Paris-Charles de Gaulle: Avrupa Turizminin Kalbinde Yeniden Yükseliş

Paris-Charles de Gaulle Havalimanı (CDG), Avrupa turizminin kalbinde güçlü bir geri dönüş yaparak 2023 yılında önemli bir başarıya imza attı. Yıllık 100 milyon yolcu ve yaklaşık 500 şehre bağlantı sağlayan havalimanı, bu bağlantıların %90’ının uluslararası olmasıyla dikkat çekiyor. CDG, Avrupa Birliği’ne gelen Avrupa dışı yolcular için en önemli varış noktası olarak Frankfurt ve Amsterdam gibi köklü rakiplerini geride bırakarak zirveye yerleşti. Bu performans, pandemi krizi nedeniyle geçici olarak ikinci plana düşen bir merkezin yeniden güçlendiğini gösteriyor.

Uzun mesafeli uçuşlar, özellikle ABD, Çin, Hindistan, Kanada, Brezilya, Japonya ve Güney Kore gibi 11 büyük turizm pazarından gelenler, 2019 seviyesinin %88’ine ulaşarak toplamda 57.8 milyon yolcu trafiği oluşturdu. Bu trafiğin yaklaşık %80’i doğrudan Fransa’ya yöneliyor. Bu rakamlar, başarılı bir yeniden kazanım stratejisinin yanı sıra, artan rekabet karşısında bu ivmeyi sürdürülebilir bir şekilde yönetme sorumluluğunu da beraberinde getiriyor.

Bu başarının tesadüf olmadığı açık. Doha’dan Londra’ya ve İstanbul’a kadar dünyanın dört bir yanındaki büyük havalimanları rekabet halindeyken, Paris, sefer yoğunluğu, kaliteli hizmet ve güçlendirilmiş bölgesel bağlantıları bir araya getiren bir modelle öne çıkıyor. Temel hedef ise Avrupa turizminin ana giriş kapısı olma özelliğini korumak.

Uzun Mesafe Ağında Stratejik Genişleme

2024 yılı, Paris’in uzun mesafeli ağını genişletme stratejisinde bir dönüm noktası oldu. Birkaç önemli açılış gerçekleştirilerek başkentin uluslararası turizm akışı için vazgeçilmez bir merkez konumu güçlendirildi.

Qantas, Temmuz 2024’te Perth ile Paris-Charles de Gaulle arasında doğrudan bir hat başlattı. CDG’den bugüne kadar gerçekleştirilen en uzun uçuş olan bu hat, yirmi yıldır kesintiye uğramış bir hava bağlantısını yeniden kurarak Fransa ile Avustralya arasındaki tek doğrudan bağlantıyı oluşturdu. Bu aynı zamanda bir sembol: Bu hat, Paris’in tarihsel olarak diğer ara merkezlere yönelen yüksek gelirli müşteri gruplarını çekme arzusunu gösteriyor.

Aralık 2024’te Air France, Paris ile Manila arasında yeni bir hat açtı. Haftada üç seferle CDG, Avrupa’da Filipinler’e doğrudan hat sunan tek havalimanı haline geldi. Fransız havayolu ayrıca Salvador de Bahia’yı Brezilya ağına ekledi, Phoenix’e bir rota açarak ABD’deki varlığını güçlendirdi ve Mayıs 2025’ten itibaren Orlando’ya bir hat planlıyor. Bu son hat, Paris’ten kalkan Kuzey Amerika destinasyonlarının sayısını 18’e çıkaracak.

Mart 2025’ten itibaren Malaysia Airlines, Kuala Lumpur’u Paris’e doğrudan uçuşla bağlıyor. Bu, iki başkent arasında bir ilk olup, Fransa ile Güneydoğu Asya arasındaki bağlantı açısından önemli bir gelişme.

Bu açılışlar tesadüf değil. Her yeni doğrudan hat, turizm talebini teşvik etmeye yönelik net bir stratejiye cevap veriyor: verilere göre, aktarmasız bir uçuş, aktarmalı bir yolculuğa kıyasla 1.5 ila 3 kat daha fazla yolcu üretiyor. Bu nedenle, kamu ve özel sektör oyuncuları (Atout France, Groupe ADP, Choose Paris Region) "güçlü büyüme potansiyeli" olan pazarları (Hindistan, Brezilya, Endonezya, Meksika, Güney Kore…) hedeflemeye odaklanıyor. Her Avrupa merkezinin pazar payını şiddetle savunduğu rekabetçi bir ortamda, bu hatlar ticari bağlantılardan daha fazlası: turizmin diplomatik silahları haline geldiler.

