Derek Carr’ın Mirası: Talihin Cilvesi ve Yetenek Sınırları
Derek Carr’ın kariyerini sonlandırmasıyla birlikte, ismi Joe Montana gibi efsanelerle yan yana anılmayan, "miras" kelimesinin pek yakıştırılmadığı bir oyuncu için bu kavramı sorgulamak garip gelebilir. Carr, elit bir pasör olmasa da, NFL’deki varlığı bir iz bıraktı. Bu iz, yetenek eksikliğinden değil, talihsizlikten kaynaklanan bir miras. Birçok selefi gibi, Carr’ın da daha istikrarlı ve başarılı organizasyonlarda oynaması durumunda kariyerinin nasıl şekilleneceğini merak etmekten kendini alamıyor insan.
Tom Brady’nin hangi evrende olursa olsun Tom Brady olacağı muhtemel, ancak Brady’nin kariyeri boyunca sadece bir koçla değil de, Carr gibi altı farklı baş antrenörle çalıştığını hayal edin. Sürekli bir karmaşa ortamında, kötü koçlarla, beceriksiz organizasyonlarda oynasaydı, yine de Brady olur muydu?
NFL’de quarterback olarak başlayan birçok oyuncu Carr gibi. Onlar elit yetenekler değiller. Onlar NFL’in yük beygirleri. Peyton Manning’in yeteneğine veya John Elway’in atletikliğine sahip değiller. Onlar orta sınıf oyuncular. Çoğu zaman da şanssızlar. Carr da bu kategoriye giriyor.
Carr’ın hikayesi NFL’de evrensel. Bu, Cam Ward, Shedeur Sanders veya Jaxson Dart gibi bu yılki drafttan çıkan quarterbacklerin de hikayesi olacak. Başarıları, kendi kontrolleri dışındaki sayısız faktöre bağlı olacak.
Carr’ın kariyerini eleştirmek kolay. Geçmişte ben de yaptım. Takım arkadaşlarını defalarca "otobüsün altına atmasını" hiç sevmedim. Ancak sahada, inanılmaz derecede zorlu koşullara rağmen insanların düşündüğünden çok daha iyiydi. ESPN’nin belirttiği gibi, Carr, Raiders’daki dokuz yılında tam altı farklı baş antrenörle çalıştı. Bu koçlardan ikisi geçiciydi. Beş farklı oyun kurucu vardı. Ayrıca Saints’deki iki sezonunda da yeni bir koordinatörle çalıştı.
Bu koşulların ne kadar inanılmaz derecede kötü olduğunu abartmak zor. Çok az quarterback bu tür bir değişimle başarılı olabilirdi. Ancak Carr bir şekilde başardı. Pro Bowl’lara seçildi ve son derece dayanıklıydı. Carr, hem Raiders hem de Saints’de kötü hücum hatlarının arkasında eziliyordu. Ancak darbeyi alıp hemen ayağa kalkıyordu. ESPN’nin dediğine göre, ilk 10 NFL sezonunun her birinde 15 veya daha fazla maçta oynadı.
Carr, özellikle Raiders’da, gerçekten cesur bir oyuncuydu.
Elbette Carr mükemmel değildi. Hayatta görülebilecek en anlaşılmaz pas hatalarını yapabiliyordu. Tamamen akıl almaz şeyler. Carr, bir zamanlar eski bir takım arkadaşı tarafından inaccurate bir pasör olmakla suçlanmıştı.
Carr’ın ayrıca sadece bir playoff deneyimi oldu (2022’de Raiders ile oynarken bir AFC wild-card maçında alınan mağlubiyet). İyiydi, bazen pozisyonunda ilk 10’daydı, ancak kötü takımları sırtına alıp sezon sonrası maçlarını kazanacak kadar iyi değildi.
NFL quarterbacki gibi bir konuma sahip biri için Carr aynı zamanda dikkat çekici derecede alıngan olabiliyordu. Hatta hafif eleştirilerden sonra bile Twitter’da (şimdiki X) engelleme çılgınlığına giriyordu. Bu neredeyse bir şaka haline gelmişti. İki tür Twitter kullanıcısı vardı: Carr tarafından engellenenler ve engellenecek olanlar. Beni yıllar önce engellemişti. Az önce kontrol ettim. Hala engelliyim.
Carr’a bir keresinde insanları neden bu kadar çok engellediği soruldu.
"Muhtemelen saçma bir şey söyledin," diye yanıtladı Carr. "Muhtemelen çılgın bir şey söyledin. Sürekli insanları susturuyor ve engelliyorum. Belki benim hakkımda bile söylemedin, belki de en iyi arkadaşlarımdan biri hakkında söyledin. Bu yüzden bu duruma geldiği için üzgünüm. Eğer öğle yemeği yemek istersen, yiyebiliriz. Altı feet mesafeden, maskelerle. Tüm protokollerle. Biliyorsun, şehirde tekrar başımı belaya sokmak istemiyorum."
"Yani bunu yapabiliriz. Ama engelliyorum. Muhtemelen hepiniz engellendiniz. Ama hala arkadaşız. Biliyorsunuz? Sadece olumsuzluğu okumak istemiyorum. Birinin tweet atmasını veya saldırmasını istemiyorum. Görmek istemiyorum. Yani bu kişisel bir şey değil. Bu sosyal medya. Ben hala aynı insanım."
Dürüst bir cevaptı. Bunu kabul ediyorum.
Peki Carr’ın mirası ne? Genellikle kötü takımlarda oynarken sınırlı yeteneklerini en iyi şekilde kullanan sağlam bir oyuncuydu. Hayır, bu Brady türü bir miras değil.
Ama kötü de değil.