Yüksek Mahkeme, Mississippi’nin Tıbbi Esrar Reklamlarına Getirdiği Kısıtlamaya İtirazı Reddetti
WASHINGTON – Yüksek Mahkeme, Pazartesi günü Mississippi’nin tıbbi esrar reklamlarına getirdiği neredeyse tam kısıtlamaya yönelik bir itirazı ele almayı reddetti. Bu karar, eyaletteki tıbbi esrar işletmeleri için önemli etkiler yaratırken, ifade özgürlüğü ve ticari faaliyetler arasındaki dengeye ilişkin tartışmaları da alevlendirdi.
Mississippi seçmenleri, 2020’de tıbbi esrarı büyük çoğunlukla onaylamıştı. Ancak eyalet, bu ürünün nasıl tanıtılacağını sıkı bir şekilde kontrol ediyor. Bu durum, eyaletteki tıbbi esrar işletmeleri ile ifade özgürlüğü savunucuları arasında uzun süredir devam eden bir anlaşmazlığın temelini oluşturuyor.
Tru Source Medical Cannabis’in sahibi Clarence Cocroft, bu kısıtlamaların ifade özgürlüğü haklarını ihlal ettiğini savunuyor. Cocroft, sahip olduğu dört reklam panosunda reklam yapmak istiyor. Dispenseri bir sanayi sitesinde gözlerden uzak bir konumda bulunduğu için reklamın gerekli olduğunu belirtiyor.
Cocroft’u temsil eden Adalet Enstitüsü’nden avukat Ari Bargil, yaptığı açıklamada, "Bir işletme yasal ise, işletme sahibinin işi hakkında doğru bir şekilde konuşma konusunda Birinci Ek Madde hakkı vardır" dedi. Bargil, Mississippi’nin uyguladığı reklam yasağının, yasal bir işletmenin potansiyel müşterilere ulaşma ve onlara bilgi verme hakkını engellediğini vurguladı.
New Orleans merkezli 5. ABD Temyiz Mahkemesi, esrar federal yasalar altında hala yasa dışı olduğu için anayasal bir hak bulunmadığına hükmetti. Mahkeme, federal yasanın eyalet yasasının üzerinde olduğunu ve federal yasa uyarınca yasa dışı olan bir ürünün reklamını yapma hakkının anayasal olarak korunmadığını savundu.
Biden yönetimi, esrarı daha az tehlikeli bir uyuşturucu olarak yeniden sınıflandırma girişiminde bulundu, ancak bu çaba şu anda durmuş durumda. Bu değişiklik gerçekleşse bile, esrar hala kontrollü bir madde olmaya devam edecek ve federal hükümetin esrarın tıbbi amaçlarla ne zaman reçete edilebileceğine karar vermesi gerekecek.
Ancak, sadece birkaç eyalet esrar konusunda tam bir yasak uyguluyor. Ve yıllardır, federal hükümetin eyaletlerin daha serbest yasalarına meydan okumama konusunda çeşitli kuralları var. Bu durum, birçok dispenseri "Birinci Ek Madde arafında" bırakıyor, diye savundu Bargil. Federal hükümetin esrarla ilgili tutarsız politikaları, eyalet yasalarına uyan işletmelerin ifade özgürlüğü haklarını kullanmalarını zorlaştırıyor.
Mississippi, Cocroft’un Yüksek Mahkeme’nin temyiz başvurusunu dinlemesi talebine yanıt verme hakkından feragat etti. Eyalet, reklamın billboardlar, gazeteler, televizyon, sosyal medya veya e-posta listeleri aracılığıyla yapılmasına izin vermiyor. Adalet Enstitüsü’ne göre, Arkansas ve Alabama da benzer kısıtlamalara sahip.
Adalet Enstitüsü avukatlarından Katrin Marquez, "Tüm tıbbi esrar reklamlarına yönelik tam bir yasak, meşru bir kamu amacına hizmet etmiyor" dedi. Marquez, reklam yasağının tüketiciyi koruma veya kamu sağlığını iyileştirme gibi meşru bir amacı olmadığını, sadece yasal bir endüstrinin büyümesini engellediğini savundu.
Yüksek Mahkeme’nin bu davayı reddetmesi, eyaletlerin tıbbi esrar reklamlarını düzenleme yetkisini koruyor. Bu karar, diğer eyaletlerin de benzer kısıtlamalar getirmesine yol açabilir. Ancak, ifade özgürlüğü savunucuları, bu tür yasakların anayasaya aykırı olduğunu ve yasal işletmelerin potansiyel müşterilere ulaşma hakkını engellediğini savunmaya devam ediyor.
Dava, tıbbi esrar endüstrisinin geleceği ve ticari konuşma haklarının sınırları hakkında önemli soruları gündeme getiriyor. Federal hükümetin esrarla ilgili politikaları, eyaletler ve işletmeler için sürekli bir belirsizlik kaynağı olmaya devam ediyor.
Yüksek Mahkeme’nin bu kararı, Mississippi’deki tıbbi esrar işletmeleri için önemli bir gerileme olarak görülüyor. İşletmeler, potansiyel müşterilere ulaşmak ve rekabet etmek için reklam yapma yeteneğinden mahrum bırakılıyor. Bu durum, özellikle küçük ve bağımsız işletmeler için zorluklar yaratabilir.
İfade özgürlüğü savunucuları, kararın ticari konuşma hakları için tehlikeli bir emsal teşkil ettiğini savunuyor. Onlara göre, hükümetin yasal bir ürünün reklamını tamamen yasaklaması, anayasaya aykırı bir müdahaledir. Bu karar, diğer sektörlerde de benzer kısıtlamaların getirilmesine zemin hazırlayabilir.
Davayla ilgili tartışmalar devam ederken, tıbbi esrar endüstrisinin geleceği ve ticari konuşma haklarının sınırları hakkındaki sorular da cevapsız kalmaya devam ediyor. Federal hükümetin esrarla ilgili politikalarındaki değişiklikler ve Yüksek Mahkeme’nin gelecekteki kararları, bu konunun seyrini belirlemede önemli rol oynayacak.
Yüksek Mahkeme’nin bu kararı, hem eyalet düzeyinde hem de federal düzeyde esrar politikalarıyla ilgili tartışmaları yeniden alevlendirecek gibi görünüyor. İfade özgürlüğü savunucuları ve tıbbi esrar işletmeleri, bu kısıtlamalara meydan okumaya devam edeceğini belirtirken, eyalet hükümetleri de kamu sağlığını koruma ve yasal endüstriyi düzenleme yetkilerini savunmaya devam edecek.