Chez Tricia: Berlinale’nin Yeni Mutfağı
Berlinale’nin yeni direktörü Tricia Tuttle’ın küratöryel benliğini bir restoran şefi olarak hayal edin. Chez Tricia’da yemekler sessizce beyaz masa örtüleri üzerinde sunulmaz; tabaklar şangırtılar eşliğinde konukların önüne bırakılır. Berlinale’nin yemek salonunda sinematografik şefkat yoktur. Mutfak cesur, bazen fazla baharatlı, bazen fazla sıcak ve zaman zaman boğulmanıza neden olabilir. Ancak kimse kayıtsızca önüne koyulanı yemez.
Altın Ayı için yarışan 19 film, bir Çin köyünün şiirsel günlüğünden Marion Cotillard’ın modern bir Kar Kraliçesi olarak yer aldığı bir peri masalına ve nevrotik bir bekar annenin engelli parkurundan oluşuyor. Ana karakterler neredeyse her zaman kadındır ve onları birbirine bağlayan şey, onları görüntüler boyunca hareket ettiren tahmin edilemez bir enerjidir; huzursuz, şaşkın, direnişçi ve saldırgan.
Cesur Bir Menünün Altını Çizmek
Tuttle’ın seçkisi, dikkatleri benzersiz ve iddialı sinemalara çekiyor. Filmleri, seyirciyi rahatsızlığa davet eden, rahat bölgeyi yıkan ve kolay cevaplar sunmayı reddeden kışkırtıcı anlatılarla karakterize ediliyor.
Örneğin, Aziz Ansari ve Bill Murray’in yer aldığı "Being Mortal" filmi, ağır hasta hastaların son günlerinde uygulanan ev ötanazisinin etik savunuşunu konu alıyor. "The Eight Mountains" filmi, iki çocuğun dağlarda geçirdikleri yazlardan yetişkin dönemlerine uzanan hayat boyu süren dostluklarını araştıran çağdaş bir masal.
Güçlü Kadınların Yükselişi
Chez Tricia’nın menüsünde kadın sesleri güçlü bir şekilde yer alıyor. Tuttle’ın seçkisindeki filmlerin ana karakterlerinin çoğu kadın, onların hikayeleri baskın anlatıları sorguluyor ve kadın deneyiminin nüanslarını ortaya çıkarıyor.
"The Eternal Daughter", Tilda Swinton’ın hem yaşlı hem de genç annesini oynadığı, bir anne ve kızının karmaşık ilişkisini araştıran bir hayalet hikayesi. "Past Lives", iki Kore göçmeninin gençlik aşkı ve yetişkinlik hayatlarındaki yollarının kesiştiği bir romantizm.
Sanatsal Sınırları Zorlamak
Chez Tricia’nın mutfağı, sanatsal sınırları zorlamaya hevesli. Bazı filmler varsayımları yıkan deneysel teknikler kullanırken, diğerleri belgesel ve kurguyu birleştiren hibrit yaklaşımlar benimsiyor.
"The Green Veil", travmanın ve hafızanın doğasıyla ilgili sürükleyici bir görsel şiir. "Bread and Salt", bir Azerbaycan köyünde yüzyıllardır devam eden tuz yalama geleneğini araştıran izlenimci bir belgesel.
Davetkar Bir Sofra
Sonuç olarak, Chez Tricia, cesur lezzetler, provokatif anlatılar ve güçlü kadın sesleriyle dolu, soru soran bir sofradır. Tuttle’ın küratörlüğü, Berlinale’nin sinematografik risk almaya ve seyirciyi konfor alanlarının dışına çıkarmaya istekli olduğunu gösteriyor.
Bu davetkar masada yerinizi almak ve sinemanın heyecan verici dünyasını deneyimlemek için Berlinale’ye uğrayın. Ancak hazır olun, çünkü Chez Tricia’da her zaman biraz dağınıklık ve şaşkınlık riski vardır. Ancak bu, deneyimin bir parçasıdır ve onu unutulmaz kılan şeydir.