Popüler Twitch Yayıncısı Hasan Piker, ABD Gümrük ve Sınır Koruma Tarafından Sorgulandı
Popüler çevrimiçi siyasi yorumcu Hasan Piker, Pazartesi günü Twitch yayınında yaptığı açıklamada, Fransa’dan Amerika Birleşik Devletleri’ne dönerken Chicago’da ABD Gümrük ve Sınır Koruma (CBP) ajanları tarafından durdurulup sorgulandığını belirtti.
New Jersey’de doğmuş bir ABD vatandaşı olan Piker, Twitch’te 2.8 milyon takipçiye sahip ve önde gelen bir sol görüşlü siyasi yorumcu olarak biliniyor. Pazartesi günü yaptığı yayında, Pazar günü Chicago O’Hare Uluslararası Havaalanı’nda özel bir odaya alındığını söyledi.
Piker, siyasi görüşleri ve sosyal medya hesaplarındaki siyasi yorumları hakkında sorgulandığını ifade etti. Normalde Amerika Birleşik Devletleri’ne yeniden girişi hızlandıran Global Giriş programına kayıtlı olmasına rağmen sorgulanmak üzere durdurulduğunu da ekledi.
Yayın sırasında konuşan Piker, "(Ajan) kelimenin tam anlamıyla benden, beni kalıcı olarak gözaltında tutmak için kullanabileceklerini düşündüğüm bir şey almaya çalıştı" dedi. Ajanın sürekli olarak "Hamas’ı seviyor musun? Hamas’ı destekliyor musun? Hamas’ın bir terör örgütü mü yoksa bir direniş grubu mu olduğunu düşünüyorsun?" gibi sorular sorduğunu belirtti.
Piker, ajanlarla olan etkileşiminin "samimi" olduğunu ve kendisine Donald Trump hakkındaki görüşlerinin yanı sıra Hamas, Hizbullah veya Husiler ile temas halinde olup olmadığının sorulduğunu söyledi.
Piker, yayında şu ifadeleri kullandı: "Bunu yapmalarının nedeni, kendim gibi veya benim yerimde olacak ve aynı güvenlik seviyesine sahip olmayan insanları susturmak için bir korku ortamı yaratmaya çalışmak olduğunu düşünüyorum. O anda sahip olduğum ayrıcalığı, ne halt ettiklerini anlamak için kullanacağım."
Piker, Amerika Birleşik Devletleri’ne Chicago Üniversitesi Siyaset Enstitüsü’nde Pazartesi günü konuşma yapmak üzere dönüyordu. Hafta sonunu Fransa’da, Fransız politikacı Jean-Luc Melenchon ile röportaj yaparak geçirmişti.
ABD Gümrük ve Sınır Koruma, Pazartesi günü USA TODAY’in yorum talebine hemen yanıt vermedi.
Piker’in gözaltına alınması, son haftalarda ABD genelinde aktivistlerin ve üniversite öğrencilerinin federal ajanlar tarafından gözaltına alınmasının ardından geldi.
Columbia Üniversitesi mezunu ve Filistinli mülteci Mahmoud Khalil, Mart ayında federal ajanlar tarafından gözaltına alındı. Khalil, Columbia Üniversitesi’nde Filistin yanlısı gösterilere öncülük etmesine yardım etmişti. Kendisi, Hamas ile uyumlu faaliyetlerde bulunmakla suçlandı.
O ayın ilerleyen günlerinde, Tufts Üniversitesi’nde uluslararası yüksek lisans öğrencisi olan Rumeysa Öztürk, Filistin yanlısı bir makale yazdıktan sonra federal ajanlar tarafından gözaltına alındı. Vermont’taki bir federal yargıç, hükümetin Öztürk’ü süresiz olarak tutmak için yeterli kanıtı olmadığını söyledikten sonra geçen hafta kefaletle serbest bırakıldı.
Bir başka Columbia Üniversitesi öğrencisi olan Mohsen Mahdawi, 14 Nisan’da vatandaşlık görüşmesine gelirken gözaltına alındı ve Vermont’ta bir gözaltı merkezinde tutuldu. O da, Vermont’taki bir federal yargıcın kararı üzerine bu ayın başlarında serbest bırakıldı.
USA TODAY için son dakika haberleri muhabiri olan Fernando Cervantes Jr., [email protected] adresinden ve X’te @fern_cerv_ hesabından kendisine ulaşılabilir.
Bu olay, ABD’de Filistin yanlısı aktivistlere ve eleştirel görüşlere sahip kişilere yönelik artan baskı iddialarını gündeme getiriyor. Özellikle, Global Giriş programı gibi güvenilir seyahat programlarına kayıtlı kişilerin bile siyasi görüşleri nedeniyle sorgulanması, ifade özgürlüğü ve ayrımcılık konularında endişeleri artırıyor.
ABD Gümrük ve Sınır Koruma’nın bu tür sorgulamalar için gerekçesi henüz net olmasa da, Piker’in iddiası, ajansın "korku ortamı yaratma" ve eleştirel sesleri susturma amacı güttüğü yönünde. Bu durum, hükümetin yetkilerini aşırıya kullandığı ve siyasi görüş farklılıklarını cezalandırmaya çalıştığı eleştirilerine yol açabilir.
Özellikle üniversite öğrencileri ve aktivistlerin hedef alınması, akademik özgürlük ve ifade özgürlüğü açısından da önemli sorunlar yaratıyor. Gözaltına alınan öğrencilerin ve aktivistlerin Hamas ile bağlantılı faaliyetlerde bulunmakla suçlanması, somut kanıtlara dayanmadığı takdirde, bu kişilerin itibarlarını zedeleyebilecek ve gelecekteki kariyerlerini olumsuz etkileyebilecek ciddi iddialardır.
Hukuk uzmanları, ABD Anayasası’nın ifade özgürlüğünü koruduğunu ve hükümetin siyasi görüşleri nedeniyle insanları hedef almasının yasal olmadığını belirtiyorlar. Bu tür uygulamaların, ABD’nin temel hak ve özgürlüklere saygı ilkesiyle çeliştiği ve demokratik değerleri zayıflattığı vurgulanıyor.
Bu gelişmeler, ABD’deki siyasi iklimin giderek kutuplaştığı ve eleştirel seslere tahammülün azaldığı yönündeki endişeleri de beraberinde getiriyor. Hükümetin, ifade özgürlüğünü kısıtlamadan ulusal güvenliği sağlama konusunda daha dikkatli ve şeffaf olması gerektiği belirtiliyor.
Son olarak, Hasan Piker olayının, benzer durumda olan diğer kişilere cesaret vererek, yaşadıkları deneyimleri kamuoyuyla paylaşmalarına ve haklarını aramalarına yardımcı olabileceği düşünülüyor. Bu tür olayların kamuoyunda tartışılması, hükümetin eylemlerinin daha fazla sorgulanmasına ve hesap verebilirliğin artmasına katkıda bulunabilir.