Saturday, May 10, 2025
HomeSağlıkADHD Oranları Neden Değişiyor? Uzmanlar Açıklıyor

ADHD Oranları Neden Değişiyor? Uzmanlar Açıklıyor

ADHD, DEHB, Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu, yaygınlık, teşhis, çocuklar, yetişkinler, genetik, çevresel faktörler, kültürel algılar, Amerika Birleşik Devletleri, küresel, artış, oranlar, nedenler, tedavi, belirtiler, psikologlar, psikiyatristler, araştırma, tarih

ADHD Oranlarındaki Küresel Farklılıkların Nedenleri: Uzman Görüşleri

Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB), dikkati sürdürmede zorluk, dürtüsellik, uyku sorunları ve ruh hali değişimleri gibi belirtilerle karakterize karmaşık bir durumdur. Amerika Birleşik Devletleri Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri’nin (CDC) en son verilerine göre, ABD’de tahmini 7 milyon çocuk (tüm çocukların %11,4’ü) ve 15,5 milyon yetişkin (yetişkin nüfusun %6’sı) DEHB tanısı almıştır. Bu yetişkinlerin yarısına çocuklukta tanı konulmuştur.

Ancak bu sayılar sabit değildir. ABD’de DEHB tanısı prevalansı zamanla istikrarlı bir şekilde artmıştır ve eyaletten eyalete önemli ölçüde farklılık gösterebilir. Küresel olarak, DEHB oranları ABD’de görülenlerden daha düşük olma eğilimindedir, ancak bazı bölgelerde prevalans artmaktadır. Tanı konulan DEHB’deki bu artışın veya eyaletler veya ülkeler arasındaki farklı oranların nedenleri açık değildir.

Bu artışın çoğunun, doktorların zamanla çocuklarda ve yetişkinlerde DEHB’yi tanımada daha iyi hale gelmesini yansıttığı mümkündür. Ancak DEHB’nin de ağırlıklı olarak genetik ve çevresel faktörlerin karmaşık bir karışımından kaynaklandığı düşünülmektedir ve bu faktörlerden bazılarının artıyor olması mümkündür. Belki de bu teorinin en zayıf versiyonunda, Sağlık ve İnsan Hizmetleri Bakanı Robert F. Kennedy Jr., yakın zamanda herhangi bir destekleyici kanıt olmaksızın, DEHB ve diğer nörolojik durumların artışına gıda boyalarının veya başka bir sözde çevresel toksinin neden olduğunu ima etti.

Bazı araştırmacılar, DEHB oranlarındaki farkın en azından bir kısmının, özellikle çocuklarda olmak üzere, bununla ilişkili davranışların kültürel algılarına ve diğer toplumsal faktörlere atfedilebileceğini savunmuşlardır.

Bu nedenle psikologlar, psikiyatristler ve tıp tarihçileri ile DEHB oranlarının neden bu kadar yaygın bir şekilde farklılık gösterdiği konusunda görüşmek için bir araya gelindi. Aşağıdaki yanıtlar, açıklık ve dilbilgisi için hafifçe düzenlenmiştir.

Syracuse Üniversitesi’nde DEHB ve diğer gelişimsel koşullar konusunda uzmanlaşmış bir psikolog:

"DEHB oranlarındaki küresel farklılıkları açıklamak için birçok faktör bir araya geliyor. Genetik yatkınlık önemli bir rol oynarken, çevresel etkenler ve kültürel algılar da büyük önem taşıyor. Örneğin, bazı toplumlarda DEHB ile ilişkili davranışlar daha normal karşılanabilirken, diğerlerinde sorunlu olarak etiketlenebilir. Bu durum, tanı oranlarını doğrudan etkileyebilir. Ayrıca, tanı kriterlerinin farklı ülkelerde nasıl uygulandığı da önemli bir faktör. Kriterlerin daha geniş veya daha dar tanımlanması, tanı oranlarını etkileyebilir."

