ABD-Kanada İlişkileri: Gerileyen Bir Ortaklığın Kronolojisi
ABD ve Kanada arasındaki ilişkiler, son dönemde gözle görülür bir gerileme yaşamaktadır. Başkanın ekonomik politikaları ve agresif söylemleri, geleneksel olarak güçlü olan bu ilişkiyi zorlamış, Donald Trump’ın göreve gelmesiyle birlikte iki ülke arasındaki gerilimler tırmanmıştır. Peki, bu noktaya nasıl gelindi? İşte, iki ülke arasındaki ortaklığın gerilemesine yol açan önemli olayların kısa bir kronolojisi:
Salı, 7 Ocak: Trump, Mar-A-Lago’daki bir basın toplantısında, Kanada’yı ilhak etme olasılığından bahsetmiş ve bu durum, o zamanki Başbakan Justin Trudeau’nun sert tepkisine yol açmıştır. Trump, "Kanada ve Amerika Birleşik Devletleri… Bu gerçekten olağanüstü olurdu," demiş ve "O yapay olarak çizilmiş çizgiden kurtulup nasıl bir şey olacağına baktığınızda, ulusal güvenlik açısından da çok daha iyi olurdu," ifadelerini kullanmıştır. O zamanki başkan seçilmiş, askeri güç kullanımını reddetmiş, ancak ABD’nin kuzeydeki komşu ülkeyi ekonomik güç yoluyla ele geçirebileceğini umduğunu belirtmiştir. Buna karşılık Trudeau, "Kanada’nın Amerika Birleşik Devletleri’nin bir parçası olma ihtimali sıfır," şeklinde bir açıklama yapmıştır.
Salı, 21 Ocak: Trump, 1 Şubat’tan itibaren geçerli olmak üzere, Kanada’dan yapılan ithalatlara %25 oranında genel bir gümrük vergisi uygulamayı düşündüğünü belirtmiş ve bu kararını, ABD sınırından geçtiğini iddia ettiği yasa dışı göç ve uyuşturucu akışına bağlamıştır.
Cumartesi, 1 Şubat: Trump, çoğu Kanada ithalatına %25 oranında gümrük vergisi uygulamış, ayrıca doğal gaz ve petrol gibi enerji ürünleri için %10’luk daha düşük bir gümrük vergisi oranı belirlemiştir. Reuters’in haberine göre Trudeau, Kanada’nın ABD’den gelen alkol, kereste ve ev aletleri dahil olmak üzere 155 milyar dolarlık ürün grubuna %25 oranında gümrük vergisi uygulayarak karşılık vereceğini açıklamıştır.
Pazartesi, 3 Şubat: Trump, Kanadalı liderlerin sınırı güvence altına alma çabalarını gerekçe göstererek, önerilen ABD gümrük vergilerini 30 gün süreyle askıya almıştır. Bu duyuru, Trump ve Trudeau arasında yapılan bir telefon görüşmesinin ardından gelmiştir.
Pazartesi, 10 Şubat: Trump, tüm çelik ve alüminyum ithalatına %25 oranında gümrük vergisi uygulamış ve Kanada bu ürünlerin önemli bir tedarikçisi konumundadır. ABD’de kullanılan alüminyumun yaklaşık yarısı ithal edilmekte olup, bunun büyük bir kısmı Kanada’dan gelmektedir.
Perşembe, 20 Şubat: Justin Trudeau, Kanada’nın 4 Nations Face-Off hokey turnuvasını kazanmasının ardından ABD’ye gönderme yaparak, "Ülkemizi elimizden alamazsınız, oyunumuzu da alamazsınız," şeklinde bir paylaşım yapmıştır. Kanadalı taraftarlar, spor etkinliklerinde ABD takımlarına karşı oynanan maçlarda Amerika Birleşik Devletleri milli marşını giderek daha sık yuhalamaya başlamıştır.
