AfD’nin "Kesinleşmiş Aşırı Sağcı" Olarak Nitelendirilmesi Rheinland-Pfalz’da Yankı Buldu
Federal Anayasayı Koruma Dairesi’nin (BfV) AfD’yi "kesinleşmiş aşırı sağcı" olarak sınıflandırması, Rheinland-Pfalz’da siyasi arenada geniş yankı uyandırdı. Rheinland-Pfalz Eyalet Başbakanı Alexander Schweitzer, bu yeni değerlendirme ışığında toplumun büyük bir kısmının sorumluluk üstlenmesi gerektiğini vurguladı. SPD’li siyasetçi, yalnızca Anayasayı Koruma Dairesi’nin argümanlarıyla hareket etmenin demokraside yeterli olmadığını belirtti. AfD ile mücadelenin gelecekte de farklı içerik ve siyasi zeminlerde sürdürülmesi gerektiğini ifade etti.
BfV’nin bu kararı almadan önce, parti hakkında yalnızca dahili kullanım için bir rapor hazırladığı biliniyor. Raporda, BfV’nin mültecilere ve göçmenlere karşı "sürekli ajitasyon" olarak değerlendirdiği ifadelere yer verildiği belirtildi.
Başbakan Schweitzer, BfV’nin AfD’yi bu denli net bir şekilde kesinleşmiş aşırı sağcı olarak sınıflandırmasını dikkat çekici buldu. Dairenin, "AfD’nin ifadelerinde ve programatik temellerinde, Almanya’daki demokratik geleneğimizde doğru bulduğumuz insan onuruna dair temelden farklı bir anlayışa sahip olduğunu çarpıcı bir şekilde ortaya koyduğu" sonucuna çok açık, uzman ve hukukun üstünlüğüne dayalı bir zeminde vardığını söyledi.
Bu değerlendirmenin Rheinland-Pfalz’daki ilgili kurumların çalışmalarını da etkileyeceği belirtildi. Değerlendirmenin, eyalet anayasayı koruma dairelerine istihbarat bilgileri ve araçlarıyla çalışma imkanı sağlayacağı vurgulandı. Schweitzer, "Bu, Rheinland-Pfalz’da da kullanılacak" dedi ve İçişleri Bakanı Michael Ebling (SPD) ile yakın temas halinde olduğunu ekledi.
İçişleri Bakanı Ebling, BfV’nin değerlendirmesini "endişe verici ancak tutarlı" olarak nitelendirdi. "Çünkü bu, uzun zamandır belirginleşen bir şeyi doğruluyor: AfD sadece noktasal olarak değil, sistematik olarak özgürlükçü demokratik temel düzene karşı duruyor." Ebling, Rheinland-Pfalz’da da partinin aşırı sağcı aktörlerle bilinçli bir yakınlığı olduğunu ve "tanınabilir bir ayrışma, mesafe olmaksızın" gözlemlendiğini ifade etti.
Rheinland-Pfalz AfD Başkanı Jan Bollinger, BfV’yi siyasi güdümlü bir kurum olarak nitelendirdi. Bollinger, dairenin yaklaşımının "demokrasiye, milyonlarca AfD seçmenine ve on binlerce AfD üyesine yönelik siyasi bir saldırı" olduğunu savundu. AfD’nin bu emsalsiz karalamaya karşı tüm hukuki yollara başvuracağını belirtti.
AfD’nin eyaletteki başkan yardımcısı Sebastian Münzenmaier’e göre, bu sınıflandırma yalnızca AfD’yi "devletin baskısı yoluyla" gayrı meşru kılma amacına hizmet ediyor. Münzenmaier, "Bu, yerleşiklerin son kartuşu" dedi ve AfD’nin son dönemde bazı anketlerde ülke genelinde en güçlü parti haline gelmesiyle bir bağlantı kurdu.
Rheinland-Pfalz Eyalet Meclisi’ndeki muhalefet lideri, CDU grup başkanı ve eyalet başkanı Gordon Schnieder, BfV kararının, demokratların yıllardır bildiği şeyin açık bir teyidi olduğunu söyledi. "AfD, kesinleşmiş aşırı sağcı bir partidir. AfD, düşmanımızdır." Schnieder, partinin demokrasi için bir tehlike olduğunu vurguladı. Bunun bir yasaklama davası ihtimali için ne anlama geleceğinin henüz görülmesi gerektiğini belirten Schnieder, aceleci bir yasaklama davasına karşı olduğunu ifade etti.
Başbakan Schweitzer de BfV’nin bu adımının olası bir yasaklama davası için ne anlama geleceğini tahmin etmek için henüz çok erken olduğunu düşünüyor. "Her halükarda, Federal Anayasayı Koruma Dairesi’nin bu gerçekten dikkat çekici ve açık değerlendirmesiyle, bir sonraki, bir üst aşamaya geçildi" dedi. Sonraki adımların soğukkanlılıkla değerlendirilmesi gerektiğini belirtti. Yeşiller Meclis Grubu Başkanı Pia Schellhammer ise farklı bir tonda konuştu. Schellhammer, "Demokrasimizi düşmanlarından korumamızın zamanı geldi. AfD yasaklama davası gerekli ve şimdi başlatılmalı" dedi.
Bu olay, Almanya’da AfD’nin yükselişi ve aşırı sağ ideolojisi ile mücadele konusunda yaşanan derin siyasi bölünmeleri ve gerilimleri gözler önüne seriyor. BfV’nin kararı, partinin siyasi geleceği üzerinde önemli etkilere sahip olabilir ve potansiyel bir yasaklama davası olasılığı, siyasi tartışmaları daha da alevlendirebilir. Toplumun farklı kesimlerinin bu konudaki yaklaşımları, demokrasinin korunması ve aşırı sağcılığın yayılmasının engellenmesi için hangi adımların atılması gerektiği konusunda önemli bir tartışma zemini oluşturuyor. AfD’nin bu suçlamalara karşı nasıl bir hukuki mücadele yürüteceği ve siyasi arenada nasıl bir pozisyon alacağı, önümüzdeki dönemde yakından takip edilecek.