Washington D.C.’de Tartışma Yaratan ‘Black Lives Matter’ Muralı Kaldırılıyor
Washington D.C. Belediye Başkanı Muriel Bowser, 2020’de George Floyd’un ölümü sonrası patlak veren ırksal adalet protestolarının ardından Beyaz Saray’a yakın bir bölgede oluşturulan büyük, sarı renkli "Black Lives Matter" muralının kaldırılacağını duyurdu. Şehrin bu kararı, Kongre’deki Cumhuriyetçilerin ve eski Başkan Donald Trump’ın şehrin yönetimine müdahale tehditleri eşliğinde geldi.
Georgia Temsilcisi Andrew Clyde’ın Pazartesi günü sunduğu yasa tasarısı, şehre muralı yeniden boyaması ve meydanın adını değiştirmesi gerektiğini, aksi takdirde milyonlarca dolarlık ulaşım fonunu kaybedeceğini öngörüyor. Demokrat bir politikacı olan Bowser, Salı gecesi X (eski adıyla Twitter) üzerinden yaptığı paylaşımla bu yasaya yanıt vererek, değişimi duyurdu. Bowser, "Mural milyonlara ilham verdi ve şehrimize çok acı bir dönemde yardımcı oldu, ancak artık anlamsız Kongre müdahalesiyle dikkati dağıtmaya lüksümüz yok," ifadelerini kullandı.
Bowser, federal iş kesintilerinin yıkıcı etkilerinin en önemli öncelikleri olması gerektiğini vurguladı. Meydanın, şehrin gelecek yılki ülkenin 250. doğum gününü kutlayacak bir şehir çapındaki mural projesinin parçası olarak yeniden boyanacağını belirtti. Belediye başkanının ofisi, Çarşamba günü yapılan bir yorum talebine yanıt vermeyerek, şehrin Black Lives Matter Plaza’nın adını değiştirip değiştirmeyeceğini açıklamadı.
Temsilci Clyde tarafından sunulan yasa tasarısı, şehre verilen ulaşım fonunun kesilmesini, şayet şehir caddeden Black Lives Matter yazılarını kaldırmazsa, kavşağın adını Liberty Plaza olarak değiştirmezse ve şehir web sitelerinden ve resmi belgelerden Black Lives Matter ibaresini çıkarmazsa öngörüyor. Bu, Cumhuriyetçi milletvekillerinden gelen ve bölgenin kendini yönetme yetkisini elinden almaya çalışan bir dizi önerinin en sonuncusu.
Şubat ayında Senatör Mike Lee ve Temsilci Andy Ogles, bölgenin yüksek suç oranları, araba hırsızlıkları ve Kongre üyelerine ve personeline yönelik saldırılar gibi başarısızlıklarını gerekçe göstererek, bölgenin "özerk yönetim" statüsünü iptal edecek bir yasa tasarısı sundular. "Washington’a Gözetim Getirme ve Her Sakinin Güvenliğini Sağlama (BOWSER) Yasası" olarak adlandırılan tasarı, şehir sakinlerinin ezici çoğunluğunun eyalet statüsü için baskı yaptığı bir zamanda, bölgenin 50 yılı aşkın süredir devam eden kendi kendini yönetme yetkisini tersine çevirecek.
Trump da Şubat ayında federal hükümetin Washington D.C.’yi "devralıp" yönetmesini desteklediğini ifade etti. USA TODAY’e yaptığı açıklamada Clyde, Bowser’ın duyurusundan "memnun" olduğunu ancak Black Lives Matter Plaza "kesin olarak ortadan kalkana" kadar yasal çabalarına devam etmeyi planladığını söyledi.
Bowser, başlangıçta ekiplere, George Floyd’un Minneapolis polisi tarafından öldürülmesinin ardından 2020 yazında protestoların patlak verdiği 16. Cadde’nin bir bölümüne yaklaşık 15 metre genişliğinde bir mural çizme talimatı vermişti. Protestocular, Trump’ın ilk döneminde Lafayette Parkı’ndan geçip yakındaki bir kilisede fotoğraf çektirmek için yürümeden hemen önce, duman bombası ve biber gazıyla alandan zorla uzaklaştırılmıştı.
Olaydan sonra Bowser’ın özel kalemi, belediye başkanının sokağın şehre ait olduğunu "açıkça belirtmek" istediğini söyledi. Meydan, Trump yönetimine karşı bir direniş sembolü haline geldi. Black Lives Matter’ın D.C. bölümü, bu hamleyi "gerçek politika değişikliklerinden performatif bir dikkat dağıtma" olarak nitelendirdi ve hareketin taleplerini görmezden gelirken "beyaz liberalleri memnun etme" girişimi olduğunu söyledi. Black Lives Matter D.C., Bowser’ın muralı değiştirme kararıyla ilgili bir yorum talebine hemen yanıt vermedi.
Bu karar, Washington D.C.’de ve ülke genelinde tartışmalara yol açtı. Muralın destekçileri, onun ırksal adalet ve eşitlik için önemli bir sembol olduğunu savunurken, karşıtları ise kamu alanlarının siyasi mesajlar için kullanılmaması gerektiğini belirtiyor. Kararın zamanlaması da eleştirilere neden oldu. Bazıları, Bowser’ın kararının Cumhuriyetçilerin baskısına boyun eğmek olduğunu ve şehrin kendi kendini yönetme yetkisini savunmadığını düşünüyor.
Bu olay, Amerika Birleşik Devletleri’nde ırksal adalet ve siyasi temsil konularındaki devam eden tartışmaları da vurguluyor. Washington D.C.’nin eyalet statüsü uzun zamandır tartışılan bir konu olmuştur ve şehir sakinlerinin çoğunluğu eyalet statüsünü desteklemektedir. Ancak, Cumhuriyetçiler genellikle buna karşı çıkmışlardır ve şehrin federal hükümete olan yakınlığının ve özel durumunun dikkate alınması gerektiğini savunmuşlardır.
Black Lives Matter muralının kaldırılması, Washington D.C.’nin ve ülkenin genel olarak ırksal adalet ve siyasi temsil konularında nerede durduğunu sorgulamaya teşvik eden önemli bir olaydır. Kararın etkileri uzun süre devam edecek ve gelecekteki politika kararlarını şekillendirecektir.