Z Kuşağı Gerçekten En Saf Kuşak mı?
Z kuşağı, uzun zamandır kolayca kandırılabilir olarak görülüyor. Ancak, bu kuşağı diğerlerinden ayıran ve onları en saf nesil haline getiren özel bir durum var mı? Yakın zamanda Politico’da yayınlanan bir makale, bu iddiayı destekleyen bir örnek sunuyor: Rusya’daki seçim hilelerini gösteren bir video. Birçok Amerikalı Z kuşağı üyesi, bu videonun aslında ABD’deki seçim hilelerini gösterdiğine inanmış. Stanford’daki araştırmacılar, gençlerin medya okuryazarlığını (kitle iletişim araçlarındaki bilgileri doğru bir şekilde değerlendirme yeteneği) ölçmek için bu videoyu 3.446 lise öğrencisine gösterdiğinde, makaleye göre sadece üç öğrenci videonun Rusya ile bağlantısını tespit edebilmiş.
Z Kuşağı "Hayalet Nesil" Olarak Etiketleniyor
Makalenin yazarı Catherine Kim, ironik bir durumu vurguluyor: İnternetle büyüyen, telefonlara bağımlı ve teknoloji konusunda bilgili olan Z kuşağı, online dünyada gerçekleri kurgudan ayırma konusunda en yetersiz nesil olarak karşımıza çıkıyor. Ancak, aynı zamanda makale, Amerika’nın en genç seçmen kitlesinin büyük bir bölümünün haberleri sosyal medyadan aldığı gerçeğini de gözler önüne seriyor. Morning Consult tarafından yapılan bir analiz, Z kuşağının yaklaşık beşte üçünün (%63) haftada en az bir kez haber almak için sosyal medyaya başvurduğunu gösteriyor. Bu oran, geleneksel dağıtım yöntemleri olan televizyon (%27) veya kablolu yayın (%30) gibi kaynaklara göre çok daha yüksek. Yapay zekanın yükselişi, asılsız iddiaların bolluğu, hiciv ve diğer faktörler de eklendiğinde, Z kuşağının haber kaynaklarının güvenilirliği sorgulanabilir hale geliyor.
Z Kuşağı "Kaybedilmiş Nesil" Olarak Şekilleniyor mu?
Kim, bu tür bulguların Z kuşağını komplo teorilerinin içine çektiğini, onları iktidar kurumlarını sorgulamaya ve geleneksel medyayı reddetmeye yönelttiğini savunuyor. Tehlikeli bir geri bildirim döngüsü yaşanıyor. Bu tür bir medya tüketimi, geleneksel medyaya daha fazla zaman ayıran eski nesillerden önemli ölçüde farklı ve sonuçları vahim olabilir.
Z kuşağının medya tüketimi ve bilgiyi doğrulama yöntemlerine ek olarak, Kim, bu yaş grubunun genellikle yorumlar bölümüne bakarak bilgilerin doğru olup olmadığını kontrol ettiğini, sağlığa dair bilimsel dayanağı olmayan trendler hakkında bilgi edinebilecekleri dar online topluluklara daldıklarını veya kamuoyunu etkileyebilecek güncel olayları sorgulayan komplo teorileri duyabildiklerini belirtiyor.
Aynı zamanda, sorunun sadece bir siyasi partiye özgü olmadığını, "Başkan Donald Trump’ın hayranları ve karşıtlarının, kendi dünya görüşlerine uygun düşen sahte bilgilere aldanma olasılıklarının eşit olduğunu" yazıyor. Z kuşağı, günümüzde birçok farklı rolle anılıyor: en yalnız nesil, en teknoloji meraklısı nesil, hatta "hayalet nesil". Bu etiket, iş ararken, partner ararken veya ideal üniversiteyi bulmaya çalışırken karşılaştıkları sürekli retlerden kaynaklanıyor.
Daha Fazla Bilgiye Erişim, Daha Fazla Zorluk
Sonuç olarak, Z kuşağı, kendilerinden önceki nesillere göre parmaklarının ucunda daha fazla bilgiye sahip, ancak bu bilgilere akıllıca yön vermek hala büyük bir zorluk olmaya devam ediyor. Geniş bilgi okyanusunda doğruyu yanlıştan ayırt etmek, bu neslin karşılaştığı en büyük sınavlardan biri haline gelmiş durumda. Sosyal medyanın haber kaynağı olarak yaygın kullanımı, dezenformasyonun hızla yayılmasına ve komplo teorilerinin yayılmasına zemin hazırlıyor. Bu durum, Z kuşağının dünya görüşünü ve karar verme süreçlerini olumsuz yönde etkileyebilir.
Çözüm Yolları Aranmalı
Bu durumun üstesinden gelmek için, medya okuryazarlığı eğitiminin önemi giderek artıyor. Z kuşağının, bilgiyi eleştirel bir şekilde değerlendirme, kaynakları doğrulama ve farklı bakış açılarını anlama becerilerini geliştirmesi gerekiyor. Ayrıca, sosyal medya platformlarının dezenformasyonla mücadele konusunda daha aktif rol oynaması ve güvenilir bilgi kaynaklarını teşvik etmesi gerekiyor. Ailelerin, öğretmenlerin ve toplumun genel olarak Z kuşağının bilgiye erişim ve değerlendirme becerilerini geliştirmelerine yardımcı olacak destekleyici bir ortam yaratması da büyük önem taşıyor.
Z kuşağını "en saf nesil" olarak etiketlemek, sorunu basitleştirmek ve çözüm yollarını göz ardı etmek anlamına gelebilir. Aksine, bu neslin karşılaştığı zorlukları anlamak ve onlara gerekli araçları sağlamak, daha bilinçli ve bilgili bir toplumun oluşmasına katkı sağlayacaktır.
Sonuç
Z kuşağının karşılaştığı zorluklar ve potansiyel riskler göz önüne alındığında, onların medya okuryazarlığı becerilerini geliştirmek, dezenformasyonla mücadele etmek ve güvenilir bilgi kaynaklarına erişimlerini sağlamak büyük önem taşıyor. Bu sayede, Z kuşağı, bilgi çağının getirdiği fırsatlardan en iyi şekilde yararlanabilir ve toplumun daha bilinçli ve katılımcı bir üyesi haline gelebilir.