ABD ve Rusya, Suudi Arabistan’da Ukrayna Ateşkesini Görüşecek: Enerji Altyapısı Tartışması Masada
ABD ve Rusya arasındaki gerilim tırmanmaya devam ederken, üst düzey Amerikalı yetkililerin Suudi Arabistan’da Rus heyetiyle yapacağı kritik toplantı, Ukrayna’daki çatışmaların geleceği açısından büyük önem taşıyor. Pazar günü Cidde’de gerçekleşecek görüşmede, Trump yönetiminin Moskova’yı geçici ateşkesi uzatmaya nasıl zorlayacağı sorusu ön plana çıkıyor.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in bu hafta başında Avrupa’nın en büyük nükleer santrali olan Zaporijya Nükleer Santrali’nin de dahil olduğu Ukrayna’nın enerji altyapısına yönelik saldırıları geçici olarak durdurmayı kabul etmesi, görüşmeler öncesinde bir nebze umut ışığı yakmış durumda. Ancak ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ve Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz, bu adımı memnuniyetle karşılarken, bir sonraki adımın Karadeniz’de ateşkes sağlanması olduğunu vurguluyorlar. İki yetkili de Cidde’deki müzakerelerde bu konunun öncelikli olarak ele alınacağını belirtiyor.
Askeri Liderler Ukrayna İçin İngiltere-Fransa "Gönüllüler Koalisyonu" Planını Görüşecek
Ateşkes görüşmelerinin yanı sıra, Ukrayna’ya askeri destek sağlama konusundaki farklı yaklaşımlar da masada olacak. İngiltere ve Fransa’nın Ukrayna’ya daha fazla destek sağlamak amacıyla oluşturmayı planladığı "Gönüllüler Koalisyonu", askeri liderler tarafından detaylı bir şekilde değerlendirilecek. Bu koalisyonun amacı, Ukrayna’ya silah, mühimmat ve eğitim desteği sağlayarak, Rusya’ya karşı direncini artırmak.
Moskova daha önce Türkiye ve Birleşmiş Milletler’in aracılık ettiği benzer bir anlaşmayı, Karadeniz Tahıl Girişimi’ni 2022’de kabul etmişti. Bu girişim, Ukrayna’nın tarım ürünleri ihracatını güvence altına alarak küresel fiyatları kontrol altına almayı amaçlıyordu. Ancak Putin, 2023’te bu anlaşmadan çekilmişti. Güvenlik uzmanları, Putin’in bu sefer de verdiği söze ne kadar güvenilebileceği konusunda şüpheci yaklaşıyorlar.
Ukrayna’nın Nükleer Gücü Masada
Ancak Orta Doğu’daki müzakere masasında bir başka önemli konu daha olacak: Ukrayna’nın nükleer gücü. Görünüşe göre başkanın Ukrayna ile bir mineral anlaşmasına olan ilgisi azalırken, yeni bir ticari girişime yönelmiş durumda: ABD’nin Kiev’in elektrik tedariki ve nükleer santrallerinin sahipliği.
Rubio ve Waltz tarafından yapılan ortak açıklamada, "Amerikan sahipliği, bu altyapı için en iyi koruma ve Ukrayna enerji altyapısına destek olacaktır," ifadeleri yer aldı. Bu açıklama, Trump’ın Çarşamba günü Ukrayna Devlet Başkanı Volodymyr Zelenskyy ile yaptığı telefon görüşmesinin ardından geldi.
Trump’ın Zelenskyy ile Putin Anlaşması Sonrasında Çok İyi Görüşmesi
Fox News Digital’in Putin’in, Zaporijya nükleer santraline olan ilgisinin açık olduğu göz önüne alındığında, Trump’ın bu yeni heveslerine nasıl tepki vereceği sorusuna, eski DIA istihbarat subayı ve "Putin’in Oyun Kitabı" kitabının yazarı Rebekah Koffler, bu durumun iyi karşılanacağını düşünmediğini söyledi.
Koffler, "Putin neredeyse kesinlikle bu fikirden yana değil ve böyle bir anlaşmayı sabote etmeye çalışacaktır," dedi. Koffler, 2022 işgalinden yıllar önce NATO yetkililerine Putin’in Ukrayna’daki emelleri hakkında brifing vermişti. Koffler ayrıca, Zelenskyy’nin de böyle bir anlaşmaya imza atmasının olası olmadığını belirtti. "Zelenskyy, şu anda Rus kontrolünde olan Zaporijya nükleer santralinin kontrolünü ABD’ye devretmeyi kabul edebilir. Ruslar, Zaporijya’nın kontrolünü gönüllü olarak bırakmayacaklar. Birisi zorla devralmaya çalışırsa, sonuna kadar savaşacaklar."
