ABD Temsilciler Meclisi, Meksika Körfezi’nin Adını "Amerika Körfezi" Olarak Değiştiren Yasa Tasarısını Onayladı
Washington – Cumhuriyetçilerin kontrolündeki ABD Temsilciler Meclisi, Perşembe günü, eski Başkan Donald Trump’ın Meksika Körfezi’nin adını "Amerika Körfezi" olarak değiştirme yönündeki başkanlık kararnamesini yasalaştıran bir yasa tasarısını kabul etti. Bu karar, uluslararası alanda tartışmalara ve eleştirilere yol açmıştı.
Muhafazakar görüşleriyle tanınan Georgia temsilcisi Marjorie Taylor Greene tarafından sunulan yasa tasarısı, herhangi bir yasa, harita, düzenleme, belge veya kayıtta "Meksika Körfezi"ne yapılan tüm atıfların "Amerika Körfezi" olarak değiştirilmesini öngörüyor. Yasa tasarısı, her federal kurumun başkanına belgelerini ve haritalarını güncellemek için 180 gün süre tanıyor ve İçişleri Bakanı’nın bu yeniden adlandırmayı denetleyeceği belirtiliyor.
Greene’in yasa tasarısı, Temsilciler Meclisi’nde büyük ölçüde parti çizgisi boyunca 211’e 206 oyla kabul edildi. Cumhuriyetçi Temsilci Don Bacon ve tüm Demokratlar tasarıya karşı oy kullandı. Tasarının bu kadar dar bir farkla geçmesi, ABD’deki siyasi kutuplaşmanın ve bu tür sembolik değişikliklere verilen önemin bir göstergesi olarak değerlendirilebilir.
Ocak ayında Trump, körfezin "bir zamanlar gelişen ulusumuz için uzun zamandır ayrılmaz bir varlık olduğu ve Amerika’nın silinmez bir parçası olarak kaldığı" gerekçesiyle, bu isim değişikliğini öngören bir başkanlık kararnamesi imzalamıştı. Körfez, Florida, Alabama, Mississippi, Louisiana ve Teksas’ın yanı sıra Meksika ve Küba’nın bazı kısımlarıyla çevrilidir. Bu coğrafi konum, körfezin hem ABD hem de diğer ülkeler için ekonomik ve stratejik önemini vurgulamaktadır.
Meksika Devlet Başkanı Claudia Sheinbaum Pardo, Trump’ın körfezi yeniden adlandırma çağrısına Ocak ayında tepki göstermiş ve ABD’nin adının "Meksika Amerika" olarak değiştirilmesini önermişti. Bu ironik yanıt, Meksika’nın ABD’nin bu tek taraflı kararına duyduğu hoşnutsuzluğu açıkça ortaya koymaktadır. Google’ın Trump’ın başkanlık kararnamesini takiben haritalarındaki körfezin adını değiştirmesi üzerine Sheinbaum Pardo, Şubat ayında teknoloji devine karşı yasal işlem başlatma tehdidinde bulunmuştu. Bu durum, isim değişikliğinin sadece siyasi değil, aynı zamanda hukuki ve uluslararası boyutları olduğunu da göstermektedir.
Greene, geçtiğimiz hafta X’te (eski adıyla Twitter) yaptığı bir paylaşımda, "Başkan Trump’ın başkanlık kararnamesini yasalaştırmanın zamanı geldi" diye yazdı. "Burası BİZİM körfezimiz, adını kalıcı hale getirelim!" Greene’in bu açıklaması, yasa tasarısının arkasındaki milliyetçi ve sahiplenici motivasyonu vurgulamaktadır.
Temsilciler Meclisi Kurallar Komitesi Başkanı Virginia Foxx, Pazartesi günü yaptığı bir duruşmada, Greene’in yasa tasarısının "Amerika’nın bu coğrafya üzerindeki stratejik etkisini ve körfez üzerinde pasif bir şekilde uyguladığımız mevcut ekonomik, kültürel ve ticari gücü tanıdığını" söyledi. Foxx ayrıca, "Başkan tarafından yapılan gerekli yeniden adlandırma, bazılarının inanmamızı istediği gibi dünyayı sona erdirmedi veya Amerikan halkına en ufak bir zarar vermedi" şeklinde konuştu.
Ancak Demokratlar, Greene’in yasa tasarısına şiddetle karşı çıkıyor. Colorado Temsilcisi Brittany Pettersen, "Delilik" diyerek tepkisini dile getirdi. "Bütün vaktimizi bunun için harcadığımıza inanamıyorum." Florida Temsilcisi Maxwell Frost ise, "Fiyatlar artıyor. İnsanların 401(k) emeklilik planları yok oluyor ve onlar Meksika Körfezi’nin adını değiştirmek istiyorlar, ki bu bile işe yaramayacak. Dünyanın geri kalanı buraya Meksika Körfezi demeye devam edecek" dedi.
Yasa tasarısının Senato’dan geçmesi beklenmiyor. Tasarının nihai oylamaya sunulması için yedi Demokratın Cumhuriyetçilere katılarak 60 oy eşiğini aşması gerekecek. Bu durum, tasarının geleceği konusunda ciddi şüpheler uyandırmaktadır.
Bu yasa tasarısı, ABD’deki siyasi ve kültürel savaşların sembolik bir örneği olarak görülebilir. Bir yandan, Cumhuriyetçiler Trump’ın mirasını korumak ve Amerikan milliyetçiliğini vurgulamak isterken, diğer yandan Demokratlar bu tür girişimlerin gereksiz ve dikkat dağıtıcı olduğunu savunuyor. Ayrıca, Meksika gibi diğer ülkelerle olan ilişkilerde gerginliğe yol açabileceği endişesi de dile getiriliyor.
Sonuç olarak, Meksika Körfezi’nin adını "Amerika Körfezi" olarak değiştirme çabası, ABD’deki derin siyasi bölünmeleri ve dış politikadaki potansiyel sonuçları yansıtan karmaşık bir durumdur. Tasarının geleceği belirsizliğini korurken, bu tartışma ABD’nin kimliği, uluslararası ilişkileri ve sembollerin önemi hakkındaki daha geniş bir tartışmanın parçası olarak değerlendirilmelidir.