Havaalanlarının Ekonomik Etkisi

Turizmin klasik istatistiklerinin dışına çıkmak bazen olayın önemini anlamak için gereklidir. BDO Advisory tarafından 2023’te yapılan bir araştırmaya göre, Paris havalimanları tek başına 65 milyar Euro ciro ve 33 milyar Euro GSYİH üretiyor. Bunlar sadece geçiş yerleri değil: doğrudan 120.000 kişiyi istihdam eden önemli ekonomik platformlar.

Dahası: hava bağlantısında %10’luk bir artış, ulusal GSYİH’de %0.5’lik bir artışa ve doğrudan yabancı yatırımlarda %4.7’lik bir ilerlemeye yol açabilir. Başka bir deyişle, yeni bir hat açmak, bölgeler, şirketler, turizm profesyonelleri için zenginlik yaratmak anlamına geliyor. Doğrudan hatların geliştirilmesi, Fransa’da ortalama kalış süresini uzatmaya ve ziyaretçi başına harcamaları artırmaya da katkıda bulunuyor.

Erişilebilirlik ve Kapsayıcılık

Paris 2024 Olimpiyat ve Paralimpik Oyunları’na ev sahipliği yapmak sadece Fransız altyapısına dikkat çekmekle kalmadı. Aynı zamanda daha sessiz ama belirleyici bir dinamik olan evrensel erişilebilirlik dinamiğini de hızlandırdı. Turizmden sorumlu bakan Nathalie Delattre, 6 Mart’ta engelli olsun ya da olmasın tüm sakinler veya seyahat edenler için erişilebilir destinasyonları teşvik etmeyi amaçlayan "Herkes İçin Destinasyon" etiketinin yenilenmesini duyurdu. "Burada söz konusu olan bir bakış açısı değişikliği, evrensel, sürdürülebilir, herkese özen gösteren bir turizm kültürü yaymaktır" dedi. Bu politika, kapsayıcılığın bir mükemmellik kriteri haline geldiği Fransız turizminin daha geniş bir vizyonuna uyuyor.

Küresel Rekabet

Airports Council International World’e göre, 2024 yılında Atlanta Uluslararası Havalimanı (ATL) 108 milyon yolcuyla dünya lideri konumunu korudu. Onu 92.3 milyon yolcu ağırlayan Dubai Havalimanı (DXB) ve 87.8 milyon yolcuyla Dallas/Fort Worth (DFW) izliyor. Paris-Charles de Gaulle ise 64.5 milyon yolcuyla Amsterdam-Schiphol’un hemen arkasında 7. sırada yer alıyor. Bu sağlam bir sıralama, aynı zamanda bir hatırlatma: Bu küresel rekabette, yerler yatırımların, operasyonel güvenilirliğin ve uluslararası alanda algılanan imajın hızıyla kazanılıyor.

Geleceğe Bakış

Dünya Turizm Örgütü, 2040 yılına kadar 2.4 milyar uluslararası yolcu öngörüyor – bu, pandemi öncesine göre yaklaşık bir milyar daha fazla. Bu büyüme, küresel turizmin coğrafyasını yeniden şekillendiriyor ve gelişmekte olan pazarlara benzersiz bir ağırlık kazandırıyor. Paris için zorluk iki yönlü: özellikle Asya ve Latin Amerika’ya yeni bağlantılar geliştirerek bu yükselişe eşlik etmek ve aynı zamanda bu hedefi daha sürdürülebilir bir çerçeveye oturtmak. Groupe ADP’nin "Pioneers 2025" yol haritasının anlamı da tam olarak budur: intermodaliteye, enerji verimliliğine ve platformların sürekli modernizasyonuna odaklanmak.

Paris’in avantajları var, ancak koşullar değişiyor. Rekabetçi kalmak, öngörmeyi, yatırım yapmayı ve küresel turizmin yeni merkezleriyle sürdürülebilir bağlar kurmaya devam etmeyi gerektiriyor.