Pazartesi, 10 Mart: Kanada’nın iktidardaki Liberal Partisi’nin yeni seçilen lideri Mark Carney, yarışı kazandıktan sonra yaptığı ilk konuşmasında, Kanada’nın "hiçbir şekilde, hiçbir surette Amerika’nın bir parçası olmayacağını" belirtmiştir. Sosyal medya platformlarında ve protestolarda "Elbows up" hareketi ortaya çıkmış, Kanadalıları gümrük vergilerine karşı durmaya ve savaşmaya teşvik etmiştir. Diğer Kanada milliyetçiliği ve Amerikan karşıtı duygular da yaygınlaşmıştır.
Pazartesi, 4 Mayıs: Trump, Kanada’ya karşı askeri eylemi büyük ölçüde reddetmiş, ancak ABD’nin Kuzeydeki Büyük Beyaz Ülke üzerinde kontrol sahibi olma arzusunu yinelemiştir. Trump, NBC’nin "Meet the Press" programına verdiği bir röportajda, "Sanırım bu noktaya asla gelmeyeceğiz," demiş ve "Olabilir," şeklinde bir ifade kullanmıştır.
Çarşamba, 12 Mart: Kanada ve Avrupa Birliği, Trump’ın ithal çelik ve alüminyuma uyguladığı kapsamlı gümrük vergilerinin yürürlüğe girmesinden saatler sonra, ABD’ye karşı misilleme amaçlı vergiler açıklamıştır. Trump, Kanada’dan yapılan çelik ve alüminyum ithalatına uygulanan mevcut %25’lik vergileri iki katına çıkarma planını durdurmuştur.
Pazar, 23 Mart: Carney, ekonomik zorlukların ve Trump’ın gümrük vergilerinin üstesinden gelmek için ulusal bir yetki arayışıyla erken seçim çağrısında bulunmuştur. Carney, X’te yaptığı paylaşımda, "G7’nin en güçlü ekonomisini inşa etmeliyiz. Başkan Trump’ın gümrük vergileriyle başa çıkmalıyız," demiş ve "Kanadalılar, ülkemiz için bu çabalara kimin liderlik etmesi gerektiği konusunda bir seçimi hak ediyor," ifadelerini kullanmıştır.
Cuma, 2 Nisan: Trump, "Kurtuluş Günü" olarak adlandırdığı günde kapsamlı gümrük vergileri açıklamış ve tüm ülkelerden yapılan ithalatlara %10 oranında genel bir gümrük vergisi uygulamıştır. Dört Cumhuriyetçi, Trump’ı Kanada’ya yönelik ek gümrük vergilerini durdurma girişiminde başarısız olmuş ve Carney misilleme sözü vermiştir.
Salı, 29 Nisan: Carney, erken seçimleri kazanmış ve zafer konuşmasında ABD ile olan "eski ilişkinin" sona erdiğini belirtmiştir.
Salı, 6 Mayıs: Carney, Oval Ofis’teki ilk görüşmelerinde Trump’a Kanada’nın satılık olmadığını söylemiştir. "Son birkaç aydır kampanya süresince Kanada’nın sahipleriyle görüştükten sonra, burası satılık değil. Asla satılık olmayacak," demiştir. "Ancak fırsat, ortaklıkta ve birlikte inşa edebileceğimiz şeyde yatıyor," şeklinde bir açıklama yapmıştır.
Bu kronoloji, ABD ve Kanada arasındaki ilişkilerin son dönemdeki inişli çıkışlı seyrini gözler önüne sermektedir. Gümrük vergileri, ithalat kısıtlamaları ve liderler arasındaki sert söylemler, iki ülke arasındaki uzun süreli dostluğa gölge düşürmüştür. İlişkilerin geleceği belirsizliğini korurken, iki ülke arasındaki ortaklığın yeniden canlanması için diplomatik çabalara ihtiyaç duyulmaktadır. Kanada’nın yeni lideri Carney’in bu konuda nasıl bir yol izleyeceği, iki ülke arasındaki ilişkilerin geleceği açısından belirleyici olacaktır.