Gerard Depardieu Hakkındaki Cinsel Saldırı Davası Başladı: Fransa’da #MeToo Hareketi İçin Dönüm Noktası mı?
Fransız sinemasının dev ismi Gerard Depardieu, hakkında 2021 yılında bir film setinde işlendiği iddia edilen cinsel saldırılarla ilgili davanın başlamasıyla Pazartesi günü mahkemeye çıktı. Yıllardır hakkında art arda gelen cinsel taciz iddiaları, Fransa’da cinsel şiddete karşı yürütülen mücadelenin merkezine oturan Depardieu’nün davası, bu alanda önemli bir dönüm noktası olarak görülüyor.
76 yaşındaki Depardieu, Fransız sinemasının en tanınmış ve saygı duyulan isimlerinden biri olmasına rağmen, son yıllarda çok sayıda cinsel saldırı suçlamasıyla karşı karşıya kaldı. İddialar, aktörle geçmişte çeşitli kapasitelerde çalışmış olan 10’dan fazla kadından geliyor ve 2000’lerin başlarına kadar uzanan bir taciz ve kötü davranış kalıbını ortaya koyuyor.
Depardieu, suçlamaların başından beri masum olduğunu savunuyor. Pazartesi günü RMC radyosuna konuşan avukatı Jeremie Assous, "Başından beri bunu açıkça reddetti," dedi. Ekim ayında Depardieu’nün sağlık sorunları nedeniyle ertelenen duruşmanın üç gün sürmesi bekleniyor. Assous, "Herhangi bir yargılanan gibi, konuşma hakkı var. Sonunda konuşacak," ifadelerini kullandı.
Eğer suçlu bulunursa Depardieu, beş yıla kadar hapis cezası ve 75.000 Euro (81.200 $) para cezasıyla karşı karşıya kalabilir. Savcılar, Depardieu’nün "Les Volets Verts" (Yeşil Panjurlar) filminin 2021’deki çekimleri sırasında iki kadına cinsel saldırıda bulunduğunu iddia ediyor. Mağdurların kimlikleri henüz açıklanmadı.
İddiaya göre Depardieu, film setinde bir kadını üç tanığın önünde taciz etti. Savcılara göre, Depardieu kadını kendisine doğru çekip bacaklarıyla sıkıştırdıktan sonra beline, kalçalarına ve göğüslerine dokunarak müstehcen sözler söyledi. İkinci kadın ise hem sette hem de sokakta saldırıya uğradığını iddia ediyor.
Mağdurlardan birinin avukatı Reuters’e verdiği demeçte, müvekkilinin Fransa’nın en tanınmış film yıldızlarından biri olan Depardieu’ye karşı ifade vermekten korktuğunu söyledi. Avukat Carine Durrieu-Diebolt, "Korku var çünkü o bir sinema devi. Bu, Davut ve Golyat arasındaki bir mücadele ve hepsi sinemada çalışıyor olsalar da Depardieu’den çok daha alt seviyedeler ve misillemeden korkuyorlar," dedi. Diğer kadının avukatı ise Reuters’in yorum taleplerine yanıt vermedi.
Depardieu, iddiaların kamuoyuna yansıdığı yıllardan beri masumiyetini koruyor. 2023’te Fransız yayın organı Le Figaro’da yayınlanan açık bir mektupta, "Asla, asla bir kadına tacizde bulunmadım. Bir kadına zarar vermek, annemi karnından tekmelemek gibi olurdu," diye yazdı ve medyanın olaylarla ilgili haberlerini "linç" olarak nitelendirdi. "Kendimi savunmak için sadece sözüm var," diye ekledi.
Depardieu’nün davası, Fransa’da mahkemeye taşınan en yüksek profilli #MeToo davaları arasında yer alıyor. Cinsel şiddete karşı protesto hareketinin Amerika Birleşik Devletleri’ndeki kadar güçlü bir ivme kazanamadığı Fransa’da, bu dava bir dönüm noktası olabilir.
Ancak son zamanlarda, bu durumun değişebileceğine dair işaretler var. Gisele Pelicot, eski kocası tarafından uyuşturulup evlerine onlarca erkeğin davet edilerek cinsel istismara maruz bırakıldığı davanın duruşmasında anonim kalma hakkından feragat ettikten sonra geçen yıl küresel bir feminist ikonu haline geldi. Pelicot’un kocası da dahil olmak üzere elli bir erkek davada suçlu bulundu. Gisele Pelicot, davasını Fransız rap müziği aracılığıyla kamuoyuna duyurdu ve bu durum büyük bir fark yarattı.
Geçtiğimiz ay bir Fransız mahkemesi, film yönetmeni Christophe Ruggia’yı aktris Adele Haenel’i reşit olmadığı dönemde cinsel olarak istismar etmekten suçlu buldu.
Depardieu’nün davası, Fransa’da #MeToo hareketinin etkisini artırması ve cinsel şiddet mağdurlarının seslerini duyurabilmesi için önemli bir fırsat sunuyor. Davanın sonucu, Fransa’da cinsel şiddetle mücadele konusunda gelecekte atılacak adımları ve toplumun bu konuya bakış açısını önemli ölçüde etkileyebilir. Dava sürecinde Depardieu’nün savunması ve mağdurların ifadeleri, kamuoyunun dikkatle takip edeceği ve tartışacağı konular arasında yer alacak. Sonuç ne olursa olsun, bu dava Fransa’da cinsel şiddet konusundaki farkındalığı artırma ve mağdurlara destek olma yolunda önemli bir adım olarak tarihe geçecektir.
