Eski ABD’nin Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Büyükelçisi James Gilmore, Trump yönetimini USAID’den kesilen fonları, Çin ve Rusya’nın artan küresel etkisine karşı koymak için yeniden tahsis etmeye çağırıyor.
Gilmore, Başkan Donald Trump’ın dış yardımlarda kesinti yapmanın baltayla değil neşterle yapılması gerektiği görüşüne katılıyor, ancak dış yardımın stratejik olarak yeniden düzenlenmesi için daha fazlasının yapılabileceğini savunuyor. "Bugün aldığımız kararlar yarının dünyasını yaratacak. Dış yardımı terk ederek başlarsak, bu yeni dünya Çin ve rakiplerimiz tarafından yönetilecek," dedi Gilmore Fox News Digital’e. "ABD’nin, Çin ve Rusya’nın artan küresel etkisine karşı koymak için her zamankinden daha fazla askeri ve ulusal güvenlik gücünü inşa ederken, güçlü bir ‘yumuşak’ güç stratejisi ve siyasi girişim konuşlandırması gerekiyor."
USAID projelerinin tasfiyesinin arkasındaki beyin olan Pete Marocco, Dışişleri Bakanlığı’ndan ayrıldı.
Ancak Gilmore, yakın tarihli bir makalede, dış yardımın "her dolarının" Amerika’yı daha güvenli ve güçlü hale getirmesi ve ABD ulusal stratejisiyle uyumlu olması gerektiğini vurguladı. Bu şekilde harcanan yardımı bir yatırım olarak görüyor.
Ek olarak Gilmore, Fox News Digital’e, özellikle Amerika’nın rakipleri nüfuzlarını yaymak için yumuşak güç taktikleri kullanırken, Cumhuriyetçiler arasında yükselen izolasyonizmden endişe duyduğunu söyledi. Gilmore makalesinde, "Amerika küresel liderlikten çekildiğinde, istikrarsızlık baş gösterir ve düşmanlarımız bundan yararlanır" uyarısında bulunarak, Amerikan liderliğinin yokluğunda "zayıf devletler terörizm ve uyuşturucu kartelleri için üreme alanı haline gelir" dedi.
ESKİ USAID YETKİLİSİ ÇİN’İN DURDURULAN PROGRAMLARIN BIRAKTIĞI BOŞLUĞU DOLDURMAYA ZATEN HAZIR OLDUĞU KONUSUNDA UYARIYOR.
Hem Çin hem de Rusya, son yıllarda özellikle Afrika’da ekonomik kalkınma çabalarına yatırım yaptı. Kıtada, açlık ve hastalıklarla mücadeleye yönelik olanlar da dahil olmak üzere çeşitli USAID programlarının kapatılmasıyla büyük bir darbe yaşandı.
Reuters’e göre, Şubat 2024’te Rusya, altı Afrika ülkesine 220.000 tondan fazla ücretsiz tahıl gönderdiğini iddia etti.
Birkaç ay sonra, Kasım 2024’te Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Afrika’ya ülkesinin terörizm ve aşırıcılıkla mücadelede "tam desteğini" teklif etti, BBC bildirdi.
Çin de dünya çapında ekonomik kalkınmaya büyük yatırımlar yaptı. ABD Küresel Liderlik Koalisyonu’nun 2024 tarihli bir raporuna göre, Çin kalkınma harcamalarını son 15 yılda %525 artırdı.
Reuters’in bildirdiğine göre, Eylül 2024’te Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, üç yıl içinde 51 milyar dolarlık fon taahhüt etti.
FOX HABER UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN.
Gilmore, Fox News Digital’e, Çin ve Rus saldırganlığına karşı koymanın anahtarının Ukrayna’da zafer olduğunu söyledi. Devam eden savaşı "geleceğe bir dönüş" olarak görüyor ve ABD’nin Rusya’nın kazanmasına izin veremeyeceğini söyledi. Gilmore, Fox News Digital’e, "Ukrayna, askeri ve yumuşak güçle yürütülen demokrasiler ve otoriter rejimler arasında yeni bir küresel savaşın ön cephesinde yer alıyor" dedi. "Ukrayna zorla fethedilirse, Putin Rus imparatorluğunu yeniden kurma ve Avrupa’nın güvenliğini, bağımsızlığını tehlikeye atma ve Avrupa’nın ABD ile olan dostluğunu tehlikeye atma konusundaki uzun vadeli hedefini sürdürecektir. Ukrayna’nın yenilgisi, müttefiklerimizi savunmak için daha fazla kaynak yatırımı gerektirecektir."
