ABD’de Mülteci Tartışması: Episkopal Kilisesi, Beyaz Güney Afrikalıların Yeniden Yerleşimine Yardım Etmeyi Reddediyor
Episkopal Kilisesi’nin göç hizmetleri birimi, Trump yönetiminin federal hükümet tarafından mülteci statüsü verilen onlarca Beyaz Güney Afrikalının yeniden yerleşimine yardım etme talebini reddettiğini açıkladı.
Episkopal Göç Bakanlıkları (EMM), hükümetle olan ortaklığını sonlandıracağını duyurdu. Bu açıklama, 59 Güney Afrikalının Amerika Birleşik Devletleri’ne varışından kısa bir süre önce geldi.
Başpiskopos Sean Rowe yaptığı açıklamada, "Kilisenin ırksal adalet ve uzlaşmaya olan sarsılmaz bağlılığı ve Güney Afrika Anglikan Kilisesi ile olan tarihi bağları göz önüne alındığında, bu adımı atmamız mümkün değil" dedi.
Rowe, hükümetin kiliseden Güney Afrikalı vatandaşların yeniden yerleşimine yardım etme talebine atıfta bulundu. "Bu nedenle, federal mali yılın sonuna kadar ABD federal hükümeti ile olan mülteci yeniden yerleşim hibe anlaşmalarımızı sonlandırmaya karar verdik" dedi.
Trump yönetimi, Beyaz Güney Afrikalılara mülteci statüsünü hızlı bir şekilde verirken, diğer mülteci programlarının çoğunu da kapatmıştı. Bu durum, diğer mülteci gruplarının durumunu göz ardı ettiği gerekçesiyle eleştirilere neden oldu.
Rowe, "Belirli bir mülteci grubunun, alışılmadık bir şekilde seçilerek, mülteci kamplarında veya tehlikeli koşullarda yıllardır bekleyen diğer birçok kişiye göre tercihli muamele görmesini izlemek acı verici oldu" dedi.
Rowe, "Amerika Birleşik Devletleri’ne girişi reddedilen mültecilerin çoğunun, Irak ve Afganistan’da ordumuzla birlikte çalışan ve ülkemize hizmetleri nedeniyle şimdi evde tehlikeyle karşı karşıya olan cesur insanlar olmasından dolayı üzüntü duyuyorum ve utanıyorum" dedi. "Ayrıca, Hıristiyanlar da dahil olmak üzere dini zulüm mağdurlarına son aylarda sığınma hakkı verilmemesinden dolayı da kederliyim" diye ekledi.
Trump yönetimi, Güney Afrika Cumhurbaşkanı Cyril Ramaphosa’nın hükümetini, bazı durumlarda toprağın tazminatsız kamulaştırılmasına izin veren bir toprak kamulaştırma tasarısı nedeniyle sert bir şekilde eleştirdi. Trump, yasanın Beyaz Güney Afrikalılara karşı ayrımcılık yaptığını söyledi.
Beyaz Saray, Fox News Digital’e yaptığı açıklamada, kilisenin duruşunun "sözde" insani yardım taahhüdü hakkında soru işaretleri yarattığını belirtti. Bir sözcü, "Herhangi bir dini grup, Güney Afrika hükümeti tarafından terörize edilen, vahşice dövülen ve zulmedilen Afrikanerlerin durumunu desteklemelidir" dedi. "Afrikanerler, tarifsiz dehşetlerle karşı karşıya kaldılar ve geçmiş yönetim sırasında Amerika Birleşik Devletleri’ne girmesine izin verilen yüzbinlerce kişiden daha az mülteci yerleşimini hak etmiyorlar. Başkan Trump, mülteci yerleşiminin politika değil, ihtiyaçla ilgili olması gerektiğini açıkça belirtti."
Episkopal Göç Bakanlıkları, yaklaşık kırk yıldır federal hibeler kapsamında mültecilerin yeniden yerleşimine yardımcı oluyordu. Ancak, hükümetin EMM’ye, federal hibesinin şartları gereği, ABD hükümetinin mülteci olarak sınıflandırdığı Beyaz Güney Afrikalıların yeniden yerleşimini yapmasının beklendiği söylendi.
Rowe, kilisenin mültecilere hizmet vermenin başka yollarını bulmak için çalışacağını söyledi.
Bu arada, mültecilere yardım eden bir başka inanç temelli kuruluş olan Church World Service (CWS), uygun mültecilere hizmet etmeye kararlı olduğunu belirtti.
CWS Başkanı ve CEO’su Rick Santos yaptığı açıklamada, "ABD hükümetinin Afrikanerlerin kabulünü hızlandırmayı seçmesinden endişe duyuyoruz. Aynı zamanda, çaresizce yeniden yerleşime ihtiyaç duyan diğer mülteci nüfuslarına hayat kurtaran yeniden yerleşim sağlamak için mahkeme emirleriyle aktif olarak mücadele ediyor" dedi.
Santos, Kongre ve Trump yönetimini, "ciddi tehlike altında kalan mülteci ailelerine öncelik veren sağlam bir mülteci yeniden yerleşim programını yeniden tesis etmeye" çağırdı.
Bu olay, ABD’deki mülteci politikaları ve kimin mülteci statüsü alması gerektiği konusunda süregelen tartışmaları daha da alevlendirdi. Trump yönetiminin belirli bir grubu hızlı bir şekilde kabul etme kararı, diğer mülteci gruplarının ihmal edildiği eleştirilerine yol açtı. Aynı zamanda, Episkopal Kilisesi’nin bu karara karşı çıkması, insani yardım kuruluşlarının hangi koşullar altında hükümet politikalarına karşı durması gerektiği konusunda önemli bir tartışma başlattı.
Kilisenin kararı, Trump yönetiminin göç politikalarına karşı bir direniş sembolü olarak görülüyor. Kilise, ırksal adalet ve uzlaşma ilkelerine bağlı kalarak, hükümetin Beyaz Güney Afrikalılara yönelik tercihli muamelesini reddetti. Bu durum, diğer dini ve sivil toplum kuruluşlarını da benzer duruşlar sergilemeye teşvik edebilir.
Öte yandan, Trump yönetiminin bu konudaki ısrarı, Beyaz Güney Afrikalıların Güney Afrika’da ayrımcılığa maruz kaldığı ve korunmaya ihtiyaç duyduğu yönündeki argümanlarını destekliyor. Yönetim, bu grubun acil durumunu vurgulayarak, mülteci politikasının önceliklendirilmesi gerektiğine inanıyor.
Bu karmaşık durum, ABD’nin mülteci politikasının ne kadar çelişkili ve tartışmalı olabileceğini gösteriyor. Bir yandan, insani yardım kuruluşları ve dini gruplar, en savunmasız durumdaki insanlara yardım etme taahhüdünü sürdürüyor. Öte yandan, hükümetler siyasi ve ideolojik nedenlerle mülteci akışını kontrol etmeye çalışıyor. Bu durum, mülteci kriziyle başa çıkmak için daha kapsamlı ve adil bir yaklaşımın gerekliliğini vurguluyor.