Daredevil: Born Again – Düşman Kardeşliği ve Karanlık Bir Geri Dönüş
Charlie Cox ve Vincent D’Onofrio bir araya geldiğinde, kameraların ardında karşılıklı bir hayranlık ve dostluk hakim. Ancak, Marvel evrenindeki karakterleri Matt Murdock ve Wilson Fisk karşı karşıya geldiğinde, gerilim o kadar yoğun ki bıçakla kesilebilir. Disney+’ta yayınlanan "Daredevil: Born Again" dizisinin ilk bölümünde, New York şehrinin eski suç kralı Wilson Fisk, ezeli rakibi Matt Murdock’a (Charlie Cox) "Seni tekrar görmek tamamen tatsız değil," diyor. Fisk ve Murdock, namı diğer maskeli kahraman Daredevil, ilk başta bir restoranda barışçıl bir diyalog kurmaya çalışıyorlar. Ancak konuşma, pasif-agresif tavırlardan doğrudan saldırganlığa dönüştüğünde, New York’u tehlikeye sokan kötü hisler yeniden su yüzüne çıkıyor.
Evet, onlar ezeli düşmanlar; ancak aynı zamanda birbirlerine yeni bir amaç duygusu da veriyorlar. Cox, 42 yaşında, "Ben büyük bir futbol hayranıyım," diyor. "Benim takımım Arsenal ve ezeli rakibimiz Tottenham. Soru şu: Onların var olmamasını ister miydim? Cevap hayır. Onların orada olmasını istiyorum çünkü onları yenmek istiyorum." D’Onofrio ise Murdock ve Fisk’in "çok tutkulu karakterler" olduğunu ekliyor. "İkisi de mücadele ediyor ve bir şekilde kırılmış durumdalar. Metafor, gün ışığında yaşamaya çalışan iki vampir olabilir."
İlk iki bölümü yayınlanan ve ardından her Salı akşamı yeni bölümleri yayınlanacak olan "Born Again," Marvel’ın Netflix’te 2015-2018 yılları arasında üç sezon yayınlanan "Daredevil" dizisinin bir devamı niteliğinde. Yeniden çekim, aynı karanlık ve acımasız atmosferi koruyor; ancak artık hem Kingpin hem de Daredevil Marvel Sinematik Evreni’nin bir parçası. Cox’un karakteri "Spider-Man: No Way Home" filminde kısa bir rol almıştı ve "She-Hulk: Attorney at Law" mini dizisinde daha hafif bir aşk ilgisiydi. D’Onofrio ise Fisk’i, "Hawkeye" ve "Echo" adlı iki Disney+ dizisinde yardımcı kötü karakter olarak canlandırmıştı.
65 yaşındaki D’Onofrio için bunların hepsi ana yemeğin birer başlangıcıydı. "Amacımız ‘Born Again’ idi ve onun Netflix dizisiyle aynı hissi vermesini sağlamaktı. Bu yüzden tekrar o atmosfere girmeyi bekliyordum," diyor. Yeni dizi, Kingpin’in imparatorluğunu yıkmaktan sorumlu olan Fisk ve Daredevil’i, hayatlarının yeni aşamalarında yakalıyor. Ancak bu ikili için eski alışkanlıklar kolay kolay ölmüyor. Fisk, New York Belediye Başkanı adayı oluyor ve seçimi kazanıyor, siyaseti kendi yöntemiyle (ve her zaman yasalara uygun olmadan) yapıyor. Murdock ise bir yıl önce bir trajedi sonrasında alter egosu Daredevil’i emekliye ayırmış olmasına rağmen, yeni anti-vigilante (kanunsuz kahraman) duyguları ve Fisk’in eylemleri kahramanımızı kırmızı deri kostümüyle geri dönmeye zorluyor.
