Reporters Without Borders (Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü), Cuma günü yayımladığı raporda Trump yönetimini ABD’deki basın özgürlüğünü olumsuz etkilemekle suçladı ve ülkenin bu konudaki sıralamasını düşürdü. Rapor, "Amerika Birleşik Devletleri (57), Donald Trump’ın başkanlığının ikinci dönemi, hükümetteki otoriter bir kaymaya işaret eden basın özgürlüğünde endişe verici bir bozulmaya yol açtı" ifadeleriyle başlıyor ve Başkan Donald Trump’ın gazetecilere ve medya kuruluşlarına yönelik eylemlerine dair kapsamlı bir eleştiri sunuyor.
Trump’ın ana akım medya kuruluşlarına karşıtlığı, siyasi stratejisinin merkezi bir noktası haline geldi. Başkan aynı zamanda basın mensuplarından da yoğun muhalefetle karşılaştı. Sağ eğilimli Media Research Center’ın bir raporuna göre, Trump yönetimi ABC, CBS ve NBC’den %92 oranında olumsuz haberlerle karşı karşıya kaldı.
TRUMP, PBS VE NPR’YE YÖNELİK VERGİ MÜKELLEFİ FONLARINI KISMAK İÇİN İDARİ KARARNAME İMZALADI: ‘RADİKAL, UYANMIŞ PROPAGANDA’
Reporters Without Borders, ABD’ye genel olarak 65.49 basın özgürlüğü puanı verdi ve ülkeyi Uruguay ve Gana gibi ülkelerle benzer bir sıralamaya yerleştirdi.
Örgüt, Trump’ı "kurumları silahlandırmak, bağımsız medyaya desteği kesmek ve gazetecileri dışlamakla" suçladı. Rapor, "Medyaya olan güvenin azalmasıyla birlikte, gazeteciler artan düşmanlıkla karşı karşıya kalıyor. Aynı zamanda, yerel haber kuruluşları ortadan kalkıyor ve ülkenin geniş bölgelerini haber çöllerine dönüştürüyor" diye ekledi.
Rapor ayrıca, "Trump, hayati uluslararası medya kuruluşlarına kaynak sağlayan ABD Küresel Medya Ajansı’na yönelik federal fonları da sona erdirdi ve bu durum dünya çapındaki izleyicileri ve yayın kuruluşlarını etkiledi" şeklinde devam etti.
TRUMP, İNTERNETTEKİ İLK 100 GÜNÜNDE DEMOKRAT ELEŞTİRMENLERİ VE MEDYAYI YENİ LAKAPLARLA KAVURDU: KARPUZ KAFALI
Reporters Without Borders, Trump’ı "medyaya açıkça küçümsemeyi teşvik etmekle" suçladı ve bunun gazetecilerin çalışırken artan "taciz, yıldırma ve saldırı" riskleriyle karşı karşıya kalmasına neden olduğunu iddia etti. Rapor, "U.S. Press Freedom Tracker’a göre, 2023’te sadece 15 gazeteci tutuklanırken, 2024’te 49 gazeteci tutuklandı" diye devam etti.
Raporun detaylarına inildiğinde, Trump yönetiminin basın özgürlüğüne yönelik çok yönlü bir saldırı başlattığı görülüyor. Rapor, Trump’ın sadece medya kuruluşlarına yönelik sözlü saldırılarla kalmadığını, aynı zamanda hükümetin gücünü kullanarak medyayı sindirmeye ve finansal olarak zayıflatmaya çalıştığını vurguluyor.
Trump’ın medya kuruluşlarına yönelik "sahte haber" ve "halkın düşmanı" gibi etiketler yapıştırması, kamuoyunda medyaya karşı güvensizliği artırdı ve gazetecilerin güvenliğini tehlikeye attı. Bu tür söylemler, gazetecilere yönelik düşmanca bir ortam yaratarak, onların haber yapma özgürlüğünü kısıtladı ve otosansür uygulamalarına yol açtı.
Rapor ayrıca, Trump yönetiminin PBS ve NPR gibi kamu yayın kuruluşlarına yönelik finansman kesintilerinin, bağımsız ve tarafsız haber kaynaklarına erişimi zorlaştırdığını belirtiyor. Bu tür kesintiler, özellikle yerel haber kaynaklarının az olduğu bölgelerde, halkın bilgiye erişimini kısıtlayarak, demokrasinin temel bir unsuru olan bilgilendirilmiş bir kamuoyunun oluşmasını engelliyor.
Reporters Without Borders’ın raporunda yer alan bir diğer önemli nokta ise, gazetecilere yönelik tutuklamaların sayısındaki artış. Bu artış, hükümetin eleştirel sesleri susturmaya çalıştığının ve basın özgürlüğüne saygı duymadığının bir göstergesi olarak değerlendiriliyor. Gazetecilerin tutuklanması, diğer gazetecileri de korkutarak, haber yapmaktan çekinmelerine neden olabilir.
Rapor, Trump yönetiminin sadece ABD’deki basın özgürlüğünü değil, aynı zamanda uluslararası alandaki basın özgürlüğünü de olumsuz etkilediğini vurguluyor. ABD Küresel Medya Ajansı’na yönelik finansman kesintileri, dünya çapındaki birçok bağımsız medya kuruluşunun faaliyetlerini zorlaştırdı ve bu kuruluşların haber yapma kapasitelerini azalttı. Bu durum, özellikle otoriter rejimlerin hüküm sürdüğü ülkelerde, halkın doğru ve tarafsız bilgilere erişimini daha da zorlaştırdı.
Reporters Without Borders’ın raporu, Trump yönetiminin basın özgürlüğüne yönelik tehditlerini detaylı bir şekilde ortaya koyarak, bu konudaki farkındalığı artırmayı amaçlıyor. Rapor, basın özgürlüğünün demokrasinin temel bir unsuru olduğunu ve bu özgürlüğün korunmasının her toplumun sorumluluğu olduğunu hatırlatıyor.
Raporun yayımlanmasının ardından, birçok basın özgürlüğü örgütü ve insan hakları kuruluşu, Trump yönetimini eleştirdi ve basın özgürlüğünü koruma çağrısında bulundu. Bu örgütler, hükümetlerin basın özgürlüğüne saygı duyması ve gazetecilerin güvenliğini sağlaması gerektiğini vurguladı.
FOX News Digital’ın Beyaz Saray’dan yorum talebine henüz yanıt gelmedi.