Elon Musk’ın sahibi olduğu X platformu (eski adıyla Twitter), Minnesota eyaletinin seçimleri etkilemek amacıyla manipüle edilmiş medya, yani "deepfake" kullanımını düzenleyen bir yasaya karşı dava açtı. X, yasanın anayasaya aykırı olduğunu savunuyor.
Şirket, 23 Nisan’da Minnesota Bölgesi ABD Bölge Mahkemesi’ne sunulan 30 sayfalık şikayet dilekçesinde, yasanın kaçınılmaz olarak değerli siyasi konuşma ve yorumların geniş kesimlerinin sansürlenmesine yol açacağını iddia ediyor. Mahkeme belgelerine göre, mevcut uygulama sisteminde, yasa kapsamında "yakın bir ihtimal" olarak değerlendirilebilecek içerikleri platformlarında barındırmaya devam edenler cezai yaptırımlarla karşı karşıya kalma riski taşıyor. Ancak, aşırı sansür uygulaması durumunda herhangi bir ceza öngörülmüyor.
Şikayet dilekçesinde, Minnesota Başsavcısı Keith Ellison davalı olarak gösteriliyor. Ellison’ın ofisi Associated Press’e yaptığı açıklamada, davayı incelediklerini ve uygun zamanda ve şekilde yanıt vereceklerini belirtti.
2023 yılında Minnesota, bir kişinin bir deepfake’i bir seçimden 90 gün önce paylaşmasını suç sayan bir yasayı yürürlüğe koydu. Bu yasa, söz konusu kişinin bunun, tasvir edilen kişinin izni olmadan, bir adayın itibarını zedelemek veya bir seçimi etkilemek amacıyla yapılmış bir deepfake olduğunu bilmesi veya bilmesi gerektiği durumları kapsıyor. Bu bilgi, Minnesota Eyalet Sekreterliği Ofisi tarafından yapılan açıklamaya göre belirtiliyor.
Hatırlatmak gerekirse, Elon Musk’ın X platformu, Donald Trump’ın 6 Ocak olaylarından sonraki yasaklamanın ardından açtığı ifade özgürlüğü davasını da çözüme kavuşturmuştu.
Yasa, bir deepfake’i "makul bir kişinin, aslında böyle bir konuşma veya davranışta bulunmamış bir bireyin konuşma veya davranışını tasvir ettiğine inanacağı kadar gerçekçi olan" herhangi bir görüntü, ses veya video olarak tanımlıyor. Bu tür bir içeriğin üretimi, "büyük ölçüde teknik araçlara" dayanıyor. Yapay zekanın deepfake oluşturmak için kullanılması, eyalet sekreterliği ofisi tarafından yayınlanan yasa açıklamasında özellikle belirtiliyor.
X, yaptığı açıklamada, yasanın "masum seçimle ilgili konuşmaları, mizahı da dahil olmak üzere" suç haline getirdiğini ve sosyal medya platformlarını bunları sansürlemedikleri için cezai olarak sorumlu tuttuğunu ifade etti. Şirket, "Bu yasa, demokrasiyi savunmak yerine onu aşındıracaktır" şeklinde görüş bildirdi.
Şirket tarafından açılan davada, yasanın sosyal medya platformlarının ifade özgürlüğü haklarını ihlal ettiği ve internet şirketlerini kullanıcılar tarafından yayınlanan içeriklerin çoğundan sorumlu tutmayan bir federal yasayla çeliştiği iddia ediliyor. Ayrıca, yasanın "o kadar belirsiz ve anlaşılmaz olduğu" ve sosyal medya platformlarının yasanın neye izin verdiğini ve neyi yasakladığını anlamasının mümkün olmadığı da belirtiliyor. Ellison’ın henüz X’in iddialarına bir yanıtı bulunmuyor ve federal mahkeme kayıtlarına göre davayla ilgili herhangi bir duruşma planlanmadı.
Kamu Yararı, kar amacı gütmeyen bir tüketici savunma grubuna göre, en az 24 eyalet seçimlerdeki deepfake’leri düzenlemek için yasa çıkardı, 22 eyalette ise benzer yasalar halen beklemede.
Dava, ifade özgürlüğü, seçim güvenliği ve teknoloji düzenlemesi gibi önemli konuları gündeme getiriyor. X’in itirazları, yasanın aşırı geniş kapsamlı olduğu ve platformların kullanıcı içeriğini sansürlemesi yönünde orantısız bir baskı oluşturduğu argümanına dayanıyor. Şirket, yasanın masum ve hatta mizahi siyasi yorumları dahi hedef alabileceğini savunuyor.
Öte yandan, Minnesota eyaleti ve diğer deepfake yasalarını destekleyenler, bu tür düzenlemelerin seçimlerin bütünlüğünü korumak ve yanlış bilgilendirme yoluyla seçmenleri manipüle etmeyi önlemek için gerekli olduğunu vurguluyor. Deepfake teknolojisinin hızla gelişmesiyle birlikte, gerçek ile sahte arasındaki çizgiyi ayırt etmek giderek zorlaşıyor ve bu durum, siyasi süreçlere olan güveni sarsma potansiyeli taşıyor.
Davanın sonucu, sosyal medya platformlarının siyasi içerik üzerindeki sorumluluğu, seçim kampanyalarında teknolojinin rolü ve ifade özgürlüğü ile seçim güvenliği arasındaki denge gibi konularda emsal teşkil edebilir. Mahkemenin kararı, diğer eyaletlerdeki benzer yasaları da etkileyebilir ve deepfake teknolojisinin siyasi alanda nasıl düzenleneceğine dair genel bir çerçeve oluşturabilir.
Davanın ilerleyen aşamalarında, mahkemenin yasanın belirsizliği, aşırı geniş kapsamı ve ifade özgürlüğü üzerindeki potansiyel etkileri gibi konuları derinlemesine incelemesi bekleniyor. X’in, yasanın ifade özgürlüğünü kısıtladığı ve federal yasayla çeliştiği yönündeki argümanlarını desteklemek için deliller sunması gerekecek. Minnesota Başsavcısı ise, yasanın seçimlerin bütünlüğünü korumak ve seçmenleri manipülasyondan korumak için gerekli olduğunu savunacak.
Dava, teknoloji şirketleri, siyasi aktörler, hukuk uzmanları ve kamuoyu tarafından yakından takip ediliyor. Sonuç, gelecekteki seçim kampanyalarını ve siyasi tartışmaları derinden etkileyebilecek önemli sonuçlar doğurabilir.
Son olarak, bu dava, teknolojinin siyasi süreçler üzerindeki artan etkisini ve bu etkileri düzenlemenin zorluklarını bir kez daha gözler önüne seriyor. Seçim güvenliğini korumak ile ifade özgürlüğünü güvence altına almak arasındaki hassas dengenin nasıl sağlanacağı, gelecekteki siyasi tartışmaların merkezinde yer almaya devam edecek.