Trump’ın Ukrayna’nın enerji altyapısını satın alma ilgisinin ne zaman başladığı belirsiz olsa da, bunun daha önce Ukrayna’nın Amerikan işçileri ve işletmeleri sınırları içinde faaliyet gösterirse daha iyi korunacağı yönündeki iddialarıyla bağlantılı olduğu görülüyor. Bu argümanın temeli tartışmalı, çünkü Rusya’nın işgali sırasında Ukrayna’da faaliyet gösteren Amerikan şirketleri vardı ve hala var. Tartışma, geçen ay Trump ve Zelenskyy arasında Oval Ofis’te bir tartışmaya yol açmıştı.
Koffler, Putin’in ABD’nin Kiev’in dört nükleer santralini devralmasını, ABD’nin Ukrayna için bazı güvenlik garantilerini genişletmenin "arka kapı yolu" ve Rusların militarize edilebileceğine inandığı Ukrayna’nın nükleer kabiliyetini "kontrol etmenin akıllıca bir yolu" olarak görebileceğini söyledi. Koffler, "Bu, Rusya’ya yönelik bir tehdit olarak görülecektir," dedi.
Rusya, Ukrayna Ateşkes Görüşmelerinde Sırada Ne Var?
Eski CIA Moskova istasyon şefi Dan Hoffman, Fox News Digital’e ABD’nin Ukrayna’nın enerji altyapısının sahipliğinin müzakereleri ne kadar etkileyeceği sorulduğunda, bunun aslında barışı sağlamada çok fazla etkisi olacağına inanmadığını söyledi.
"Bana anlaşmayı gösterin. Henüz bir anlaşmamız yok. Enerji altyapısında bozulan bir ateşkesimiz var," diye belirtti Hoffman. Putin’in Salı günü Ukrayna’nın altyapısına saldırmayı bırakmayı kabul etmesinden sonra bile, ertesi sabah Dnipropetrovsk bölgesinde bir demiryolu enerji sistemine bir drone saldırısı yapıldığını ve bunun sivil elektrik kesintilerine yol açtığını kaydetti.
"Bu sadece bir tartışma noktası. Çok daha önemli olan pek çok başka konu var. Putin’in müzakere stratejisi için yapacağı şey muhtemelen, ‘Ah, evet, ben de yapmana izin vereceğim Amerika Birleşik Devletleri, ama karşılığında şunu istiyorum’ demek olacaktır. Her zaman böyle olacak," diye ekledi Hoffman, CIA’deki görevi sırasında Rus meslektaşlarıyla yaptığı müzakereleri hatırlatarak. "O Ukrayna’yı istiyor. Hükümeti devirmek istiyor. Onun amacı bu. Kısa vadede kabul ettiği anlaşmalar ne olursa olsun, aslında yapmak istediği şey, Ukrayna’nın Rusya’yı gelecekte caydırma yeteneğini yok etmek ve Rusya’ya maksimum avantaj sağlamak. Şu anda, savaş alanında elde edemediğini müzakere yoluyla elde edebilir."
Eski CIA Moskova istasyon şefi, bir dizi konu tartışılacak olsa da, herhangi bir ateşkesin sağlanmasındaki gerçek anahtarın, Putin’den savaşın sona ermesini gerçekten istediğine dair otantik bir işaret olması gerektiğini söyledi. Hoffman, CIA direktörüne atıfta bulunarak, "John Ratcliffe’in cevaplaması gereken büyük soru, Putin’in neden ateşkes istediğini bana açıklamak. Bence istemiyor," dedi. "Onun istediğine dair sıfır belirti var. Savaşı durdurmak, kendi insanlarının öldürülmesini durdurmak ve bu kadar çok kan ve hazine akıtmayı durdurmak isteseydi, durdururdu," diye savundu Hoffman.
Sonuç olarak Hoffman, çoğu büyük savaşın nasıl sonuçlandığına bakıldığında, tarihin Ukrayna’daki savaşın ancak savaş alanında gerçekten sona erebileceğini gösterdiğini söyledi. Hoffman, "Bir taraf kaybeder, bir taraf kazanır veya her iki taraf da artık savaşma imkanına sahip değildir," dedi. "Savaşlar böyle sona erer."
Bu karmaşık ve çalkantılı süreçte, Suudi Arabistan’daki görüşmeler, Ukrayna’daki çatışmaların geleceği ve küresel güvenlik açısından kritik bir dönüm noktası olabilir. Ancak Putin’in gerçek niyetleri ve hedefleri belirsizliğini korurken, kalıcı bir barışın sağlanması için daha pek çok zorlu adımın atılması gerekiyor.