Monday, July 7, 2025
HomeSağlıkABD'nin Afrika'ya Yardımı Kesmesi: Kadın Sağlığı ve LGBT+ Krizi

ABD’nin Afrika’ya Yardımı Kesmesi: Kadın Sağlığı ve LGBT+ Krizi

Afrika, Amerika Birleşik Devletleri, ABD yardımı, kadın sağlığı, üreme sağlığı, aile planlaması, doğum kontrolü, kürtaj, hamilelik, anne ölümü, HIV, AIDS, LGBT, insan hakları, Donald Trump, politika, sağlık hizmetleri, Afrika ülkeleri, mali kesintiler, uluslararası yardım, sivil toplum kuruluşları, STK'lar, yardım kuruluşları, kalkınma, eşitsizlik, sağlık krizi, kadın hakları, cinsel sağlık, cinsel şiddet, kadın cinayetleri, mali destek, yardım programları, sağlık bütçesi, yardıma bağımlılık, sağlık çalışanları, ilaç kıtlığı, eşcinsellik, transluk, biseksüellik, cinsel azınlıklar, sosyal hizmetler, yardıma muhtaç kişiler, mülteciler, şiddete maruz kalan kadınlar, kız çocukları, sağlık yardımı kesintisi, uluslararası politika, Trump yönetimi, Afrika'da sağlık, Afrika'da kadınlar, sağlık erişimi, sağlık eşitsizliği, üreme hakları, Guttmacher Enstitüsü, MSI Reproductive Choices, Uganda Key Populations Consortium, Pride Shelter Trust, Nacosa, Engage Men’s Health, küresel sansür kuralı, uluslararası yardım kesintisi, uluslararası sağlık, uluslararası örgütler

Amerika’nın Afrika’ya Yaptığı Yardımları Askıya Alması: Bir Felaket Senaryosu

Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) Afrika’ya yönelik mali yardımları dondurma kararı, kıtada yankı uyandırdı. Özellikle kadın sağlığı, aile planlaması ve cinsel azınlıkların hakları gibi alanlarda faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları (STK), bu kararın yol açacağı olası sonuçlardan endişe duyuyor. Yardımların askıya alınmasının, Afrika’da zaten kırılgan olan sağlık sistemleri üzerinde derin bir etki yaratması ve özellikle kadınlar ve kız çocukları için ciddi sonuçlar doğurması bekleniyor.

MSI Reproductive Choices’ın Afrika sorumlusu Carole Sekimpi’nin ifadesiyle, bu durum "Afrikalı kadınların geleceğine karşı acımasız bir saldırı" niteliğinde. ABD, uzun yıllardır aile planlaması konusunda dünyanın en büyük donörü konumundaydı. 2023’te, üreme sağlığına yönelik küresel finansmanın %43’ünü tek başına karşılayan ABD’nin bu desteği kesmesi, kıta genelinde büyük bir boşluk yaratacak.

Bu fonların yarısı, 2016’dan beri her yıl 336 milyon dolar olmak üzere 41 Afrika ülkesine gidiyordu. Etiyopya ve Nijerya, her biri 22 milyon dolarla en büyük payı alırken, Uganda (20 milyon dolar) ve Tanzanya (19 milyon dolar) bu ülkeleri takip ediyordu. Kenya ve Uganda gibi bazı ülkelerde, ABD yardımları sağlık bütçesinin %60’ını oluşturuyordu. Bu desteğin kesilmesiyle, kaç Afrikalı kadının bu durumdan olumsuz etkileneceği sorusu akıllara geliyor.

STK’lara göre, beklenen tablo oldukça karanlık. Guttmacher Enstitüsü’nden Elizabeth Sully, "Üç hafta içinde, dünya genelinde 2,7 milyon kadın kontraseptiflerden mahrum kaldı ve bunların 2 milyonu Afrika’da," diyor. Sully’nin tahminlerine göre, yardımların askıya alındığı doksan günlük süre zarfında, dünya genelinde 8.000 kadın ve kız çocuğu hamilelik ve doğum sırasında komplikasyonlar nedeniyle hayatını kaybedecek ve bu ölümlerin 7.200’ü Afrikalı olacak.

Sadece istatistikler değil, sahadaki gerçekler de durumun vahametini ortaya koyuyor. Fildişi Sahili’nde bazı bölgelerde kontraseptif stoklarında tükenmeler yaşandığı bildiriliyor. USAID tarafından konuşmaması emredilen bir STK yöneticisi, "Daha önce hiç yaşamadığımız bir kaynak sıkıntısı yaşayacağız. Tüm bunlar, istenmeyen hamileliklerin ve yasa dışı kürtajların artmasına neden olacak," şeklinde uyarıyor.

MSI’dan Sarah Shaw ise Burkina Faso’da cinsel şiddete ve hastalıklara maruz kalan binlerce yerinden edilmiş kadının artık tedavi edilemediğini belirtiyor. Zambiya’da kontraseptif stoklarının tamamen tükendiği ve ABD yardımıyla maaşları ödenen 50 hemşirenin işten çıkarıldığı ifade ediliyor. Bu durum, aile planlaması politikasının %70’i ABD yardımına bağımlı olan ve ergen hamilelik oranının %27,6 olduğu bu ülke için ağır bir darbe.