Gilmore’un argümanı, ABD’nin küresel liderlik rolünün terk edilmesinin sadece jeopolitik bir boşluk yaratmakla kalmayıp aynı zamanda terörizm ve organize suç gibi olumsuz sonuçlara da yol açabileceği fikrine dayanıyor. USAID’den kesilen fonların yeniden tahsis edilmesi önerisi, yalnızca insani yardımın geri çekilmesini telafi etmeyi değil, aynı zamanda Amerikan çıkarlarını ilerleten ve Rusya ve Çin gibi rakiplerin etkisine karşı koyan stratejik bir yatırım olarak görülüyor.
Gilmore ayrıca, Cumhuriyetçiler arasında artan izolasyonizm konusunda da endişelerini dile getiriyor. ABD’nin dünyadan geri çekilmesinin, rakiplerine nüfuzlarını artırmak için bir fırsat sağlayabileceğine inanıyor. Bu bağlamda, Ukrayna’daki savaş, demokrasiler ve otoriter rejimler arasında daha geniş bir küresel mücadele olarak görülüyor ve ABD’nin Ukrayna’ya desteği, sadece bölgesel istikrar için değil, aynı zamanda Amerikan müttefiklerinin korunması ve Avrupa güvenliğinin sürdürülmesi için de kritik öneme sahip.
Çin ve Rusya’nın Afrika’daki ekonomik kalkınmaya yönelik yatırımları, ABD’nin küresel nüfuzunun meydan okunduğunun bir işareti olarak görülüyor. Rusya’nın Afrika ülkelerine tahıl göndermesi ve terörizmle mücadelede destek teklif etmesi, kıtada nüfuz kazanma girişimlerinin bir parçası olarak değerlendiriliyor. Aynı şekilde, Çin’in kalkınma harcamalarındaki önemli artış, küresel liderlik için artan rekabeti yansıtıyor.
Gilmore’un görüşleri, dış yardımı bir mali yük olarak değil, aynı zamanda Amerikan ulusal güvenliğini ve küresel çıkarlarını destekleyen stratejik bir araç olarak gören bir yaklaşımı temsil ediyor. USAID’den kesilen fonların yeniden tahsis edilmesi önerisi, bu fonların daha stratejik ve etkili bir şekilde kullanılmasını amaçlıyor. Bu yaklaşım, dış yardımın sadece insani bir çaba olmakla kalmayıp, aynı zamanda ABD’nin küresel liderlik rolünü sürdürmek ve rakiplerinin etkisine karşı koymak için önemli bir araç olduğunu vurguluyor.
Gilmore’un makalesinde vurguladığı bir diğer önemli nokta da dış yardımın her dolarının Amerikan ulusal stratejisiyle uyumlu olması gerektiği. Bu, dış yardımın sadece ihtiyaç duyulan yerlere gönderilmesi değil, aynı zamanda ABD’nin çıkarlarına en iyi şekilde hizmet edecek şekilde kullanılması anlamına geliyor. Bu yaklaşım, dış yardımın daha stratejik ve etkili bir şekilde kullanılmasına yardımcı olabilir ve sonuç olarak Amerikan ulusal güvenliğini ve küresel etkisini güçlendirebilir.
Sonuç olarak, Gilmore’un çağrısı, ABD’nin dış politika yaklaşımında bir yeniden değerlendirme yapılması gerektiğini vurguluyor. Artan küresel rekabet ve yeni tehditler karşısında, ABD’nin dış yardım gibi araçları daha stratejik ve etkili bir şekilde kullanması gerekiyor. Bu, sadece fonların doğru yerlere tahsis edilmesini değil, aynı zamanda dış yardımın Amerikan ulusal stratejisiyle uyumlu olmasını ve Amerikan çıkarlarını ilerletmesini de içeriyor.