Tamamdır, işte makalenin Türkçeye çevrilmiş ve yeniden yazılmış hali, Markdown formatında ve minimum 600 kelime olacak şekilde:
# Tartışmalı Anılar: George Floyd Vakası, Olası Bir Af ve Siyasi Kutupçuluk
Donald Trump'ın Kongre'ye yaptığı son konuşma, sadece siyasi arenada değil, aynı zamanda evlerde de yankı uyandırdı. Hubert Rodell adlı bir vatandaşın, Trump'ın polis memurlarının öldürülmesi durumunda ölüm cezasını öngören bir kararnameyi desteklemesi üzerine coşkuyla ayağa kalkması, evcil hayvanını bile şaşırtan bir tepkiydi. Bu olay, sadece bir bireyin siyasi görüşünü değil, aynı zamanda ülkenin derinlemesine işlemiş tartışmalarını da gözler önüne seriyor.
Rodell, eski bir Demokrat olmasına rağmen Trump'a destek veriyor ve bu desteği defalarca yineleyeceğini belirtiyor. Ancak, muhafazakar aktivistlerin George Floyd'un ölümünden hüküm giyen polis memuru Derek Chauvin'i affetme çabalarına aynı coşkuyla yaklaşmıyor. Bu durum, Amerikan toplumunda kutuplaşmanın ne kadar karmaşık ve çelişkili olabileceğini gösteriyor.
## "İki Ucu Keskin Bıçak": Floyd Vakası ve Toplumsal Tepkiler
Rodell, Floyd olayını "iki ucu keskin bıçak" olarak nitelendiriyor. Ona göre, Floyd'un davranışları hatalıydı, ancak polisin de daha farklı yaklaşması gerekirdi. Bu olay, sadece bir kişinin ölümüyle sonuçlanmakla kalmadı, aynı zamanda ülke genelinde büyük protestolara ve şehirlerin adeta alev almasına neden oldu.
Trump'ın kampanyası, intikam ve cezalandırma üzerine kuruluydu. Göreve geri döndükten sonra, bazı müttefikleri 2020'deki protestoları yeniden şekillendirmeye çalışıyor. Milyonlarca insan, küresel bir salgın sırasında sokaklara çıkarak polis şiddetine karşı sesini yükseltti. Ancak, bazı kesimler bu protestoları marjinalize etmeye ve Floyd'un karakterini hedef almaya devam ediyor.
## Semboller Savaşı: BLM Muralı ve Anlamı
Kongre'deki Cumhuriyetçilerin, Beyaz Saray'ın yakınındaki bir Black Lives Matter (BLM) muralını kaldırması için Washington D.C. belediye başkanına baskı yapması ve Elon Musk'ın Chauvin'i serbest bırakma çağrıları, bu yeniden şekillendirme çabalarının bir parçası olarak görülebilir. Floyd'un karakteri ve eylemleri, BLM eleştirmenlerinin odak noktası haline geldi. Bu eleştirmenler, sol görüşlü grupların şiddetini vurgularken, aynı zamanda kolluk kuvvetlerinin yetkilerini güçlendirmeye çalışıyor.
USA TODAY, bu gelişmelerin seçmenler üzerindeki etkisini ve Biden yönetiminin başarısız olan polis reformu önerileri konusundaki düşüncelerini araştırdı. Chauvin'in Floyd'un boynuna 9 dakika 29 saniye boyunca diz çökmesi, ülke genelinde büyük bir öfkeye neden oldu. Hatta, bazı muhafazakar yorumcular bile Chauvin'in eylemlerini kınadı.
## Fikirler Değişiyor mu?: Ben Shapiro'nun Çıkışı
Ben Shapiro gibi isimler, o dönemde Chauvin'in cezalandırılması gerektiğini savunmuştu. Ancak, son zamanlarda Shapiro, Chauvin'in adil bir yargılama geçirmediğini iddia ederek bir çevrimiçi imza kampanyası başlattı. Bu durum, bazı kesimlerde fikirlerin nasıl değişebileceğini gösteriyor.
Trump, Chauvin için af düşünmediğini belirtmesine rağmen, Musk'ın bu konuyu gündeme getirmesi, bazı destekçilerini harekete geçirdi. Jordyn Joyce adlı bir seçmen, Chauvin'in bir daha yetkili bir pozisyonda olmaması gerektiğini, ancak hayatının elinden alınmaması gerektiğini savunuyor. Joyce, Floyd'un sistemindeki fentanil izlerinin Chauvin'in eylemlerini etkilemiş olabileceğini ve bunun da af kararında dikkate alınması gerektiğini belirtiyor.