Kadın sağlığına odaklanan diğer kuruluşlar gibi MSI da Trump yönetimiyle bir mücadele bekliyordu. 2017’de, kuruluşlar "küresel susturucu kuralının" yeniden yürürlüğe konmasından etkilenmişti. Bu yasa, ABD kamu fonları alan kuruluşların yasal kürtajı desteklemesini, hizmet sunmasını veya bu konuda bilgi vermesini yasaklıyor. Uluslararası Aile Planlaması Federasyonu (IPPF), o dönemde dört yıl içinde 100 milyon dolarlık yardımdan vazgeçmek zorunda kalmış ve Ocak 2019’da yaptığı açıklamada, "susturucu kuralı" uygulanmasaydı, özellikle Sahra Altı Afrika’da yaklaşık 20.000 anne ölümünün, 4,8 milyon istenmeyen hamileliğin ve 1,7 milyon riskli kürtajın önlenebileceğini belirtmişti. Joe Biden döneminde kaldırılan bu kural, Donald Trump tarafından 24 Ocak’ta yeniden yürürlüğe konuldu.

Yardımların askıya alınmasının bir diğer olumsuz etkisi de, özellikle hamile kadınları ve çocukları etkileyen sıtma ile mücadeleyi etkilemesi. Bazı Afrika ülkelerinde Mart ayında başlayan mevsimlik kampanyanın artık tehlike altında olduğu belirtiliyor. Sıtmayla mücadele eden önde gelen kuruluşlardan birinin yöneticisi, "Artık cibinlik dağıtamıyoruz. Bu kampanyayı kaçırırsak hayat kurtaramayız," diyor. ABD yardımlarına olan bağımlılığı nedeniyle isminin açıklanmasını istemeyen yönetici, 1.400 kişinin işten çıkarılacağını, bunların 1.000’inin Afrika’da olduğunu ifade ediyor.

Kuruluşlar, kadın haklarına yönelik projelerin de ortadan kalkmasından endişe ediyor. Dünya Bankası’na göre dünyadaki en yüksek kadın cinayeti oranlarından birine sahip olan Güney Afrika’da, yerel dernekler şiddetin artmasını bekliyor. Cinsel şiddetle ilgili davalarda yardım ettikleri kadınların yaklaşık %50’sinin 18 yaşından küçük olduğunu belirten Nacosa yöneticisi Sophie Hobbs, "Bunun kesinlikle bir etkisi olacak. Bunu Covid-19 pandemisi sırasında gördük," diyor.

ABD fonlarının askıya alınmasından etkilenen alanlar arasında, cinsel azınlıkların korunmasına yönelik projeler de yer alıyor. Güney Afrika’da HIV ile mücadelede aktif olan ve USAID finansmanına bağımlı olan dernekler faaliyetlerine son verdi. Bu kuruluşlardan biri olan Engage Men’s Health, ülke genelinde birçok kliniği yönetiyordu.

Özel Amerikan fonlarıyla finanse edilen yapılar da bu durumdan etkileniyor. Pride Shelter Trust Başkanı Armando Ayala, "Dernek USAID’den doğrudan yardım almasa bile, bir domino etkisi var: En büyük bağışçı – Amerikan hükümeti – geri çekildiğinde, herkes kemer sıkmaya başlıyor. Herkes için fon toplamanın daha zor hale gelmesinden endişe ediyoruz," diyor.

Uganda’da da benzer endişeler hakim. LGBT topluluğunu savunan Uganda Key Populations Consortium, yıllık 2,5 milyon dolarlık bütçeyle faaliyet gösteriyor. Kuruluşun yöneticisi Richard Lusimbo, "Amerikalılar kuruluşumun %70’ini finanse ediyordu. 30 Ocak’ta ‘radikal ve maliyetli’ olarak kabul edilen faaliyetlere desteğin sona erdiğini duyuran bir mektup gönderdiler," diyor. Lusimbo, 35 çalışandan 28’ini işten çıkarmak zorunda kaldı. Bu program, Uganda LGBT topluluğunun sokakta kalan üyelerine yardım etmeyi amaçlayan bir "hızlı müdahale" programıydı.

Şu anda uzmanlaşmış kuruluşlar için en büyük sorun, Trump yönetiminin finanse edilen projeleri gözden geçirmek için dayattığı üç aylık süre zarfında hayatta kalmak. Ancak çok azı, üreme sağlığı ekosistemi üzerindeki hasarın çok şiddetli olabileceği için önceki duruma geri dönülebileceğini düşünüyor. Araştırmacı Elizabeth Sully, "Doksan günün sonunda, yardım geri verilse bile, planlamanın kalıcı olarak dışlanmasından korkuluyor. Oysa bu, kalkınma için en iyi yatırım," uyarısında bulunuyor.

Bu durum, Afrika’da kadınların ve cinsel azınlıkların hakları için çalışan STK’lar için bir hayatta kalma mücadelesine dönüşmüş durumda. ABD’nin bu kararının uzun vadeli etkileri, kıtada derin izler bırakacak gibi görünüyor.

RELATED ARTICLES

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Most Popular