2025 Akademi Ödülleri: Hayat Sanatı Mı Taklit Etti? Demi Moore ve "The Substance" Üzerine Bir Paradoks
2025 Akademi Ödülleri, sinema dünyasının zirvesi olarak kabul edilen bu görkemli gecede yaşanan bir sonuç, akıllara "hayat sanatı mı taklit etti?" sorusunu getirdi. Demi Moore’un "The Substance" filmindeki performansına hayran olanlar, bu düşünceyi yüksek sesle dile getirmekten çekinmediler. Zira, oldukça çekişmeli geçen En İyi Kadın Oyuncu Oscar’ını, 62 yaşındaki Moore’dan alarak "Anora" filminin yıldızı 25 yaşındaki Mikey Madison’ın kazanması, sosyal medyada adeta deprem etkisi yarattı ve bu durum, doğrudan "The Substance" filminin konusuna benzetildi.
"The Substance," vücut-korku (body horror) türünde bir yapım. Filmde Demi Moore, yaşlanması sebebiyle 50 yaşında işten çıkarılan ve yerine daha genç bir yıldızın getirilmesi istenen Elisabeth Sparkle adlı bir film yıldızını ve televizyon sunucusunu canlandırıyor. Elisabeth, çaresizlik içinde, daha genç bir versiyonunu yaratan deneysel bir ilaç kullanmaya başlıyor. Bu genç versiyon, Sue karakteriyle Margaret Qualley tarafından hayat buluyor. Ancak Elisabeth, kısa süre sonra alter egosunu kıskanmaya başlıyor. Sue, kamuoyu tarafından hızla benimsenirken, Elisabeth kendi yerini kaybetme korkusuyla mücadele ediyor.
İşte tam da bu noktada, Akademi Ödülleri gecesinde yaşanan olay, filmin içindeki dinamiklerle çarpıcı bir paralellik kurdu. Sektörün deneyimli ve saygın isimlerinden biri olan Demi Moore’un, nispeten daha genç ve tanınmamış bir yıldız olan Mikey Madison’a kaybetmesi, pek çok kişi tarafından ironik bir durum olarak değerlendirildi.
X (eski adıyla Twitter) platformunda yapılan bir paylaşımda, "Demi Moore’un Mikey Madison’a kaybetmesi aslında ‘The Substance’ın konusu," ifadeleri kullanıldı ve bu paylaşım 250.000’den fazla beğeni aldı. Bir başka kullanıcı ise, "Bu yılki yarışın ‘The Substance’ ile ilişkili ironi katmanları, Demi Moore’un daha genç bir oyuncuya kaybetmesi… Biraz üzücü," şeklinde yorum yaptı. Başka bir kullanıcı ise esprili bir dille, "Vay canına, Demi Moore daha genç ve parlak bir yıldız tarafından geçildi. Biri bunun hakkında bir film yapmalı," dedi. Bir diğer paylaşımda ise, Oscar’ların "yaşlı kadınları ciddiye almadığı ve korku türünü önemsemediği" savunuldu.
Ancak gerçek hayat ile kurgu arasında bir ayrım noktası da bulunuyor. "The Substance" filminde Elisabeth Sparkle karakteri Oscar ödülü kazanmış bir isimken, Demi Moore bu filmle kariyerinin ilk Oscar adaylığını elde etti.
Moore, Altın Küre Ödülleri, Eleştirmenlerin Seçimi Ödülleri ve Sinema Oyuncuları Birliği Ödülleri’nde aldığı ödüllerden sonra genellikle En İyi Kadın Oyuncu ödülünün favorisi olarak görülüyordu. Ancak Madison’ın Britanya Akademi Film Ödülleri’nde Moore’u geçmesi, bazı kişilerin Madison’ın zaferini önceden görmesine yol açmıştı.
"Anora" filmiyle En İyi Kadın Oyuncu Oscar’ını kazanarak şaşkınlık yaratan Mikey Madison’ın, Akademi tarafından "The Substance" filminden daha fazla benimsenen bir filmde rol alması da bir avantajdı. "The Substance" sadece En İyi Makyaj ve Saç Tasarımı ödülünü kazanırken, "Anora," En İyi Film ve En İyi Yönetmen (Sean Baker) dahil olmak üzere beş ödülün sahibi oldu.
Geçmiş yıllarda yaşanan yakın oyunculuk yarışlarında, genellikle filmi Akademi tarafından daha çok beğenilen oyuncu galip gelmiştir. Geçen yıl, örneğin, Emma Stone, Lily Gladstone’u geride bırakmıştı. Stone’un filmi "Poor Things" dört Oscar kazanırken, Gladstone’un filmi "Killers of the Flower Moon" hiç ödül alamamıştı. 2021’de, En İyi Film ödülünü kazanan "Nomadland" filminin başarısı, Frances McDormand’ın Viola Davis ve Carey Mulligan gibi rakiplere karşı kazandığı En İyi Kadın Oyuncu ödülünü de beraberinde getirmişti.
"Anora," 2025 Akademi Ödülleri’nde 5 ödül kazandı; bunlara En İyi Film ve Mikey Madison’ın En İyi Kadın Oyuncu ödülü de dahil.
Madison da Oscar’ı kazandığına en az diğerleri kadar şaşırmış görünüyordu. Konuşmasında, "Anora" filminde Rus bir oligarkın oğluyla fırtınalı bir ilişki yaşayan genç bir striptizciyi canlandıran oyuncu, "seks işçisi topluluğunu" selamladı ve onlara "destek olmaya ve müttefik olmaya devam edeceğini" söyledi.
Sadece 25 yaşında olmasına rağmen, Madison "The Substance" filmindeki Sue gibi birdenbire ortaya çıkmadı. Oyuncu, Hollywood’da geçirdiği kısa sürede etkileyici bir özgeçmiş oluşturdu. "Anora"dan önce, "Once Upon a Time in Hollywood"da Charles Manson’ın bir takipçisini ve "Scream"de bir Ghostface katilini canlandırmasıyla tanınıyordu. Ayrıca, Pamela Adlon ile birlikte FX dizisi "Better Things"de rol aldı.
Bu olaylar zinciri, sinema dünyasında sıkça tartışılan bir temayı tekrar gündeme getiriyor: Yaşlanma ve gençlik arasındaki rekabet. "The Substance" filmi, bu rekabeti abartılı bir şekilde yansıtırken, Akademi Ödülleri’nde yaşanan sonuç, bu temanın gerçek hayatta da ne kadar etkili olduğunu gözler önüne seriyor. Her ne kadar Madison’ın yeteneği ve "Anora" filminin başarısı görmezden gelinemez olsa da, Moore’un kaybı, yaş ayrımcılığına dair endişeleri de beraberinde getiriyor.
Sonuç olarak, 2025 Akademi Ödülleri’nde yaşanan bu sürpriz sonuç, sinema dünyasının ve toplumun değer yargıları üzerine düşündüren bir olay olarak tarihe geçti. Belki de hayat gerçekten sanatı taklit ediyor ve bu durum, sinema eleştirmenleri ve sosyologlar için uzun süre tartışılacak bir konu olmaya devam edecek.