Cox, "Matt Murdock, Daredevil’den daha çok bir yalan. O, sıradan hukuk kuralları içinde işlev görmeye çalışan bir avukat; ancak aynı zamanda neredeyse herkesi aldatıyor," diyor. Murdock, "bir kahramanın zıddı" olan ve "birçok kez karanlığa geçebilen" bir karaktere bürünüyor. İngiliz aktör, "Kendisini fiziksel olarak iki farklı yöne çekiliyormuş gibi hissediyor," diye ekliyor. Hukuk içinde çalışmak ve aynı zamanda onun dışında suçla savaşmak, "birbirlerine zıt olsalar bile onun için otantik" geliyor. Bu içsel çatışma ise, ironik bir şekilde oldukça anlaşılabilir bir durum.
Fisk’in giyimi o kadar renkli olmayabilir; ancak D’Onofrio, "Takımın içini dolduran şey, takımın kendisinden daha ilginç," diyor. Karakterini, hem politik hem de ailevi ortamlarda, balık-sudan-çıkmış gibi durumlarda oynamayı seviyor. "Ne kadar tehlikeli olursa ve olursa, eşiyle oturup öğle yemeği yerken onu görmek o kadar eğlenceli oluyor. Konuştukları şeyler o kadar tuhaf ve o kadar garip ki, karısı da çok farklı bir şekilde bozuk durumda. Ama yine de bu yüzden harika bir çift oluşturuyorlar."
Marvel şu anda bir seçim sezonu içinde: "Thunderbolt" Ross (Harrison Ford), "Captain America: Brave New World" filminde başkan oldu, Fisk New York’u yönetmeye çalışıyor ve ikisi de tam olarak kahraman sayılmaz. Peki, hem siyasi bölünmelerin hem de bölücü kişiliklerin olduğu durumlarda, MCU’nun (Marvel Sinematik Evreni) gerçek hayata benzemesini nasıl engellersiniz? (Özellikle Fisk’in hikayesi, seçmenler arasında kabilecilik yaratmakla tanınan bazı Amerikalı liderleri yansıtıyor.)
D’Onofrio, Kingpin’i oynarken "Ona önce bir adam olarak yaklaşıyorum," diyor. "O gün işe ‘Hey, ben kötü bir adam oynuyorum’ diye düşünerek gitmiyorum. Onun hakkında tüm bu tuhaf şeyler var; ama onu bıyıklarını kıvırarak ya da tipik herhangi bir şey yaparak oynamıyorum."
"Rollerimizde bizden çok şey var ve bence bu onu farklı kılıyor. Ama herhangi bir siyaseti ya da dünyada olup bitenleri düşünmüyorum – sadece ‘Daredevil’ dünyasını."
Her iki oyuncu da, karakterlerini ilk olarak Netflix dizisi için nasıl yarattıklarını hatırlıyorlar. Bağları o zamandan beri daha da güçlendi: D’Onofrio, "Birbirimize çok daha fazla güveniyoruz," diyor. "Bir sette çalışırken, onun o stüdyoda bir yerlerde (başka) bir sette çalıştığını bilmek inanılmaz bir duygu. Orada ne olup bittiğini biliyorum çünkü Charlie başrolde ve hiçbir şeyin aptalca görünmesine izin vermeyecek."
Cox, on yıl önce ilk sezonun yapımcılarının hala akıllarda kalan hedefini hatırlıyor: "Eğer bir sezonun ortasında diziye girdiyseniz ve bu karakterler hakkında hiçbir şey bilmiyorsanız, kimin iyi adam, kimin kötü adam olduğu sizin için net olmayacak," diyor. "Bir izleyici olarak, nihayetinde kötü olanlardan iyi işleri ayırmak için biraz daha fazla çaba göstermeniz gerekiyor."
Özetle, "Daredevil: Born Again" hem tanıdık yüzlerin geri dönüşüyle nostalji yaratıyor hem de Marvel Sinematik Evreni’ne daha karanlık ve karmaşık bir boyut getiriyor. Matt Murdock ve Wilson Fisk arasındaki bitmek bilmeyen mücadele, sadece aksiyon dolu sahnelerle değil, aynı zamanda karakterlerin iç dünyalarındaki çatışmalarla da derinlik kazanıyor. Bu düşman kardeşliği, izleyicilere hem nefret ettikleri hem de bir şekilde anladıkları karakterlerle dolu, sürükleyici bir deneyim sunuyor.