Wednesday, May 7, 2025
HomeYaşam tarzıÇocukluk Evine Dönüş: Fransızların Nostaljik Bağları

Çocukluk Evine Dönüş: Fransızların Nostaljik Bağları

Ev, çocukluk evi, aile evi, miras, anılar, bağlılık, emlak, Fransa, Belçika, satın alma, gayrimenkul, yatırım, yuva, kökler, kişisel tarih, Gaston Bachelard, La Poétique de l’espace, mekanın poetiği, ev satın alma, emlak yatırımı, aile yadigarı

Élodie, Aurore, Claire, Jessica ve François. Onlar, Fransa’nın dört bir yanında, hatta içlerinden biri Belçika’da yaşayan, oldukça özel mülk sahipleri. Onları bir araya getiren şey, çocukluklarının geçtiği evi satın almış olmaları ya da o evin ailelerinin elinden çıkmaması için kumbaralarını kırmış olmaları. Hep bir ağızdan söylediklerine göre, bu kararları onlara "apaçık bir gerçek" gibi gelmiş.

Burada, birçok alıcıyı etkisi altına alan ve geldiği kadar çabuk geçebilen o meşhur "ilk görüşte aşk" durumundan bahsetmiyoruz. Burada söz konusu olan, yabancı ellere geçmesini istemedikleri, kaybetmeyi kabul edemedikleri ya da yeniden ele geçirmeyi kafalarına koydukları bir temele duyulan derin, içgüdüsel ve pazarlık kabul etmeyen bir bağlılık. Bu evler, tanıklarımız için, Gaston Bachelard’ın 1957 tarihli "Mekanın Poetikası" adlı kitabında tanımladığı gibi, onların "dünya köşeleri" ve "ilk evrenleri".

Her oda, her duvar, bahçenin her köşesi anıları canlandırıyor…

Bu evler, sadece dört duvar ve bir çatıdan ibaret değil. Onlar, geçmişin yankılandığı, anıların biriktiği, kimliğin şekillendiği kutsal alanlar. Çocukluk kahkahalarının, aile sofralarının, ilk aşkların, hayal kırıklıklarının, kısacası hayatın tüm renklerinin izlerini taşıyorlar. Bu evleri satın alanlar, aslında sadece bir mülk değil, bir miras, bir kimlik, bir aidiyet duygusu satın alıyorlar.

Élodie, küçük bir sahil kasabasında büyümüş. Babaannesinin evi, denize nazır, mavi panjurlu şirin bir yapı. Yaz tatillerini orada geçirmiş, kumdan kaleler yapmış, dalgalarla oynamış, yıldızları seyretmiş. Babaannesi vefat edince, ev satışa çıkarılmış. Élodie, o evi kaybetme fikrine katlanamamış. Tüm birikimini ortaya koymuş ve evi satın almış. Şimdi, her yaz tatilinde ailesiyle birlikte o eve gidiyor ve çocukluğunun anılarını yaşatıyor.

Aurore, kırsal kesimde, geniş bir bahçesi olan eski bir çiftlik evinde büyümüş. Annesi, o bahçede çiçekler yetiştirir, babası hayvanlarla ilgilenirdi. Aurore, o bahçede koşup oynamış, ağaçlara tırmanmış, kelebekleri kovalamış. Anne ve babası yaşlanınca, çiftlik evini satmak zorunda kalmışlar. Aurore, o evi geri almak için yıllarca para biriktirmiş. Sonunda, hayalini gerçekleştirmiş ve çiftlik evini satın almış. Şimdi, o bahçede kendi çocuklarını büyütüyor ve anne babasının anılarını yaşatıyor.

Claire, büyük bir şehirde, apartman dairesinde büyümüş. Ancak, dedesinin köydeki evi onun için çok özel bir anlam ifade ediyordu. Dedesinin evi, taş duvarlı, ahşap oymalı, şömineli sıcak bir yapıydı. Claire, hafta sonlarını ve yaz tatillerini dedesinin evinde geçirmiş, köy hayatını tanımış, doğayla iç içe yaşamayı öğrenmiş. Dedesinin vefatından sonra, ev miras yoluyla dağıtılmış. Claire, diğer mirasçılarla anlaşarak dedesinin evini satın almış. Şimdi, o evde hafta sonlarını geçiriyor ve dedesinin anılarını yaşatıyor.

Jessica, Belçika’da, küçük bir kasabada büyümüş. Anneannesinin evi, rengarenk çiçeklerle dolu, şirin bir bahçesi olan tatlı bir yapıydı. Jessica, o bahçede oyunlar oynamış, anneannesiyle birlikte kurabiyeler pişirmiş, masallar dinlemiş. Anneannesi vefat edince, ev satışa çıkarılmış. Jessica, o evi kaybetme fikrine dayanamamış. Tüm gücünü toplayarak evi satın almış. Şimdi, o evde yaşıyor ve anneannesinin anılarını yaşatıyor.

François, Fransa’nın kuzeyinde, tarihi bir köyde büyümüş. Ailesinin evi, köyün meydanında bulunan, eski bir taş binaydı. François, o evde doğmuş, büyümüş, okumayı yazmayı öğrenmiş. Ailesi vefat edince, ev satışa çıkarılmış. François, o evi kaybetme fikrine tahammül edememiş. Bankadan kredi çekerek evi satın almış. Şimdi, o evde yaşıyor ve ailesinin anılarını yaşatıyor.

Bu insanların hikayeleri, ev kavramının sadece bir barınma yeri olmadığını, aynı zamanda bir kimlik, bir aidiyet, bir miras olduğunu gösteriyor. Onlar, evlerini satın alarak sadece bir mülk değil, bir geçmişi, bir geleceği, bir hayatı satın aldılar. Onlar, evlerinde sadece yaşamıyorlar, aynı zamanda anılarını yaşatıyorlar. Onların evleri, sadece duvarlardan ve çatılardan ibaret değil, aynı zamanda sevgiyle, umutla, hayallerle dolu.

Bu evler, bu insanlar için bir sığınak, bir liman, bir dünya köşesi. Onlar, bu evlerde kendilerini güvende, huzurlu, mutlu hissediyorlar. Onların evleri, onların ilk evrenleri. Ve onlar, bu evleri asla kaybetmek istemiyorlar.

Gaston Bachelard’ın dediği gibi, "Ev, bizim dünya köşemizdir. İlk evrenimizdir." Bu evler, Élodie, Aurore, Claire, Jessica ve François için, tam olarak da bu anlama geliyor. Onlar, evlerini satın alarak sadece bir mülk değil, aynı zamanda kendi dünya köşelerini, kendi ilk evrenlerini de satın aldılar. Ve bu, paha biçilemez bir değer. Onlar, evlerinde geçmişlerini yaşatırken, geleceklerine de anlam katıyorlar. Bu evler, sadece onların değil, aynı zamanda gelecek nesillerin de anılarını barındıracak. Bu evler, birer miras olarak kalacak.

RELATED ARTICLES

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Most Popular