Fransa ile Cezayir arasındaki diplomatik gerilim tırmanmaya devam ediyor. Fransa Dışişleri Bakanı’nın yaptığı son açıklamalar, ilişkilerin uzun süredir devam eden bir çıkmazda olduğunu ve çözüm için herhangi bir ilerleme kaydedilmediğini gösteriyor. Cezayir’deki Fransa Büyükelçisi’nin Nisan ortasından beri Paris’te bulunması ve henüz geri dönmemesi, durumun ciddiyetini gözler önüne seriyor.
Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot, RTL radyosuna yaptığı açıklamada, Büyükelçi Stéphane Romatet’nin hala Paris’te olduğunu doğruladı. Barrot, "Şu anda durum tıkandı ve bu Cezayir makamlarının sorumluluğunda" ifadelerini kullandı. Bu açıklama, Fransa’nın Cezayir’i uzlaşmaz bir tutum sergilemekle suçladığını ve sorunun çözümünde sorumluluğu Cezayir tarafına yüklediğini açıkça ortaya koyuyor.
İki ülke arasındaki gerilim, Nisan ayında Emmanuel Macron’un aldığı kararlarla daha da alevlenmişti. Macron, Cezayir’in benzer bir karar almasına misilleme olarak Fransa’daki Cezayir konsolosluk ve diplomatik ağında görev yapan "on iki ajanın" sınır dışı edilmesine karar vermiş ve Cezayir’deki büyükelçisini istişarelerde bulunmak üzere Paris’e geri çağırmıştı. Fransa Dışişleri Bakanı Barrot, Cezayir’in bu kararını bir kez daha "çok şiddetli" olarak nitelendirdi.
Fransa-Cezayir ilişkilerindeki bu gergin durum, iki ülke arasındaki karmaşık ve uzun süreli tarihsel bağlamı göz önünde bulundurulduğunda daha da anlam kazanıyor. Cezayir’in bağımsızlığını kazanmasından bu yana geçen 60 yılda, iki ülke ilişkileri inişli çıkışlı bir seyir izledi. Açılımlar ve iş birliği dönemleri yaşanmasına rağmen, krizler ve anlaşmazlıklar da sıklıkla gündeme geldi.
Mevcut gerilimin bir diğer önemli unsuru da, Fransa-Cezayir vatandaşı yazar Boualem Sansal’ın durumu. Cezayir’de hapsedilen ve şu anda hastanede bulunan Sansal’ın durumu, iki ülke arasındaki ilişkileri daha da germiş durumda. Dışişleri Bakanı Barrot, 80 yaşındaki Sansal’ın "arkadaşlarından uzak" olduğunu ve Cezayir makamlarının "insaniyet göstereceğini" umduğunu dile getirdi.
Sansal’ın durumu, Fransa’da Cezayir kökenli vatandaşların hakları ve durumu konusundaki hassasiyeti de yansıtıyor. Fransa’da yaşayan önemli bir Cezayir kökenli nüfus bulunuyor ve bu durum, iki ülke arasındaki ilişkileri iç siyasi dinamiklerden de etkilenir hale getiriyor.
Fransa İçişleri Bakanı Bruno Retailleau’nun, Fransa’dan sınır dışı edilme kararı (OQTF) verilen Cezayirlilerin ülkelerine geri kabulü konusunu defalarca gündeme getirmesi, ilişkilerdeki gerilimi artıran bir diğer faktör olarak öne çıkıyor. Bu konu, Fransa’da iç siyasi tartışmaların odağında yer alırken, Cezayir tarafından da egemenlik haklarına müdahale olarak algılanabiliyor.
Dışişleri Bakanı Barrot, bu konuda daha dikkatli olunması gerektiği uyarısında bulunarak, "Cezayir’i iç siyaset malzemesi yapmamaya özen göstermeliyiz. Bunu yaptığımızda, Fransa-Cezayir kökenli vatandaşlarımıza zarar verme riskini alıyoruz ve ilişki ancak dengeli olduğunda sonuç elde edebiliriz" dedi. Barrot’nun bu açıklaması, Fransa’nın Cezayir ile ilişkilerini iç siyasi çıkarlar uğruna tehlikeye atmaması gerektiğine işaret ediyor.
Fransa ile Cezayir arasındaki ilişkilerin geleceği belirsizliğini koruyor. İki ülke arasındaki gerilimin daha da tırmanmasını önlemek ve iş birliği zeminini yeniden oluşturmak için diplomatik çabalara ihtiyaç duyuluyor. Ancak, mevcut durumda her iki tarafın da taviz vermeye yanaşmaması, çözüm sürecini zorlaştırıyor.
Özellikle, Fransa’nın Cezayir Büyükelçisi’nin hala Paris’te bulunması, ilişkilerin normalleşmesi için bir ön koşul olarak algılanabilir. Cezayir’in, Fransa’nın sınır dışı kararına misilleme olarak aldığı kararlardan geri adım atması ve diyalog kanallarını yeniden açması da önemli bir adım olacaktır.
Bununla birlikte, iki ülke arasındaki ilişkilerin karmaşıklığı göz önünde bulundurulduğunda, kısa vadede kapsamlı bir çözüm beklenmesi gerçekçi olmayabilir. Tarihsel ve kültürel bağların yanı sıra, ekonomik ve stratejik çıkarlar da iki ülkeyi birbirine bağlıyor. Bu nedenle, uzun vadede daha yapıcı ve iş birliğine dayalı bir ilişki kurmak için sabırlı ve dikkatli bir yaklaşım sergilenmesi gerekiyor.
Sonuç olarak, Fransa ile Cezayir arasındaki mevcut gerilim, iki ülke arasındaki ilişkilerin kırılganlığını ve karmaşıklığını bir kez daha gözler önüne seriyor. Sorunların çözümü için diplomatik çabalara devam edilmesi ve her iki tarafın da karşılıklı anlayış ve saygı çerçevesinde hareket etmesi gerekiyor. Aksi takdirde, iki ülke arasındaki ilişkiler daha da kötüleşebilir ve bu durum, hem Fransa hem de Cezayir için olumsuz sonuçlar doğurabilir.