Strathclyde Üniversitesi’nin Sağlık ve Sağlığın Sosyal Tarihi Merkezi’nde sağlık tarihi profesörü ve 2011 tarihli Hiperaktif: DEHB’nin Tartışmalı Tarihi kitabının yazarı:

"DEHB’nin tarihi, değişen tıbbi ve toplumsal algıların bir yansımasıdır. Bir zamanlar sadece ‘minimal beyin hasarı’ veya ‘hiperkinetik sendrom’ olarak bilinen durum, zamanla DEHB olarak tanımlanmış ve tanı kriterleri sürekli olarak güncellenmiştir. Bu süreçte, DEHB’nin ne olduğu ve nasıl tedavi edilmesi gerektiği konusundaki tartışmalar hiç bitmemiştir. Bu tartışmalar, farklı ülkelerde ve kültürlerde farklı uygulamalara yol açmış ve bu da tanı oranlarındaki farklılıklara neden olmuştur. Örneğin, bazı ülkelerde ilaç tedavisi daha yaygınken, diğerlerinde davranışsal terapiler tercih edilmektedir."

Oregon Sağlık ve Bilim Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde psikiyatri profesörü ve Ruh Sağlığı İnovasyon Merkezi’nin eş direktörü:

"DEHB’nin karmaşıklığı, tanı koymayı zorlaştırıyor ve bu da oranlardaki farklılıkların bir nedeni. DEHB, tek bir nedene bağlı olmayan, genetik, çevresel ve psikososyal faktörlerin etkileşimi sonucu ortaya çıkan bir durumdur. Bu faktörlerin her birinin rolü ve birbirleriyle nasıl etkileşimde bulundukları hala tam olarak anlaşılamamıştır. Ayrıca, DEHB’nin farklı alt tipleri vardır ve her bir alt tipin belirtileri ve tedaviye yanıtı farklı olabilir. Bu durum, tanı koyma sürecini daha da karmaşık hale getirmektedir. Tanı koyarken kullanılan araçların ve yöntemlerin farklılığı da oranlardaki farklılıklara katkıda bulunabilir."

Kaliforniya Üniversitesi, Berkeley’de psikoloji profesörü ve Berkeley DEHB’li Kız Çocukları Uzunlamasına Çalışması’nın direktörü:

"DEHB’nin kız çocuklarında nasıl kendini gösterdiği ve tanı koymanın zorlukları, oranlardaki farklılıkların önemli bir nedenidir. Kız çocukları, erkek çocuklarına göre daha az hiperaktif ve daha çok dikkatsiz belirtiler gösterebilirler. Bu durum, kız çocuklarının DEHB tanısı almasını zorlaştırabilir, çünkü belirtileri daha az belirgin ve daha kolay gözden kaçabilir. Ayrıca, kız çocuklarının DEHB belirtileri, duygusal sorunlar veya öğrenme güçlükleri gibi diğer durumlarla karıştırılabilir. Bu durum, yanlış teşhislere veya tanı koymada gecikmelere yol açabilir. Kız çocuklarının DEHB’si konusunda farkındalığın artırılması, tanı oranlarını iyileştirebilir."

Sonuç olarak, DEHB oranlarındaki küresel farklılıklar, genetik yatkınlık, çevresel etkenler, kültürel algılar, tanı kriterlerinin uygulanması ve tanı koyma yöntemlerindeki farklılıklar gibi birçok faktörün karmaşık bir etkileşimi sonucu ortaya çıkmaktadır. Bu faktörlerin her birinin rolünü anlamak ve tanı koyma süreçlerini iyileştirmek, DEHB’li bireylerin doğru tanı almasını ve uygun tedaviyi almasını sağlamak için önemlidir. DEHB’nin karmaşıklığı ve tanı koymadaki zorluklar göz önüne alındığında, bu konudaki araştırmaların ve farkındalığın artırılması büyük önem taşımaktadır.

RELATED ARTICLES

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Most Popular