Friday, May 9, 2025
HomeKüreselABD'li Leo XIV İlk Ayinini Vatikan'da Kutladı

ABD’li Leo XIV İlk Ayinini Vatikan’da Kutladı

Papa Leo XIV, İlk Amerikan Papa, Vatikan, Sistine Şapeli, Robert Francis Prevost, Kardinal, ABD, Peru, Katolik Kilisesi, Papa Francis halefi, Seçim, Din, Hristiyanlık

Leo XIV: İlk Amerikalı Papa, Tarihi Ayini Sistine Şapeli’nde Kutladı

Leo XIV, Katolik Kilisesi tarihinde bir dönüm noktası yaratarak, Amerika Birleşik Devletleri’nden seçilen ilk papa olarak görevine başladı. Bu beklenmedik seçim, dünya çapında yankı uyandırdı ve Kilise tarihinde yeni bir sayfa açtı.

Eski Kardinal Robert Francis Prevost, doğum yeri olan Chicago’dan gelerek, hem Amerikan hem de Peru vatandaşlığına sahip. Kariyerinin büyük bir bölümünü Peru’da geçiren Prevost, Villanova Üniversitesi, Chicago’daki Katolik Teoloji Birliği ve Roma’daki Pontifical St. Thomas Aquinas Koleji’nde eğitim aldı. Piskoposlar Dicastery’sinin başkanı ve Latin Amerika Papalık Komisyonu’nun başkanı olarak görev yaptı. İki yıldan kısa bir süre önce kardinal olarak atanmıştı.

133 kardinalin iki gün süren gizli toplantısında, merhum Papa Francis’in yerine seçilmesi, papal uzmanlar ve gözlemciler için büyük bir sürpriz oldu. Hiç kimse bir Amerikalının bu kadar önemli bir pozisyona gelebileceğini tahmin etmiyordu. Leo XIV adını seçen yeni papa, 8 Mayıs’ta Vatikan’da toplanan coşkulu kalabalığı selamladı.

9 Mayıs’ta düzenlenen ayinde, göreve çağrılmasının anlamını vurgulayan Leo XIV, ilk olarak Latince ve İspanyolca konuştuğu seçilme gününün ardından İngilizce olarak şunları söyledi: "Sizler beni haçı taşımaya ve bu görevle kutsanmaya çağırdınız. Ve biliyorum ki, her birinizin benimle yürüyeceğinize güvenebilirim."

Leo XIV’in ilk ayini, Vatikan’daki Sistine Şapeli’nde gerçekleşti. Çok dilli olarak düzenlenen ayin, Leo XIV’in törenle içeri girmesi ve dünyanın en eski ve saygın korolarından biri olan Vatikan Sistine Şapeli Korosu ile birlikte Latince ilahiler söylemesiyle başladı.

Ayinin ilk iki bölümünde okumalar İngilizce ve İspanyolca olarak yapıldı. Ulusal Katolik Muhabiri’ne göre İngilizce, İspanyolca, Fransızca, İtalyanca ve Portekizce bilen ve Latince ile Almanca okuyabilen Leo XIV, vaazına kardinallere İngilizce hitap ederek başladı. "Sizler beni haçı taşımaya ve bu görevle kutsanmaya çağırdınız," dedi. "Ve biliyorum ki, her birinizin benimle yürüyeceğinize güvenebilirim."

Vaazının geri kalanını İtalyanca olarak sürdüren Leo XIV, selefi Papa Francis’e atıfta bulunarak, Papa Francis’in Katoliklerin "Kurtarıcı Mesih’e olan neşeli inancımıza tanıklık etmeye çağrıldığını" sık sık öğrettiğini belirtti. Vatikan Haberleri’ne göre, Leo XIV, Hristiyanların "alay edildiği, karşı çıkıldığı, hor görüldüğü veya en iyi ihtimalle hoş görüldüğü ve acındırıldığı" birçok yerde bu "misyonerlik faaliyetinin" son derece gerekli olduğunu vurguladı.

Leo XIV’in seçimi, sadece Amerika Birleşik Devletleri için değil, aynı zamanda Latin Amerika için de büyük bir önem taşıyor. Kariyerinin önemli bir bölümünü Peru’da geçiren ve bölgenin sorunlarına yakından aşina olan Leo XIV’in, Latin Amerika’daki Katolik Kilisesi’nin karşılaştığı zorluklara çözüm bulmaya odaklanması bekleniyor.

Ayrıca, Leo XIV’in çok dilli olması ve farklı kültürlere aşina olması, Kilise’nin farklı topluluklarla daha etkili bir şekilde iletişim kurmasına ve dünya çapında daha geniş bir kitleye ulaşmasına yardımcı olabilir. İngilizce, İspanyolca, Fransızca, İtalyanca ve Portekizce bilmesi, onu uluslararası ilişkilerde önemli bir figür haline getiriyor.

Leo XIV’in ilk ayinindeki konuşmaları, Kilise’nin birliğini ve dayanışmasını vurgularken, aynı zamanda Hristiyanların karşılaştığı zorluklara da dikkat çekiyor. Hristiyanların inançlarını açıkça ifade etmekte zorlandığı bölgelerde misyonerlik faaliyetlerinin önemini vurgulaması, Kilise’nin bu konudaki kararlılığını gösteriyor.

Leo XIV’in papalık dönemi, Katolik Kilisesi için yeni bir başlangıç olabilir. Bir Amerikalının ilk kez bu göreve gelmesi, Kilise’nin evrensel doğasını ve farklı kültürlere açıklığını simgeliyor. Leo XIV’in liderliğinde, Kilise’nin modern dünyanın zorluklarına daha etkili bir şekilde yanıt vermesi ve inananlar için bir umut kaynağı olmaya devam etmesi bekleniyor.

Sonuç olarak, Leo XIV’in seçimi ve ilk ayini, Katolik Kilisesi ve dünya için tarihi bir anı temsil ediyor. Amerika Birleşik Devletleri’nden gelen ilk papa olarak, Leo XIV, Kilise’nin geleceği için yeni bir vizyon sunuyor ve inananları birlik, dayanışma ve misyonerlik ruhuyla hareket etmeye çağırıyor. Onun liderliğinde, Kilise’nin daha da güçlenmesi ve dünya barışına katkıda bulunması bekleniyor.

RELATED ARTICLES

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Most Popular