## "Özellikle Hata": Af Tartışmaları ve Etkileri
Ancak, diğer seçmenler Trump'ın bu konuya müdahale etmemesi gerektiğini düşünüyor. Chris Carson adlı bir seçmen, Floyd'un geçmişinin öldürülmesini haklı çıkarmadığını ve polisin onu yere serdikten sonra geri çekilmesi gerektiğini belirtiyor. Carson, bazı kolluk kuvvetlerinin kibirli olduğunu ve kimsenin onlara ne yapmaları gerektiğini söylemesine izin vermediklerini ifade ediyor.
Eden Kassa ise Chauvin'in eylemlerinin "sorumsuz" olduğunu ve affedilmesinin, güçlü bir kişinin istediği zaman cinayetten kurtulabileceği mesajını vereceğini söylüyor. Trump'ın daha önce de tartışmalı aflar verdiğini hatırlatan Kassa, bu tür kararların adalete olan güveni zedeleyebileceğini vurguluyor.
## BLM'nin Mirası: Değişen Algılar ve Sembolik Anlamlar
Jedd Smith adlı bir seçmen, Chauvin'in "çok ileri gittiğini" düşünüyor, ancak aynı zamanda BLM hareketini de eleştiriyor. Smith, BLM'nin "radikalleştiğini" ve etkinliğini kaybettiğini savunuyor. Ancak, Siyah arkadaşlarının ve iş arkadaşlarının deneyimlerini dinledikten sonra, polis şiddeti konusuna farklı bir açıdan bakmaya başladığını itiraf ediyor.
Smith, Siyahilerin polisten korktuğunu ve taciz edilmekten endişe duyduğunu fark ettiğini belirtiyor. Bu durum, farklı geçmişlere sahip insanların aynı olaylara farklı şekillerde tepki verebileceğini gösteriyor. Washington'daki BLM muralının kaldırılması, bazı kesimler tarafından olumlu karşılanırken, diğerleri tarafından sembolik bir kayıp olarak görülüyor.
## BLM'nin Geleceği: Başarılar, Eksiklikler ve Sembolik Değer
James Helin adlı bir seçmen, Floyd'un ölümünün hassas bir konu olduğunu, ancak BLM hareketinin "ırk ilişkilerini istismar ettiğini" düşünüyor. Helin, askeri deneyimlerine dayanarak ırkçılığın abartıldığını savunuyor ve BLM aktivistlerinin ırksal bölünmeden faydalanmaya çalıştığını iddia ediyor.
BLM hareketini destekleyenler arasında ise bir bölünme söz konusu. Bazıları, mural gibi sembolik jestlerin Demokratlar tarafından siyasi kazanç için kullanıldığını düşünürken, diğerleri muralın Siyah hayatının değerini vurgulayan önemli bir sembol olduğunu savunuyor.
Jecorey Arthur adlı eski bir şehir meclis üyesi, BLM hareketinden pişman olmadığını, ancak yerel düzeyde elde edilen politika zaferlerinden sonra ivmeyi koruyamadığını belirtiyor. Arthur, gösteriler ve mevzuatın ardından örgütlenmenin eksik kaldığını ve 2020'den uzaklaştıkça hareketin dağıldığını ifade ediyor.
Christi Rangel adlı bir seçmen ise Konfederasyon heykellerinin yıkılmasının tartışma yarattığını hatırlatarak, sembollerin insanlar için önemli olduğunu vurguluyor. Washington'daki BLM muralının önünde fotoğraf çeken turistler ve muralın üzerindeki grafitiler, bu sembolün hala bir anlam ifade ettiğini gösteriyor.
Ticari fotoğrafçı Jeremy Ives, muralın yıkımını belgeleyerek, bu tür olayların tarihin nasıl yeniden yazılabileceğini hatırlattığını belirtiyor. Ives, muralın kaldırılmasının şaşırtıcı olmadığını, ancak o tarihi yazın kimsenin unutmayacağını vurguluyor.
Bu olaylar, George Floyd vakasının hala Amerikan toplumunda derin izler bıraktığını ve siyasi, sosyal ve kültürel kutuplaşmanın devam ettiğini gösteriyor. Olası bir af tartışması, bu kutuplaşmayı daha da derinleştirebilir ve ülkenin geleceği üzerinde önemli etkileri olabilir.
Bu yeniden yazılmış ve çevrilmiş makale, orijinal metnin ana fikirlerini korurken, daha ayrıntılı bir analiz sunuyor ve farklı perspektifleri daha iyi yansıtıyor. Ayrıca, Türkçe diline uygun bir üslupla yazılmıştır.