Ukrayna’da Trump’ın Gölgesi: Amerikan Dağ Treni
Ukrayna’da hayat, deyim yerindeyse, bir "Amerikan dağ treni" gibi. Zira, tıpkı o inişli çıkışlı, heyecan dolu, belirsizliklerle dolu yolculuk gibi, Ukraynalılar da son bir aydır Donald Trump’ın her açıklamasında, her hareketinde kendi kaderlerini görmeye çalışıyorlar. Trump’ın kaprisleri, söylemleri ve hatta suskunluğu, Ukrayna’nın geleceği üzerinde doğrudan bir etkiye sahip ve bu durum, Ukrayna halkı için büyük bir gerilim kaynağı oluşturuyor.
Ancak, bu gerilim, Cuma akşamı Beyaz Saray’da, Oval Ofis’te Trump ve Zelensky arasında yaşanan, kameralara yansıyan tartışmayla yeni bir boyuta ulaştı. Bu tartışma, Ukraynalılar tarafından sadece bir diplomatik gaf değil, aynı zamanda ulusal bir onur meselesi olarak algılandı.
Ukraynalıların tepkisi oldukça sert oldu. Rusya-Ukrayna savaşının gazilerinden, yedek subay Oleksiy Hetman, Ukrayna medyası NV’ye yaptığı açıklamada, "Bu sadece Zelensky’ye yönelik bir hakaret değildi, tüm halkımıza yönelik bir hakaretti," ifadelerini kullandı. Hetman, bu tür eylemlerin, yani Ukrayna halkına yönelik aşağılayıcı açıklamaların kabul edilemez olduğunu vurguladı.
Savaşta bir gözünü kaybeden, saygı duyulan gazi Masi Nayem de sosyal medya üzerinden duygularını dile getirdi. "Devlet için yaptığım fedakarlığın anlamını sık sık sorguladım. Aldığım yara gerçekten buna değer miydi?" diye soran Nayem, Trump ve Zelensky arasındaki görüşmeden sonra, "Zelensky’nin Trump ile görüşmesinden sonra, kesin olarak anladım ki…" diyerek cümlenin geri kalanını okuyucunun tamamlamasına bıraktı. Bu, Ukraynalıların yaşadığı hayal kırıklığını ve umutsuzluğu en açık şekilde gösteren ifadelerden biriydi.
Trump’ın tavırları, Ukrayna’da derin bir güvensizlik duygusu yarattı. Daha önce de çeşitli vesilelerle Ukrayna’ya yönelik eleştirel yaklaşımları ve hatta yardımları askıya alma tehditleri, zaten hassas olan Ukrayna-ABD ilişkilerini daha da karmaşık hale getirmişti. Cuma akşamı yaşanan olay ise, bardağı taşıran son damla oldu.
Peki, Ukrayna için bu durum ne anlama geliyor? Öncelikle, Ukrayna’nın Batı’ya olan güveninin sarsılmasına neden oluyor. Uzun yıllardır Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri ile yakın ilişkiler kurmaya çalışan Ukrayna, Trump’ın tutarsız ve öngörülemez davranışları karşısında, Batı’nın güvenilir bir ortak olup olmadığını sorgulamaya başlıyor.
İkinci olarak, bu durum, Rusya’nın Ukrayna üzerindeki etkisini artırma potansiyeli taşıyor. Ukrayna, Batı’dan beklediği desteği alamadığını düşünürse, Rusya ile ilişkilerini yeniden gözden geçirmek zorunda kalabilir. Bu da, Ukrayna’nın uzun zamandır hedeflediği Avrupa Birliği üyeliği ve NATO üyeliği gibi konularda geriye düşmesine neden olabilir.
Üçüncü olarak, Ukrayna iç politikasında da ciddi sorunlara yol açabilir. Zelensky hükümeti, Trump ile yaşanan bu olaydan sonra büyük bir baskı altında kalacak. Halkın güvenini kaybetme riskiyle karşı karşıya kalacak ve bu da, hükümetin istikrarını tehdit edebilir.
Ukrayna’nın geleceği, Trump’ın tutumuna ve ABD’nin Ukrayna’ya yönelik politikasına bağlı. Ancak, Ukraynalılar, Trump’ın "Amerikan dağ treni"nde savrulmaktan yorulmuş durumda. Daha istikrarlı, daha öngörülebilir ve daha güvenilir bir ortaklık arayışı içinde olacakları kesin.
Sonuç olarak, Trump’ın Zelensky ile yaşadığı gerginlik, Ukrayna için sadece bir diplomatik kriz değil, aynı zamanda ulusal bir travma olarak da değerlendirilebilir. Ukraynalılar, geleceklerinin kendi ellerinde olmadığını, bir başkasının kaprislerine bağlı olduğunu hissetmekten dolayı büyük bir hayal kırıklığı yaşıyorlar. Bu durumun, Ukrayna’nın iç ve dış politikasını derinden etkileyeceği ve uzun vadede, Ukrayna’nın Batı ile ilişkilerini yeniden şekillendireceği söylenebilir. Ukrayna, zorlu bir süreçten geçiyor ve bu sürecin nasıl sonuçlanacağı, hem Ukrayna’nın hem de uluslararası toplumun dikkatle takip etmesi gereken bir konu.
