Esrar Kullanımı ve Gençlerde Kalp Krizi Riski: Yeni Bir Araştırma Uyarıyor
Son dönemde yapılan bir araştırma, esrar kullanımının genç yetişkinlerde kalp sağlığı üzerindeki potansiyel tehlikelerini çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor. Amerikan Kardiyoloji Koleji Dergisi (JACC)’de yayınlanan bu araştırma, 50 yaşın altındaki esrar kullanıcılarının, kullanmayan akranlarına kıyasla kalp krizi geçirme olasılığının yaklaşık 6.2 kat daha yüksek olduğunu gösteriyor. Araştırma ayrıca, genç esrar kullanıcılarının iskemik inme geçirme olasılığının 4.3 kat ve kalp yetmezliği yaşama olasılığının ise 2 kat daha fazla olduğunu belirtiyor.
Boston Üniversitesi’nde klinik eğitmeni ve araştırmanın baş yazarı olan Ahmed Mahmoud, elde edilen verilerin önemli bir risk oluşturduğunu vurgularken, esrarın kardiyovasküler sistem üzerindeki etkilerine dair daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulduğunu belirtiyor. Mahmoud, "Daha kesin verilere ulaşana kadar, kullanıcıların bir şekilde esrar kullanımını düzenlemeye çalışmasını tavsiye ediyorum. Herhangi bir miktarda veya sürede maruz kalmanın kalp için %100 güvenli olup olmadığından emin değiliz" diyor.
Araştırmacılar, 50 yaşın altındaki 4.6 milyondan fazla kişiyi inceledi. Bu katılımcıların 4.5 milyonu esrar kullanmazken, 93.000’i esrar kullanıcısıydı. Çalışmaya katılanların tamamı, yüksek tansiyon, koroner arter hastalığı, diyabet ve geçmişte kalp krizi gibi kardiyovasküler risklerle yaygın olarak ilişkilendirilen sağlık sorunlarından arındırılmıştı. Potansiyel bir risk faktörünü ortadan kaldırmak amacıyla tütün kullanan kişiler de çalışmaya dahil edilmedi.
Çalışma, esrarın kardiyovasküler sistem üzerindeki etkilerine dair devam eden tartışmalara yeni bir boyut kazandırıyor. Bilim insanları ve doktorlar, esrarın kalp üzerindeki etkileri konusunda henüz tam olarak netliğe kavuşabilmiş değiller. Ancak, genel olarak esrarın kalp atış hızını hızlandırdığı ve kan basıncını yükselttiği biliniyor. Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC) de bu bilgiyi doğrular nitelikte açıklamalarda bulunuyor.
Mahmoud, esrarın koroner arterlerin iç yüzeyinde, yani kan damarlarının ve içi boş organların iç yüzeyini oluşturan ince hücre tabakasında küçük hasarlara neden olabileceğine inanıyor. "Esrar kan basıncını artırır ve kanın çok hızlı akmasına neden olur, bu da koroner arterlerin astarında bazı kusurlara yol açabilir. Bu durum, bir şekilde bu arterlerde tromboza (kan pıhtısı oluşumu) veya geçici bir tromboza neden olabilir. Bu da kalp iskemisine (inme) veya kalp kasının düzgün çalışması için yeterli oksijen alamamasına yol açabilir. Bu, kalbin yaralanmasına neden olur ve bu da miyokard enfarktüsü veya kalp krizi olarak adlandırılır," şeklinde açıklıyor Mahmoud.
Kaliforniya Üniversitesi, San Francisco Tıp Fakültesi’nden emekli profesör Stanton Glantz da, geçtiğimiz yıl Amerikan Kalp Derneği Dergisi’nde yayınlanan ve esrarın kardiyovasküler sistem üzerindeki etkilerini ele alan bir çalışmanın ortak yazarıydı. Glantz, esrar içmenin, tütün içmekle aynı etkilere sahip olduğuna inanıyor.
CDC’ye göre, bir sigara içildiğinde, vücuda dağıtılan kan, sigara dumanındaki kimyasallarla kirlenir ve bu da kalbe ve kan damarlarına zarar verebilir. Bu hasar, koroner kalp hastalığı, yüksek tansiyon, kalp krizi, inme, anevrizma ve periferik arter hastalığına neden olabilir. Sigara dumanından kaynaklanan kan kimyasındaki değişiklikler de vücudun arterlerinde plak oluşumuna neden olabilir ve bu da ateroskleroz adı verilen bir hastalığa yol açar. Arterler plakla dolduğunda, kanın vücutta hareket etmesi zorlaşır. Bu durum kan pıhtılarına yol açabilir ve nihayetinde kalp krizi, inme veya ölümle sonuçlanabilir.
Son yayınlanan çalışma, alandaki önceki araştırmalarla da örtüşüyor. Amerikan Kalp Derneği Dergisi’nde yayınlanan ve 18-74 yaşları arasındaki 434.000’den fazla kişiyi kapsayan bir çalışma, esrarın kardiyovasküler sistemi etkilediğini ortaya koymuştu. Bu çalışma ayrıca tütün kullanmayan esrar kullanıcılarını da özellikle vurgulamıştı.
2024 tarihli çalışma, esrarı tüketen (özellikle soluyan) kişilerin koroner kalp hastalığı, miyokard enfarktüsü ve inme geçirme olasılığının daha yüksek olduğunu gösteriyor. Glantz, "İstatistiki olarak anlamlı bir risk artışı var" diyor.
Mahmoud’un ortak yazarlığını yaptığı yeni çalışma ile 2024 tarihli çalışma arasındaki temel fark ise incelenen popülasyonlar. 2024 tarihli çalışma, CDC tarafından işletilen ve ülke genelinden yanıtları içeren bir telefon anketi olan Davranışsal Risk Faktörü Gözetim Anketi’nden elde edilen verileri analiz etti. Yeni çalışma ise TriNetX sağlık araştırma ağını kullanan 53 sağlık kuruluşundan elde edilen verileri analiz etti.
Glantz, "Basitçe söylemek gerekirse, CDC anketi, ABD nüfusunun ‘temsilcisi’ olması beklenen kişilerden elde edilen bilgileri içerirken, TriNetX bir sağlık kuruluşunu ziyaret etmiş kişilerden elde edilen bilgileri içeriyor," diye açıklıyor.
Bu yeni araştırma, esrar kullanımının potansiyel risklerine dair farkındalığı artırırken, özellikle genç yetişkinlerde kalp sağlığı üzerindeki uzun vadeli etkilerini daha iyi anlamak için daha fazla araştırma yapılması gerektiğini vurguluyor. Esrar kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte, bu alandaki bilimsel çalışmaların artırılması, halk sağlığı açısından büyük önem taşıyor.