saldırıyı kendi hava sahasından füzelerle gerçekleştirdiğini gösteriyor. Bu durum, potansiyel bir hava çatışmasını önlemek amacıyla yapılmış olabilir.
Bu askeri gerilim, 22 Nisan’da Hindistan kontrolündeki Keşmir’deki Pahalgam turizm kentinde meydana gelen ve 26 kişinin ölümüne yol açan bir terör saldırısının ardından tırmandı. Yeni Delhi, bu saldırıdan İslamabad’ı sorumlu tuttu, ancak Pakistan bu iddiayı kesin bir dille reddetti. Misilleme olarak Hindistan, 1960 yılında Pakistan ile imzaladığı su paylaşımı anlaşmasına katılımını askıya aldı. Bu adım, iki ülke arasındaki ilişkilerin daha da gerginleşmesine neden oldu.
Hindistan’ın operasyonunun zamanlaması ve hedefleri, bölgesel dinamikler ve uluslararası ilişkiler açısından önemli soruları gündeme getiriyor. Hindistan’ın bu tür bir operasyonu gerçekleştirmesi, Pakistan’a yönelik bir caydırıcılık mesajı olarak yorumlanabilir. Aynı zamanda, Hindistan’ın kendi kamuoyuna, terörle mücadelede kararlı olduğunu gösterme çabası olarak da değerlendirilebilir.
Pakistan’ın misilleme tehdidi, bölgede daha fazla askeri gerginliğe yol açma potansiyeli taşıyor. Pakistan’ın tepkisinin boyutu ve şekli, iki ülke arasındaki gelecekteki ilişkileri önemli ölçüde etkileyebilir. Uluslararası toplumun, özellikle de Birleşmiş Milletler’in ve güçlü devletlerin, gerginliği azaltmak ve diyalog başlatmak için devreye girmesi önem taşıyor.
Keşmir sorunu, Hindistan ve Pakistan arasındaki ilişkilerde uzun süredir devam eden bir anlaşmazlık konusudur. İki ülke, bu bölge üzerinde hak iddia ediyor ve geçmişte bu nedenle birçok savaş ve çatışma yaşamışlardır. Bölgedeki siyasi ve sosyal istikrarsızlık, terör örgütlerinin faaliyet göstermesi için uygun bir ortam yaratıyor. Bu durum, Hindistan ve Pakistan arasındaki güven sorununu daha da derinleştiriyor.
Su paylaşımı anlaşmasının askıya alınması, iki ülke arasındaki ekonomik ilişkileri de olumsuz etkileyebilir. Su kaynakları, özellikle kurak bölgelerde yaşayan insanlar için hayati öneme sahiptir. Su paylaşımı konusundaki anlaşmazlıklar, gelecekte daha büyük sorunlara yol açabilir.
Sonuç olarak, Hindistan’ın Pakistan topraklarında gerçekleştirdiği askeri operasyon, bölgede zaten kırılgan olan istikrarı daha da tehlikeye atmıştır. İki ülke arasındaki gerginliğin azaltılması ve diyalog kanallarının yeniden açılması, bölgesel barış ve güvenlik için hayati öneme sahiptir. Uluslararası toplumun bu konuda aktif bir rol oynaması ve Hindistan ve Pakistan’ı yapıcı bir şekilde görüşmeye teşvik etmesi gerekmektedir. Aksi takdirde, bölgede daha büyük bir çatışma riski her zaman mevcuttur. Bu durum, sadece iki ülke için değil, tüm bölge ve dünya için ciddi sonuçlar doğurabilir.